SON DAKİKA
21'inci Yüzyıl'da elektrikli otolar altın çağını yaşayacakAkaryakıt fiyatlarının hızla artması, doğal kaynakların giderek azalması, fosil yakıtların çevreye verdiği zarar otomotiv sektörünü alternatif arayışına yöneltti. Tüm dünyada hem elektrik hem de fosil yakıt motoruyla çalışan hibrid otomobillerle tam elektrikli araçlar hızla üretim bandından çıkmaya başladı. Ancak, söz konusu araçların yaygınlaşabilmesi hükümetlerin desteğine bağlı
NEDA GENİŞ
Petrol fiyatlarının hızla yükselişi, petrol rezervlerin hızla azaldığı yönündeki tartışmalar, fosil yakıtların çevreye ve insan sağlığına verdiği zarar ve son olarak ABD’de patlak veren küresel finansal kriz otomotiv üretiminde ciddi değişiklikleri gündeme getirdi. Üreticiler, tüm bu gelişmeleri karşılayacak otomobil modellerine ilişkin çalışmalara hız verdi. Tüketiciye, çevreye ve ekonomiye maliyeti yüksek olan otomobiller yerine daha düşük maliyetli araçlara yönelik çalışmalar hızlandı. Alternatif yakıtlarla çalışan araç modellerine ilişkin çalışmalar bir yarış halini aldı. Bu durum, yenilikçi, sürdürülebilir, çevreye duyarlı üretimi rekabetin en önemli unsuru haline getirdi. Tüm dünyada, sadece “elektrikle” çalışanların yanı sıra benzin, LPG, dizel gibi fosil yakıtlarla birlikte çalışabilen “hibrid” yani “melez” otomobiller gündeme geldi. Bazı ülkeler söz konusu otomobillerin üretim ve kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla özel düzenlemeler ve teşvikler geliştirmeye başladı. Bu yaklaşım ve yükselen trendler özellikle son 10 yılda otomotiv üreticilerini önce bu tip araçların prototipini ardından da seri üretimini gerçekleştirmeye yöneltti. Hemen her firma bazı modellerinde özellikle hibrid otomobillerin seri üretimine geçerken, tam elektrikli otomobiller konusunda biraz daha muhafazakar davransalar da bu konuda da çalışmaları hızlandırdı. Hibrid otomobiller sektörü daha yakından ilgilendirirken, tam elektrikli araçların özellikle uzun mesafede menzil ve şarj sorunu üreticilerin bu konuda biraz daha zamana ihtiyaç duymasına neden oluyor. Buna rağmen, tam elektrikli araçların özellikle şehir içi ve kamusal hizmetlerde kullanılabileceğini belirten bazı firmalar bu konuda çalışmalarına hız verdi. Bu tip otomobillerin vergilendirilmesi ve şarj istasyonları ise çözülmesi gereken bir sorun olarak henüz varlığını koruyor. Öte yandan, çevre dostu bu tip araçların diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de hükümet tarafından desteklenmesi sektörün temel beklentileri arasında yerini aldı. İLK ELEKTRİKLİ ARAÇ 1835’TE ÜRETİLDİ Dünyada ve Türkiye’de hangi firmanın neler ürettiğine, gelişmelerin hangi boyutta olduğuna gelmeden önce, bu tür araçların ne olduğuna ve tarihçesine kısaca bakmakta yarar var: Tam elektrikli ya da hibrid (melez) otomobil kavramı bugün pek çok kişi için “yeni” gibi gelse de özellikle elektrik enerjisiyle çalışan araç teknolojisi neredeyse otomobilin tarihiyle yaşıt. TÜBİTAK MAM’ın 2003 tarihli araştırmasına göre, 1835 yılında üretilen ilk elektrikli otomobilde, şarj edilemeyen piller kullanıldı. 