SON DAKİKA
Seçimler ve ekonomiÖnümüzde bu yıl iki seçim var. Siyasetteki tansiyonunun yükselmesi de bu yüzden. Ortalık toz duman. Peki, Türkiye’ye ne olur?
Türkiye Cumhuriyeti, ne Mısır, ne Suriye, ne Libya ne de Ukrayna’dır. Bazı çevreler ne yazık ki bu ülkelerle Türkiye’nin arasında ne kadar büyük bir demokrasi kültürü uçurumu olduğunu anlamayacak kadar sığ düşünüyor. Türkiye, gündemine yerleştirilen tüm sorunları demokratik yollardan sapmadan aşabilecek derinliğe ve güce sahiptir. Elbette siyasetin ‘taraftar’ psikolojisi çok keskindir ve ‘inanma inanmama’ zıtlığında mücadele devam edecek. Ancak geniş halk kitleleri kararını verdikten sonra ortaya çıkacak tablo, bu ülkenin yine aynı kararlılıkla büyük hedeflerine doğru yoluna devam etmesini sağlayacak. Bu nedenle, siyasetteki senaryolara göre Türkiye ekonomisi için karamsar tablolar çizmek son derece yanlış. Çünkü ekonomimiz artık 1990’lardaki gibi sığ, sorunlu, dengesiz bir ekonomi değil. Türkiye eskiden yönetilemez bir ülkeydi; şu anda ise yönetilebilir ama daha iyi-daha kötü yönetilebilme tartışması yaşanan bir ülke. Aslında geldiğimiz seviyeye dış gözle bakarsak Türkiye küresel düzeyde ekonomileri gelişmiş ülkelerin sahip olduğu ‘siyasetten daha az etkilenen’ bir güce ulaşmış durumda. Bunun farkına ne zaman varacağız? Bu yılı atlattığımızda hepimiz bunun ne demek olduğunu çok iyi anlayacağız. Ekonomi, bu yıl elbette yavaşlayacak. Kurlar, faizler ve borsa dalgalanacak ama bu dalgalanma 1990’lardaki gibi asla olmayacak. Seçim ve siyaset stresi bittiğinde de muhtemelen bu dalgalanmaların bile aşırı kaçtığını piyasa herkese gösterecek. 2014 yılı itibariyle döviz rezervleri güçlü, ithalatı ve cari açığı azalan, dalgalı kur uygulaması nedeniyle baskılanmış bir para politikası olmayan, ihracatı ve turizm gelirleri ivmelenmiş bir Türkiye var. Bu nedenle ekonomiyle ilgili kabus senaryoları yazanlar yıl sonunda haksız çıkacak ama utanacaklar mı? Orasını bilemiyorum. ÜÇ SEÇİMİN ANLAMI Siyasi tartışmalara hiç girmeden, kimsenin kalbini kırmadan önümüzdeki üç seçime ilişkin ne düşündüğümü de anlatmak isterim. Öncelikle şu ana kadar yaşananlar gösterdi ki, Türkiye’de; ses kaydı, video ya da yargı ve polis örgütlenmesi ile siyasette tartışma yaratılabilir ama ‘darbe’ yapılamaz. 30 Mart yerel seçimlerinde Ak Parti yüzde 40 ve üzeri oy alırsa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmak için harekete geçebilir. Yüzde 40’ın altında kalırsa ‘üç dönem şartını parti tüzüğünden kaldırıp’ 2015 seçimlerinde sandıktan yine Başbakan çıkmak için siyasete devam kararı alabilir. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına yönelirse, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ak Parti Genel Başkanı olarak 2015 genel seçimlerinde Başbakan olmak için siyasete döner. Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|