SON DAKİKA
‘4. Sanayi Devrimi, üretimin her aşamasının dijitalleşmesi demek’Yeni sanayi devrimi ile tedarik zinciri, müşteriden tedarikçi ağına tüm süreci kapsayan bütünleşik bir çözümle ele alınmaya başlanacak. Ürünün tüm yaşam döngüsünü kapsayan süreçte müşteri ve tüketiciler de sisteme dahil edilecek, ürünle ilgili beklentilerini iletebilecek.GİRAY DUDA Sanayi dünyası, güçlü ve karmaşık bilgisayar sistemleri üstünde sürdürdüğü çalışmalarını, ileri teknolojik ve bütünleşik sistemlere dönüştürünce yeni bir devrime adımını attı. Dünya çapında ‘Industry 4.0’ olarak tanımlanan 4. Sanayi Devrimi, Türkiye’nin de hızla gündemine geldi doğal olarak. 4. Sanayi Devrimini, Deloitte Danışmanlık, Perakende Hizmetler İş Geliştirme ve Proje Yönetimi Sorumlu Direktörü Hakan Göl ile ayrıntılı biçimde ele aldık. - Sayın Göl, dördüncüye geçmeden önce, birinci, ikinci ve üçüncü sanayi devrimlerinin belirleyici özellikleri ve tarihleri nelerdi, bunları hatırlayalım mı? - İlk sanayi devrimi, su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan mekanik tezgahların 18. yüzyılın sonunda bulunmasıyla başladı. Henry Ford’un üretim bandı tasarımıyla 20. yüzyıl tarihini değiştirmesiyle ikinci endüstri devrimi başlamış oldu. Elektriğin seri üretimde kullanılmaya başlaması ve üretim hattının geliştirilmesi yeni bir devrimi tetikledi. Üçüncü endüstriyel devrim ise 1970’lerde üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojiye bırakmasına sebep olan programlanabilir makinelerin kullanılmaya başlamasıyla oldu. DEVRİMİN ANAHTARI İLETİŞİM - Sanayi Devrimi deyimini açar mısınız? Nasıl bir devrimden söz edilmektedir? - Günümüzde yaşanan devrim teknolojinin derinlemesine üretimin içine yerleştirilmesini anlatıyor. Bu devrimde en önemli anahtar kelime ‘iletişim’. Makine, ürün, sistemler, süreçler ve insanlar sensör ve uyarıcılar yoluyla birbirlerine bağlanıyor, birbirlerinden haberdar oluyor ve tüm süreç boyunca birbirleriyle iletişim kuruyorlar. Ürünler kendi geçmişlerini, mevcut durumlarını, hedef duruma ulaşmak için geçmeleri gereken yolları (ve hatta alternatif yolları) biliyor ve bu doğrultuda ürün makineye nasıl bir süreçten geçmesi gerektiğini anlatabiliyor (örneğin, hangi cins ürün ile doldurulmalı, hangi etiket yapışmalı gibi). Benzer şekilde çalışanlar da sistem ile iletişim halinde olarak uzaktan sisteme müdahale edebiliyor ve süreci yönlendirebiliyor.