19. yüzyılın başlarına kadar elektrikli araçlar, özellikle Avrupa’da çok büyük ilgi gördü. Ancak, elektrikli otomobilin tahtı, devasa pili ve sınırlı performansı nedeniyle çabuk sarsıldı. DÜNYANIN İLK HİBRİDİ PORSCHE’DEN Zaman içinde Porsche otomobil firmasını kuracak olan Ferdinand Porsche, 1902 yılında henüz 27 yaşında iken ilk melez otomobili üretti. Ferdinand Porsche, “Mixte- Wagen” adını verdiği benzinli ve elektirkli ilk melezini Viyanalı bir fayton üreticisi olan Ludwig Lohner ile birlikte gerçekleştirdi. Gerçi otomobilin adı çeşitli kaynaklarda farklı olarak ifade edildi. Arşivlerde, Lohner-Porsche Electromobile olarak da geçen otomobil adı ne olursa olsun türünün ilk örneği olarak tarihteki yerini aldı. Porsche, 4 silindirli bir Daimler motoruna aküler, bir jeneratör ve elektrik motorları ekledi. Bu haliyle Mixte adı verilen araç benzinli motor durdurulduğunda bile akülerin çalıştırdığı elektrikli motorla yol almayı sürdürüyordu. Ancak, elektrikli araçların gelişimini yavaşlatan melezler de içten yanmalı motorların süratine yetişemeyince tarihin tozlu raflarına taşındı. Sadece fosil yakıt türevlerini kullanan günümüz içten yanmalı motorların performansı “elektrikliyi” de “melezi” de solladı. İLK SERİ ÜRETİM MELEZ OTOMOBİL TOYOTA’DAN 1970 yılında yaşanan petrol krizi ve buna bağlı olarak hızla artan akaryakıt fiyatları ise melez ve elektrikli araçları tarihin o tozlu raflarından tekrar gün ışığına çıkarttı. Otomotiv şirketleri, yakıt tabanlı geleneksel motorları, yüksek teknoloji ürünü yeni nesil elektrik motorlarıyla harmanlayarak, yeni ve performansı yüksek melezler üretmeye başladı. 1997 yılında Japon Toyota firması Prius modeliyle gerçek anlamda ilk kez modern hibrid elektrikli araç geliştirilerek, pazara sundu. Prius, bir galon, yani yaklaşık 3.7 litre benzinle 88 kilometreden fazla yol aldı ki bu, kendi kategorisindeki araçların neredeyse iki katı bir mesafe anlamına geldi. İki yıl sonra Japonya’da Prius’un yanı sıra bir de hibrid otobüs satıldı. 2001'de ise hibrid minivanlar ve lüks hibrid “sedan”lar alıcı buldu. Toyota’nun Pirus’u piyasaya sürmesinden iki yıl sonra ise yine bir Japon otomotiv devi olan Honda 1999 yılında Amerika’da hibrid Insight modeli üretti ve hemen ardından Honda Civic hibrid elektrikli otomobil geldi. 2002'de ise Toyota, Prius’un geliştirilmiş modelini Japonya’dan sonra ABD’de de satışa sundu. TEMEL AMAÇ YAKIT TÜKETİMİNİ AZALTMAK Hibrid otomobillerin en temel amacı benzin sarfiyatını azaltmak olarak ifade edildi. Üretici firmalar, en temel amacı gerçekleştirebilmek için sıkışık trafikte, düşük hızlarda benzin motoru yerine elektrik motorunu devreye sokan sistem geliştirdi. Bu sayede, yakıt giderinin düşürülmesinin yanı sıra zararlı gazların yani emisyon salınımının da azaltılması amaçlandı. Elektrik motorunun çalışması için gerekli enerji, benzin motorunun çalıştığı anda ya da frenleme sırasında akülere şarj edilerek sağlandı. Dolayısıyla bu araçların elektriğe bağlanarak şarj edilmesi gibi bir gereksinim ortadan kaldırılmış oldu. LÜKS OTOMOBİL ÜRETİCİLERİ DE MELEZ PEŞİNDE Araştırmalar hız kazandıkça daha çok standart yol otomobilleriyle anılan hibrid tasarımlar, giderek yüksek performanslı süper-spor otomobiller için de gündeme gelmeye başladı. Ferrari ve Lamborghini, bu tip tasarımlar için geliştirme çalışmalarına devam