SON DAKİKA
TEİD Başkanı Mehmet Buldurgan
Prof. Dr. Murat Ali Yülek
Prof. Dr. Fikret Akınerdem
ÇOSB Başkanı Ömer Sarıoğlu
Avrupa Birliği’yle ikinci bahar mı?Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik sürecini bloke eden üç ülke vardı. Bunlar; Yunanistan, Fransa ve Almanya’ydı. Yunanistan bu tavrını ilk değiştiren ülke oldu. Türkiye’nin AB üyesi olmasının temel çıkarlarına uygun olacağına inandı ve özellikle de Kıbrıs’ın ‘Rum yönetimi’ ile AB üyeliğinin kabulünden sonra Türkiye’nin tam üyeliğini desteklemeye başladı. Bir bakıma istediğini aldı ve Türkiye’ye ‘evet’ dedi. Ancak umulmadık şekilde ve sürede Türkiye’yi bloke eden ülkeler olarak Almanya ve Fransa ‘istemezük’ demeye devam etti. Bu iki ülke de Türkiye’nin AB’ye yük olacağına, AB’nin ekonomik gücünü kendi kötü ekonomisine ‘kaynak’ haline getireceğine inanıyordu ve bu açıdan korku taşıyordu. Ancak bunun da ötesinde bu iki ülkenin AB’nin varlık nedenine ve AB’yi kuran ‘barış ve birlik’ ruhuna aykırı bir başka bilinçaltı korkusu da vardı. Bu korku, ‘nüfusu 70 milyonu aşmış Müslüman bir ülke Avrupa ruhunu bunalıma sokar’ şeklinde ifade edilebilir. Ne yazık ki bu korku AB’yi bir Hıristiyan birlik görüntüsünde tutmaktan başka bir işe yaramıyor.
Avrupa’nın geçmişteki tüm imparatorluk tecrübelerinde olduğu gibi dünya üzerindeki en değerli ‘Müslüman Hıristiyan’ ortak medeniyetini (Doğu’yla iç içe Roma imparatorluğu ve Batı’yla iç içe Osmanlı) inşa edebileceği gerçeğini kaçıran Fransa ve Almanya Türkiye’yi AB dışında tutmanın, ya da bir başka modelle ‘ikincil’ Avrupalı sayabilmenin yollarını aradılar. Peki şimdi ne oluyor? POLİTİKA DEĞİŞİYOR MU Önce Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı Hollande ile Fransa’nın Türkiye’ye yönelik ‘olumsuz ve blokajcı’ tavrı değişti. Üyelik sürecini donduran ‘müzakeresizlik’ ortadan kalktı. Sonra Almanya’dan eskiye göre daha pozitif bir yaklaşım geldi. Başbakan Merkel Türkiye’ye geldi ve sanki bu iki AB patronu Türkiye ile daha pozitif bir süreci başlattıkları imajı verdiler. Bu elbette bir politika değişikliği anlamına geliyor. Ancak, Türkiye’ye koydukları engelleri tamamen terk edecekler ve Türkiye kısa sürede AB’ye tam üyelik sürecini tamamlayacak anlamına gelmiyor. En azından şimdiki hızıyla ve şu ana kadar Almanya’nın yaklaşımı mercek altına alındığında öyle bir anlam çıkarılamaz. Ne demek istediğimi, İngiltere’nin, İspanya’nın ve İtalya’nın ve diğer tüm AB üyesi ülkelerin Türkiye’ye yönelik ‘istekli’ hallerini gözünüzün önüne getirdiğinizde daha iyi anlarsınız. Bana göre Almanya hala ‘durumu idare etme politikası’ izliyor. Bunu da Türkiye’yi tamamen kaybetmemek için yapıyor. En azından Türkiye’yi tamamen kaybetmenin ‘net sorumlusu’ olmamak için yapıyor. ERDOĞAN’IN YAKLAŞIMI Fransa ve Almanya’nın Türkiye’ye karşı yumuşamasını sağlayan şey ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hadi artık oluyorsa olsun olmuyorsa biz de yönümüzü başka tarafa çevirelim” şeklinde özetlenebilecek söylemidir. Bence Sayın Erdoğan çok doğru bir söylem geliştirdi ve tehdit etmeden ‘istekli olduğumuzu’ da anlatmış oldu. Biz, ‘Biz üye olmak istiyoruz, size de büyük katkımız olur. Eskiden olduğu gibi yük olacağımızı düşünmenize neden kalmadı’ diyoruz. Bu halimizle ‘aslında eskisine göre bizim de size ihtiyacımız kalmadı’ diyoruz. Bunu diyebilme gücüne ulaşmak da elbette çok önemli bir aşamaydı Türkiye için. TAM DEMOKRASİ VE PKK AB ile çok bağlantılı bir başka gelişme de yaşıyoruz. Türkiye’nin askeri vesayetten kurtulup demokrasi yolunda daha güçlü bir profil çizebilmesi ülkemizin 40 yıllık ‘PKK ve terör’ ya da ‘Kürt meselesi’ diye adlandırılan sorununda da çözümü çok yaklaştırmış durumda. Bu konuda müzakere başlamış olması, şu ana kadar da ‘iyi gidiyor’ olması umut verici. Türkiye demokrasisini daha da geliştirebilirse, ‘AB standartlarında demokrasi’ hedefine doğru daha cesur ilerleyebilirse bu sorun da çözülecek. Ekonomideki başarılardan sonra demokraside de başarı sağlanması Türkiye için bambaşka bir ‘ön açıcı’ gelişme olacak. Gerçekten lider ve güçlü ülke olabilmek için ‘demokrasisi ve ekonomisi gelişmiş’ bir ülke olmaktan başka formül yok. Türkiye demokrasisini geliştirirse AB’nin bizi reddetmek için hiçbir mazereti kalmaz. Bizim de işte o zaman AB’ye hiç ihtiyacımız kalmaz. Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|