Burada bahsi geçen entegrasyon, bir fabrika içerisindeki entegrasyonun yanı sıra hem firma içerisindeki diğer birimlerin dikey entegrasyonunu hem de değer zincirinin diğer aşamalarının yatay entegrasyonunu kapsıyor. (Dikey entegrasyon pazarlama ve satış, ürün geliştirme, planlama, üretim, bilgi teknolojileri ve finans gibi birimleri; yatay entegrasyon ise tedarikçi, üretici, dağıtıcı ve lojistik firmalarını anlatıyor.) Bu yeni devrim ile siparişin verilmesinden tüketiciye iletilmesine kadar iletişim halinde olan siber-fiziksel sistemlerden (CPS) bahsediyoruz (CPS ise fiziksel girdi ve çıktılarla birbiri ile iletişim halinde olan elementleri anlatıyor). VERİLER SÜREKLİ ANALİZ EDİLİYOR Ayrıca makine ve sistemlerde bulunan uyarıcılar tüm süreç boyunca veri üretiyor (hangi sıcaklıkta, hangi süreç, hangi makine, hangi ürün ve diğer detaylar) ve bu veriler analiz edilerek süreç sürekli olarak iyileştirilebiliyor. Bu verilerin, ilerleyen dönemlerde de, makinelerin kendi kendine karar verebileceği bir sisteme geçişi sağlaması öngörülüyor. Genel olarak baktığımızda üretim süreçleriyle ilgili verinin toplanması, planlama ve kontrol süreçlerine dahil edilmesi, modelleme ve simülasyon, bulut bilişim ve büyük veri analizi gibi yöntemler yeni endüstri devriminde önemli olan anahtar konular olarak ortaya çıkıyor. ÜRETİM AŞAMALARI Sanayi Devrimi ile üretimin tüm aşamalarında dijitalleşme kast ediliyor: Tasarım: Güçlü görselleştirme ve simülasyon yazılımları üreticilerin ürün tasarımı, test ve optimizasyonu aşamalarında hızlanmasını ve gelişmesini sağlıyor. Üretim Planlama: Tüm fabrikanın ve ekipmanların dijital ortamda tasarlanabilmesi ve simülasyonu ile maliyet, hız, verimlilik, makine kullanımı, enerji kullanımı ve kalite optimize edilebiliyor. Mühendislik: Modern üretim yüzlerce birbiri ile bağlantılı otomasyon bileşenleri içeriyor. Yeni yazılımlar bu otomasyon görevlerini tek bir portal üzerinden programlayabiliyor ve yönetebiliyor, böylece iş akışlarını optimize ediyor ve verimliliği artırıyor. Üretim: Geliştirilen sistemler üretim performansını gerçek zamanlı olarak ölçebiliyor ve görselleştiriyor, böylece kısa dönemde üretimin ve ürünlerin kontrolü ve uzun dönemde ürün-üretimi kurulumunun optimize edilmesi sağlanıyor. Hizmet: Mobil cihazlar, güçlü ağ ve büyük veri analitiği teknoloji bazlı hizmet fırsatlarına olanak tanıyor (örneğin, uzaktan izleme ve ileri öngörüsel hata analizleri ile makine kullanımı ve verimlilik artıyor). MÜŞTERİ VE TÜKETİCİ DE SİSTEME DAHİL EDİLİYOR - Yeni aşamaya geçince, sanayinin bugünkü üretim koşullarında neler değişecek? - Yeni sanayi devrimi ile tedarik zinciri, müşteriden tedarikçi ağına tüm süreci kapsayan bütünleşik bir çözümle ele alınmaya başlanacak. Ürünün tüm yaşam döngüsünü kapsayan süreçte (tasarımdan tedarik, planlama ve üretime ve dağıtıma) sistemlerin ilişkili kişiler tarafından yönetileceği, yönlendirileceği bir dönemden bahsediyoruz. Müşteri ve tüketiciler de sisteme dahil edilecek, ürünle ilgili beklentilerini iletebilecek. Kendi içinde optimize edilmiş hücre yapısı yerine tümüyle entegre olmuş, verinin tüm değer zinciri boyunca oluştuğu ve kullanıldığı bir yapıya geçiş olacak ve optimizasyon tüm bu değer zinciri üzerinden gerçekleştirilecek. Bu gelişmelerle endüstriyel şirketler üretim süreçlerini daha iyi ölçebilmekle kalmayacak, tedarik zincirlerini de daha kolay yönetebilecek. Firmalar son kullanıcıların taleplerini daha doğru ölçebilecek, iletişim halinde olan ve uzaktan müdahale edilebilen süreçler ile tüketicisine kişiselleşen ürünler üretmesi de daha az maliyet ortaya çıkaracak. Bir ürün arızalandığı anda müşteri hizmetlerine durumu raporlayacak ve son kullanıcıların daha iyi hizmet alabilmesi kolaylaşacak.
Otomasyonun artışı ile insan gücündeki yetkinlik gereksinimlerinin değişeceği; basit, tekrarlı işler yapan bazı görevlerin yok olacağı, ancak bunlar yerine veriyi analitik şekilde değerlendirebilen ve gerçek zamanlı olarak sisteme müdahale edebilecek insan gücü gereksiniminin ortaya çıkacağı bekleniyor. Yazılım ve iletişimin öne çıkacağı bu yeni dönemde yazılım, bilişim teknolojileri ve geleneksel mühendislik yetkinliklerini birleştirebilen inter-disipliner bazı yeni rollerin ortaya çıkması olası (örneğin, dijital mühendislik). Bunun yanı sıra analitik platformlar, algoritmalar geliştirecek, istatistik, veri mühendisliği, ileri programlama, belirsizlik modelleme, patern tanıma ve öğrenimi, veri yönetimi ve görselleştirme konularında yetkinlik sahibi kişiler önem kazanacak. Ayrıca insan - makine iletişimini kolaylaştırmak ve güçlendirmek üzere arayüz geliştirilmesi, en az girdi ile en çok çıktıyı oluşturabilmek için yazılım ve donanımların etkin şekilde kullanımı, istenmeyen çıktıları tanıyabilecek ve en aza indirgeyebilecek makineler geliştirilmesi ve siber güvenlik yeni dönemin önemli konularından. Özetlemek gerekirse makinelerin akıllanacağı ve makine, tesis, filo ve ağının gelişmiş sensörler, kumandalar ve yazılım uygulamaları kullanılarak yeni biçimlerde birbirine bağlanacağı ve insanların da bu makine ve sistemlere uzaktan bağlı olmasının sağlanacağı bir dönemden bahsediyoruz. Ayrıca bu yeni dönemde ileri analitik önem kazanacak. ÜRETİM SÜRECİ OPTİMAL HALE GELECEK - 4. Sanayi Devriminin üretimi yüzde 30 hızlandırıp verimliliği yüzde 25 artıracağı söyleniyor. Bunlar birer tahmin midir yoksa somut uygulamalar görülerek mi belirtilmektedir? - 4. Sanayi Devrimi ile birlikte, değer zinciri boyunca ilgili firmalar ile iletişim halinde olarak optimizasyonu tüm değer zincirine yayabilmek, planlamayı çok daha etkin hale getirecek. Dikey entegrasyon ise firmaların daha esnek olmasını sağlayacak ve pazar değişikliklerine hızla adapte olabilmesini getirecek. Tüm değer zinciri boyunca ve üretimin her aşamasında çok miktarda veri toplanması ve analitik yöntemlerle değerlendirilmesi ile süreç en optimal haline gelecek, makineler ve sistemlerden faydalanma artacak, tüm süreç akışında iyileştirmeler gerçekleşecek. Fabrikalar 7/24 çalışmaya devam ederken çalışanların sadece gün içerisinde uzaktan müdahale edebilmek için orada olması yetecek. Sürekli iletişim makinelerin hızlıca değiştirilebilmesini sağlayacak, böylece durma süreleri kısalacak. Simülasyonlar ile prototip üretimleri de en aza indirgenmiş olacak. Tüm bu gelişmelerle operasyonel etkinlik artacak, sürekli olarak iyileştirmeler yapılacak ve enerji tasarrufu sağlanacak. Aynı zamanda iletişimin önemli derecede artmasıyla iletişimsizlikten kaynaklanan hatalar azaltılacak, yapılan iyileştirmeler ve hatayı fark edebilen makineler ile daha az hatalı ürün ortaya çıkacak, üretim kalitesi optimize olacak. MÜŞTERİLER DE ENTEGRE OLACAK Akıllı üretim süreçleri, akıllı ürünler ve uzaktan müdahale edilebilir