ederken, hibrid otomobilin ilk üreticisi olan sonraki yıllarda daha çok lüks spor otomobillerle gündeme gelen Porsche 2011’de Cayenne S Hibrid’i piyasaya sürmek için çalışmalarını hızlandırdı. PORSCHE’DEN 600 BİN DOLARLIK MELEZ Yine Porsche'nin sınırlı sayıda üreteceği 918 Spyder model hibrid spor otomobillerin fiyatının ise 600 bin dolar civarında olacağı öne sürüldü. Porsche üreticilerine dayandırılan haberlerde halen 900'den fazla Porsche tutkununun 918 Spyder hibrid modeli için sipariş verdiği, üretilecek araçların karakteristiklerinin ve performansının klasik Porsche konseptinde olacağı da iddialar arasında yerini aldı. İLK LPG’Lİ HİBRİD’İ HYUNDAİ ÜRETTİ Lüks otomobil üreticilerinin yarışı sürerken diğer otomobil şirketleri hibrid araçlarda kullanılacak fosil yakıtların da çevreye en az zarar veren ya da en az maliyet getiren üründen olması için çalışmalar yapmaya başladı. Elantra LPI HEV hibrid otomobil modelinde benzin yerine LPG ve elektrikli motor kullandığını açıklayan Hyundai, böylece yakıt ve zararlı gazların salınımını azaltan ilk otomobili ürettiğini duyurdu.İlk etapta Kore’de satışa sunulan Elantra LPI HEV (Hybrid Electric Vehicle – Hibrid Elektrikli Araç), dünyanın ilk LPG ile çalışan ve Lityum Polimer bataryalar kullanan hibrid otomobili olma özelliğini ele geçirmiş oldu. Söz konusu otomobilde Likit Petrol Enjeksiyonlu (LPI) 1.6 litre hacimli Gamma serisi motor ile birlikte 15 kW gücünde elektrikli motor ve sürekli değişken şanzıman (CVT) kullanıldı. ELEKTRİKLİ VOLVO C30 YOLA ÇIKMAYA HAZIR Volvo Cars ise elektrikli Volvo C30’un üretimine başladı. Elektrikli Volvo C30; standart Volvo C30 ile aynı güvenlik, konfor ve iç mekan özelliklerine sahip. İkisi arasındaki tek fark elektrikli C30’un gücünü sadece elektrikten alması ve bu sayede de tamamen sıfır egzoz emisyonuna sahip olması. Elektrikli Volvo C30’un tek şarj ile yolculuk kapasitesi ise 150 km. Elektrikli Volvo C30, şehir elektriği veren bir prize bağlanarak şarj edilebilen bir lityum-iyon yapıda akü ile çalışıyor. Tamamen boşalmış bir akü ise 8 saatlik sürede tamamen şarj edilebiliyor. Azami hızı saatte 130 kilometre olan otomobil, sıfırdan 100 km/s hıza 10,5 saniyede ulaşıyor. Volvo Cars’ın elektrikli otomobil projesi 250 civarında otomobil üretimi hedefliyor. Müşteri sayısındaki artışa bağlı olarak üretim sayıları da artabilecek. Volvo yetkilileri, 2020 yılına kadar İsveç’teki otomobillerin yüzde 5 ila 10’unun elektrikli olacağını belirtiyor. 2020-2025 yıllarına kadar da Avrupa Birliği ülkelerinin tamamındaki otomobil pazarlarında, elektrikli otomobillerin sahip olduğu pazar payının yüzde 3 ile yüzde 10 arasında olacağını öngörülüyor. AVRUPA’DAKİ İLK ELEKTRİKLİ SERİ ÜRETİM OPEL’DEN Avrupa pazarındaki ilk seri üretim elektrikli otomobil Opel Ampera da testlerini başarıyla gerçekleştirdi. Opel Ampera, Opel fabrikasının bulunduğu Rüsselsheim'dan hareket ederek, zorlu hava koşullarında, Cenevre'ye kadar yaklaşık 500 kilometrelik bir yolculuk yaptı. Opel'in uzatılmış menzilli elektrikli aracının kalite ve güvenirliği, 500 kilometrelik yolculuğun son ayağında direksiyona geçen Opel CEO'su Nick Reilly tarafından bizzat gerçekleştirildi. MURAT GÜNAK HÜKÜMETİ HAREKETE GEÇİRDİ Dünya otomotiv devleri tam elektrikli ve hibrid yarışını tüm hızıyla sürdürürken, yıllar içinde otomobil üretim merkezi haline gelen Türkiye’de de bu konuda çalışmalar hızlandı. Çevreci hibrid otomobil pazarı hızla genişlerken, Kyoto Sözleşmesi'ne imza atan ve bu pazardan pay almak isteyen Türkiye de çalışmalarını hızlandırdı. Ünlü Türk tasarımcı Murat Günak tarafından tasarlanan ve fütürist Alphan Manas’la üretimi projelendirdiği “mindset” adı verilen hibrid otomobil, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından test edildi. Bundan bir süre sonra Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Kyoto Sözleşmesi’yle hibrid araçların önem kazandığını, Türkiye'nin bu pazardan önemli bir pay kapmak için önündeki fırsatı iyi kullanacağını belirterek şunları söyledi: "Marmara Bölgesi, İzmir, Konya veya Ankara'da bir hibrid fabrikası kuracağız. Otomotiv sektörü temsilcileriyle görüşerek hibrid için teşvikte bulunuyoruz. Hibrid fabrikası yeni teşvik sisteminden yararlanacak." BOYNER SANAYİ’DEN HİBRİD ATAĞI Türk tasarımcı Murat Günak ve fütürist Alphan Manas'ın üretmeye hazırlandığı elektrikli otomobil projesinin yanı sıra Boyner Sanayi’de bu alanda faaliyet göstermek üzere kolları sıvadı. Osman Boyner’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Boyner Sanayi bünyesindeki BD Otomotiv ve Elektrikli Araçlar ile distribütörlük anlaşması imzalayan Amerikalı milyarder Warren Buffet'in yüzde 10 ortak olduğu Çinli BYD firması, benzinli otomobilleriyle Türkiye pazarına ilk adımını atarken, 2011'den itibaren de elektrikli otomobilleri piyasaya sunmaya hazırlanıyor. Boyner Sanayi’nin distribütörlüğünü aldığı bir başka firma olan Amerikalı elektrikli spor otomobil üreticisi Fisker’in karma modeli de 2011 yılı başında piyasaya sunulacak. TOFAŞ’TAN DOĞAZLI HİBRİD DOBLO Otomotivde hibrid ve elektrik rüzgarı sektöre ilgiyi artırırken, Türkiye’nin köklü firmaları da bu konuda yarışa girdi. Tofaş, daha önce TÜBİTAK-MAM ile yürüttüğü elektrikli araçlar projesi kapsamında Doblo’yu doğalgazla çalışan hibrid araca dönüştürdü. Renault ise elektrikli Fluence’i Türkiye’de üreterek dünyaya satmak üzere düğmeye bastı. Tofaş, TÜBİTAK-MAM ile gerçekleştirdiği Elektrikli Taşıt projesin kapsamında, Doblo’yu hibrid elektrikli taşıta dönüştürerek Türkiye’nin ilk hibrid elektrikli taşıt prototipini geliştirdi. Tofaş’ın Bursa’daki fabrikasında üretilen ve dünyanın birçok ülkesine ihraç edilen hafif ticari araç segmentinin ödüllü temsilcisi Fiat Doblo’nun yeni neslinin doğalgazla çalışan hibrid motorlu versiyonu ilk kez 80. Cenevre Otomobil Fuarı’nda dünyaya tanıtıldı. Fiat Doblo Natural Power (Doğal Güç) adıyla tanıtılan doğalgazla çalışan ve 1.4 litre 120 HP’lik T-jet motorla kombine edilen Yeni Fiat Doblo versiyonu, kombine çevrimde 134 g/kilometrelik bir karbondioksit emisyon seviyesiyle hem ekonomik hem ekolojik özellikleri bir arada sunan bir seçenek olarak ortaya çıktı. Fiat Doblo Natural Power 635 kilometreye varan menziliyle de dikkat çekti. RENAULT FLUENCE ELEKTRİKLİ BURSA’DAN İHRAÇ EDİLECEK Renault yetkilileri ise, geçen yıl eylül ayında 63’üncüsü düzenlenen Frankfurt Otomobil Fuarı’nda Megan II Sedan’ın yerine üretimine başlanan Fluence’ın dünya lansmanını gerçekleştirdi. