SON DAKİKA
Aslında ne olacak?Siyasette ve ekonomide herkes hesap yapıyor. Önümüzde iki seçim var. Biri Cumhurbaşkanlığı ya da ‘başkanlık’ seçimi, diğeri ise genel seçim ya da ‘başbakanlık’ seçimi. Öncelikle bu sürecin ekonomiyi olumsuz etkilemesini beklemeyin. Elbette siyasi gerilimde tansiyon bazen çok yükselecek ve zorlanacağız ama ben bunu bir doğum sancısına benzetiyorum. Üstelik, istikrara kalıcı yol açacak bir doğum. İSTİKRARIN ÖNEMİ Türkiye’nin mevcut demokratik sistemle yönetilemediği dönemleri hatırlayın. Koalisyonlar döneminde neler olduğunu bir düşünün. Ve ardından da başta iş dünyasının önemli aktörleri olmak üzere, ‘keşke sandıktan tek parti iktidarı çıksa’ cümlesini kuranların ne kadar haklı olduğunu unutmayın. Mevcut sistemde ‘siyasi istikrar’ sandıktan tek parti iktidarı çıkmasına bağlı. Bu, aslında ülkemizin bir ‘kumar düzeni’ içinde yönetilmesi anlamına da geliyor. 1970’li ve 1990’lı yılları hatırlayın. Sandıktan koalisyonlar çıktı ve ülke siyasi reformları yapamadığı gibi ekonomik açıdan da yüzde 1-3 arası büyüyebildi. Bunun tersi olarak Türkiye, Cumhuriyetin kuruluşundan beri en hızlı kalkınma dönemlerini tek başına iktidarlarda yaşadı. Bu dönemlerde büyüme ortalaması 4.5 ile 7 arasında oldu. Bu dönemler, demokratikleşme için de en çok reform yapılan yıllar oldu. En hızlı kalkınma dönemlerimiz; 1923-38 Atatürk, 1950-60 Adnan Menderes, 1965-71 Süleyman Demirel ve 1983-1991 Turgut Özal-ANAP dönemleri olarak tarihe geçti. Ak Parti dönemini de eklersek, tezimizin doğruluğu daha da pekişmiş olacak. BAŞKANLIK İYİ Mİ KÖTÜ MÜ Bizim bu kumar düzeninden bir an önce kurtulmamız gerekiyor. 1923-1938 döneminin siyasi reformlar ve kalkınma açısından en parlak yıllar olduğunu ve bu dönemde aslında Türkiye’nin ‘Başkanlık Sistemi’ ile yönetildiğini de hatırlatmak isterim. Atatürk aslında ilk Cumhurbaşkanımız değil, ilk Başkanımızdı. Şimdi ne olacak? Halk ilk kez ‘cumhurbaşkanı’ seçeceği için ‘başkanlık sistemi’ tartışması yapıyoruz. Sorumsuz ama yetkileri artırılmış ancak bu yetkilerini, kendisini ‘halk seçmediği için’ kullanamayan bir Cumhurbaşkanından, sorumsuz ve yetkileri oldukça fazla ve şimdi ‘halk tarafından seçilmiş’ bir Cumhurbaşkanı düzenine geçiyoruz. Bu düzeni kim sağladı? 12 Eylül darbecileriyle 2007’de Ak Parti’ye mecliste Cumhurbaşkanı seçtirmemek için Anayasayı ihlal edenler hazırladı. Öyle oldu, böyle oldu, geldiğimiz noktada Türkiye ‘Başkan’ seçecek. Ve acilen bu duruma uygun Anayasada gerekli değişiklikler yapılmalı. Bence, Türkiye için en uygun sistem de ‘Başkanlık Sistemi’dir. Çünkü, ‘istikrarın artık kumar düzeni’ içinde değil, sürekli sağlanabilmesi çok daha önemli. Bunu yapabilirsek, büyük hedefleri başarabiliriz. ERDOĞAN ADAY OLACAK Bu kadar ‘siyaset duayeni’ dururken benim bu kadar iddialı olmam doğru değil ama bir nokta var ki kimse göremiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eğer halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı ya da Başkan olmazsa, yani başbakan olarak kalmaya karar verirse ‘Halkın seçtiği ilk Başkanın, pasif Başbakanı olmayı’ kabul etmiş olacak. Sayın Erdoğan’ın böyle bir şeyi kabullenmesi mümkün mü? Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|