sistemler esneklik sağlayacak; müşterilerin de sisteme entegrasyonu ile müşteri istekleri doğrultusunda düşük maliyetlere özelleştirilebilen ürünler üretilecek. Tüm bu etkileri rakamlara dökmek zor. Ancak bu rakamları anlamak adına Siemens’in Ghibli fabrikasında gerçekleştirdiği Maserati üretimine bakabiliriz: Tasarımdan pazara iletilmesine kadar geçen süre boyunca Sanayi 4.0 elementlerinden yararlanarak aynı sürede, kaliteyi koruyarak 3 kat daha fazla Maserati üretilebilmiş. Pazara sunma süresi 16 aya indirilmiş. Siemens’in diğer öngörüleri de pazara sunma süresinin yüzde 25 ila yüzde 50 arasında azaltılabileceği, mühendislik giderlerinin yüzde 30’a kadar azaltılmasının sağlanabileceği ve yüzde 70’e kadar enerji tasarrufu sağlanabileceği biçiminde. 10 YIL İÇİNDE YAYGINLAŞACAK - Dünyanın hangi ülkeleri ve bölgelerinin sanayi devrimine ne kadarlık bir zamanda geçeceği tahmin ediliyor? - 4. Sanayi Devrimi yapısının, önümüzdeki 10 ila 20 yıl içerisinde yaygınlaşacağı öngörülüyor. Almanya’nın devrime önümüzdeki 10 yıl içerisinde geçmesi bekleniyor: SmartFactory inisiyatifinin başkanı Prof. Dr Detlef Zuhlke, ilk küçük ölçekli demonstrasyonları önümüzdeki birkaç yıl içerisinde görebileceğimizi, sistemleri gerçekten işleyişte görmeye başlamamızın ise 10 seneye kadar sürebileceğini belirtiyor. İleri teknolojik ürünleri ile bilinen Alman Wittenstein firmasının yönetim kurulu başkanı Dr. h. c. Dieter Spath, bu yeni teknoloji akımından yararlanmak isteyenlerin şimdiden işe koyulmaları gerektiği konusunda firmaları uyarıyor. VDMA (Alman Mühendisler Birliği) Direktörü Hartmut Rauten de ‘Sanayi 4.0 üretimin global dili olacak’ diyor. TÜRKİYE 2. VE 3. SANAYİ DEVRİMLERİ ARASINDA - Türkiye açısından bir değerlendirme yapacak olursak neler söyleyebiliriz? Türkiye sanayisinin sektörlere göre artı ve eksileri nelerdir? - Genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye’de üretim yeterince otomasyon durumunda değil, robotikten yeterince faydalanmıyoruz. Dolayısıyla biz biraz daha 2 ve 3. sanayi devrimleri arasına yerleşiyoruz. Bu durumda öncelikle üretimde otomasyonun artması, sonra da sensör, uyarıcı vb. teknolojilerle desteklenmesi ve siber fiziksel sistemlere geçilmesi gerekecek. Aynı zamanda insan gücü için de benzer gelişimlerin yaşanması gerekecek, basit tekrarlı iş yapan çalışanların yerini robotik aldıkça daha yetkin iş gücünün üretimde yer alması ve bu geçişin eğitimlerle desteklenmesi gerekiyor. OECD 2015 raporuna göre, gelişmekte olan ülke ekonomilerinin gelişimini tetikleyecek olan şey verimlilik artışı. Bu noktada radikal değişimlere gidilmesi gerekiyor. Bu değişimler maliyetli olacak, ancak hiçbir şey yapılmıyor olmasına nazaran daha kazançlı. Çünkü verimlilik artışına yatırım yapılmadığı takdirde ekonomik büyüme yavaşlayacak ve GSYH oranlarında OECD ortalamasına ulaşmak imkansız olacak. Ayrıca sadece yüksek üretkenlik değil, özelleştirilebilen ürünler, pazara inme süresi de çok önemli. Tüm bunlar Sanayi 4.0’a geçişi elzem kılıyor.