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Renalut Başkanı Carlos Ghosn katıldığı tanıtımda sadece Türkiye’de üretilerek Fluence’ın elektrik modelinin 2011 yılında İsrail ve Danimarka’ya ihraç edileceği açıklandı. Zafer Çağlayan, böylece Türkiye’nin elektrikli araç üreterek ihraç eden nadir ülkeler arasına gireceğini belirtirken, Oyak Otomotiv ve Çimento şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Celal Çağlar 2011 yılı ortasında Bursa’da üretilecek yeni aracın adının ‘Zero Emision Fluence ’ olacağını söyledi. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR İLE ANLAŞMA Bu arada, geçtiğimiz aylarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi‚ İstanbul’da çevre dostu elektrikli araç kullanımını yaygınlaştıracak bir projeye imza attı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Enerji A.Ş Genel Müdürü Adnan Çelik‚ Renault MAIS Genel Müdürü İbrahim Aybar ile Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu elektrikli araçların İstanbul’da kullanımı ve yaygınlaştırılması konusunda işbirliği oluşturmayı amaçlayan anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, 2011 yılından itibaren üretimi gerçekleşecek olan elektrikli araçlar için İstanbul il sınırları içerisinde gerekli şarj altyapısının oluşturulmasını‚ buna bağlı hizmetler ve düzenlemelerin geliştirilmesini kapsıyordu. Buna göre, İstanbul Enerji A.Ş.’nin İstanbul il sınırları içerisinde gerekli şarj altyapısını oluştururken‚ BELBİM elektrik şarj istasyonlarının ödeme sistemlerini geliştirecek. İSPARK ise bu istasyonların hangi noktalara kurulabileceğini belirleyecek. Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, törende, 2011 ‘den itibaren dört elektrikli otomobili pazara sunmaya hazırlandıklarını, bu dört farklı modelin Bursa ve diğer fabrikalarda üretileceğini açıkladı. Tunalıoğlu, “Fransa’da Kangoo’nun elektrikli modelinin‚ Bursa’da ise‚ Fluence’ın elektrikli modelinin üretim çalışmasının tüm hızıyla sürdüğünü belirterek‚ “Elektikli Fluence şu anda halihazırda imalatta bulunan diğer üç modelle aynı elektrik bantlarından Bursa fabrikasından çıkacak ve dünya pazarlarına sunulacak” dedi. FORD GÖLCÜK'TE ÜRETİM YAPACAK Bursa’yı elektrikli araç üretim üssü seçen Fransız Renault’dan sonra Amerikalı Ford’da ilk elektrikli aracı için Gölcük’ü seçti. Gölcük’te Ford Otosan fabrikasında üretilen Transit Connect, Ford Motor Company’inin ilk elektrikli aracı olacak. Araçlar Türkiye’den ABD’ye ihraç edilecek, elektrikli motor ABD’de takılacak. Diğer taraftan, Frankfurt Otomobil Fuarı’nda Renault’un dışında Mercedes-Benz'den Toyota'ya kadar hemen hemen tüm otomobil üreticileri çoğu henüz konsept olan 32 adet elektrikli otomobil sergiledi. Dört adet elektrikli otomobilden oluşan bir gam sergileyen Renault Başkanı Carlos Ghosn, 2011 yılından 2016 yılına kadar İsrail ve Danimarka'da 100 bin elektrikli Renault Fluence satmayı hedeflediklerini açıkladı. Öte yandan, Volkswagen E-Up elektrikli otomobilini 2013'te, Peugeot iOn otomobilini 2010 sonundan itibaren piyasaya çıkaracağını duyurdu. 250 LİRAYA 10 BİN KİLOMETRE GİDEN ELEKTRİKLİ Bu gelişmeler sürerken Mitsubishi Türkiye’de i-MİEV adlı elektrikli modeli satışa sundu. Temsa Global’in, distribütörlüğünü yaptığı Mitsubishi’nin yüzde 100 elektrikli modeli i-MİEV, Türkiye'de görücüye çıktı. Temsa Global Genel Müdürü Yusuf Soner, Temmuz 2009’da yollara çıkan i-MiEV’in dünyanın ilk elektrikli aracı olduğunu belirtmişti. “i-Miev ” normal bir priz sayesinde şarj olabiliyor. Evde şarj edebilme imkanı var. Araç, 220 voltluk prizde 7 saatte tam şarj oluyor. “i-MiEV”in 10 bin kilometrede elektrik maliyeti sadece 250 lira. TEMSA Global Genel Müdürü Yusuf Soner, elektrikli araçların geleceğine yönelik projeksiyonlar yaptıklarını belirterek, “2014’te maliyet düşecek. Vergi hariç elektrikli bir aracın maliyeti 35 bin liraya iner. Şimdi bataryanın maliyeti 20 bin euro. 10 yıl sonra batarya maliyeti 6’da bire inecek” dedi. İ-MİEV’İN JAPONYA’DA TEŞVİKLİ FİYATI 30 BİN EURO Japonya'da elektrikli araçlara devletin önemli oranda teşvik sağladığını ifade eden Yusuf Soner, tanıtımda şu örneği vermişti: “japonya’da benzinli otomobilin 100 yen, elektriklinin 200 yen olduğunu varsayalım. Hükümet elektrikli aracı yüzde 50 sübvanse ediyor. Yerel belediyeler de yüzde 25’ine teşvik veriyor. Böylece elektrikli bir aracın fiyatı 125 yene geliyor. i MiEV japonya’da teşvikler sayesinde 30 bin euroya satılıyor. Ancak 5 yıl içinde maliyetlerin düşmesiyle bu rakam 20 bin euroya gerileyecek.” TÜRKİYE’NİN İLK DİZEL HİBRİD OTOBÜSÜ TEMSA’DAN Bu arada, Temsa’nın Kocaeli’nde bulanan Ar-Ge Merkezi’nde Türk mühendislerce şehir içi toplu taşımada kullanılmak üzere geliştirilen ilk “dizel hibrid” otobüs “Avenue Hibrid” test edildi. Temsa Global’in dizel elektrik motoruyla çalışan hibrid otobüsü, duraklarda her frene basıldığında elektrik enerjisi üreterek, enerjiyi otobüsün üst kısmındaki ultra kapasitörde depoluyor. Temsa Global’in CEO’su Mehmet Buldurgan, otobüsün tanıtımı için gerçekleştirilen törende şunları söylemişti: "Bu teknolojinin dizelsizi henüz yok. Hibrid, melez bir araç. Bu hacimde, bu tonajda aracı taşıyacak akü ve ultra kapasitör henüz icat edilmedi ama ben buradan söz veriyorum. Bu çıktığı zaman ilk testi biz yapacağız. Şu an yalnızca bir adet hibrid prototipi test amaçlı yaptık, talebe göre üretimimiz artacak. Bugün burada bir ilki gerçekleştiriyoruz, Kocaeli’de bir adım atıyoruz. Henüz anlaşma sağlanan belediye yok, otobüsümüzü diğer tüm büyükşehirlerimizde sırayla gezdireceğiz. Belediyelere, normal dizel 12 metrelik standart otobüse göre yüzde 40-50 daha fazla alım maliyeti var. Ancak, minimumy üzde 25, maksimum yüzde 35 yakıt tasarrufu göz önünde tutulduğunda, bu kısa sürede amorti edilebilecek bir fark.” Hibrid otomobiller nasıl çalışıyor? Bu tip otomobiller temelde, fosil yakıtla çalışan motoru sadece otomobilin kalkışında ve yüksek hızlarda kullanıyor. Onun dışında elektirikli motor devreye giriyor. Yani, otomobil benzin motoruyla kalktıktan sonra otomatik olarak elektrik motoruna geçiyor. Otomobil saatte 80 kilometre hıza ulaşıncaya kadar elektrik motoru çalışmaya devam ediyor. 80 km hız geçildiğinde ise tekrar ve otomatik olarak benzin motoru devreye giriyor. Bu durumda, kullanılan fosil yakıt miktarı da çevreye verilen zarar da azaltılmış oluyor. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
|