Sabancı Üniversitesi Avrupa İşletmeler Ağı’nın katkılarıyla gerçekleştirilen araştırma da benzer konulara değinmiş. Türkiye’nin yeni sanayi devrimini yakalaması son derece kritik bir öneme sahip; daha önceki endüstriyel atılımlarda geriden gelmenin dezavantajlarını hala yaşayan Türkiye’nin bu treni kaçırma lüksü yok. Ancak bu, politika ve stratejileri etkileme yetisi olan tarafların aynı görüşte olduğu bir konu değil. Türkiye’nin öncelikli olarak var olan endüstriyel avantajlarını daha iyi kullanmaya başlaması gerektiği düşünülüyor. Öte yandan daha bütüncül bir çözüm bulmak, Türkiye’nin Ar-Ge kabiliyetini artıracak ve endüstriyi işbirliğine teşvik edecek büyük adımlar atmaya çalışmak gerektiğini düşünenler de var. Hemfikir olunan konu ise dünyanın hızla bilişim teknolojilerini farklı alanlara adapte ederek yeni bir endüstriyel döneme girdiği ve Türkiye’nin de bu yönde adımlar atması gerektiği. Endüstri 4.0 benzeri bir ulusal program başlatmak belki de Türkiye için henüz çok erken. Yine de endüstride yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunda, bugünden başlayarak elde edilen deneyimler oldukça önemli olacak. Endüstriyel verimliliği bilişim teknolojileriyle buluşturan 4. Sanayi Devrimi’ne Türkiye’deki tüm bileşenlerin dikkat ve ilgilerini yükseltmek, bu konudaki bilgi ve farkındalığı artırmak önemli. HIZLA GEÇİŞ YAPMAK ZORUNDAYIZ Ancak Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar’ın dediği gibi Türkiye yüksek gelirli ekonomiler arasına girmesi için ileri teknoloji üretimine hızla geçiş yapmak zorunda ve 4. Sanayi Devrimi’ni ıskalaması durumunda gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı kapatması daha da zor olacak. Zira bu yeni devrime geçiş yapan ülkelerin yapamayan ülkelere kıyasla her yıl 5 senelik fark yaratacağı savunuluyor. STRATEJİ BELGESİ HEDEFİ - Türkiye’nin bu konuda mevzuat ve destek düzenlemeleri gündeme geldi mi? - 2011-2014 dönemini kapsayan Sanayi Strateji Belgesi’nde orta-yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının arttırılması hedeflenmektedir. Bu doğrultuda; Ar-Ge Kanunu kapsamında, Rekabet Öncesi İşbirliği Projelerinin desteklenmesi, Ar-Ge Merkezlerinin kurulması, izlenmesi ve desteklenmesi ile Teknogirişim sermayesi desteğinin verilmesi sağlanacaktır. Sanayi Tezleri Programı kapsamında, yenilik ve Ar-Ge Projeleri desteklenecektir. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) güçlendirilecek, sayıları artırılacak ve altyapıları tamamlanacaktır. Teknolojik Ar-Ge Patent Destek, Teknolojik Ar-Ge Yatırım Destek, Teknolojik Ar-Ge Tanıtım ve Pazarlama Destek Programları açıklanacak ve uygulanacaktır. ÖNCE AR-GE ÇALIŞMASI - Sektörlere göre tahmini bir sıralama ve zaman hesabı var mıdır? - Endüstriyel internete geçiş, sektörlerin mevcut durumda hangi aşamada olduğuna bağlı olmakla birlikte daha çok ülkelerin politika ve desteklerinden tetikleniyor. Bu nedenle hangi sektörün ne zaman geçeceğine dair net bir öngörüde bulunmak zor. Geçiş için önemli ölçüde AR-GE çalışmaları gerçekleştirilmesi gerekiyor, sonrasında da geliştirilen teknolojilerin üretime uygulanması, yatay ve dikey entegrasyonların sağlanması ve insan gücü yetkinliğinin artırılması. Tüm bunlar önemli yatırım gereksinimleri doğuruyor. Ayrıca ülke genelinde altyapı iyileştirmeleri de endüstriyel internete geçişte başarıyı getirecek önemli koşullarından biri. Dolayısıyla sektörler bazında zamanlama öngörmek yerine burada coğrafi kırılımın değerlendirilmesi daha doğru. Hatta bu nedenden ötürü bir sektörün 4. Sanayi Devrimi’ne geçişi farklı coğrafyalarda farklı zamanlarda olabilecek, bu da rekabetçiliği önemli ölçüde etkileyecek. NASIL BAŞLAMALI? - Sanayi devrimine ayak uydurmak isteyen şirketlerin işe nereden, nasıl ve ne zaman başlamaları gerektiği konusunda kaynak var mı? - 4. Sanayi Devrimi’ne geçebilmek için firmaların yol haritalarını belirlemeleri, bunun yanı sıra AR-GE yatırımlarına ve dönüşüm için gerekli yatırımlara bütçe içerisinde yer ayırmaları önemli. Bu yeni devrime geçişte otomasyonun artması, siber fiziksel sistemlerin geliştirilmesi, firma içi dikey entegrasyonun sağlanması ve değer zinciri boyunca yatay entegrasyonun geliştirilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda firmaların mevcut durum değerlendirmesini yapması, eksiklerini belirlemesi ve yapılması gereken projeleri ortaya koyması gerekli. Sonrasında projeleri önceliklendirerek bir zaman planına oturtmalı ve yol haritasının finansal izdüşümünü çıkarmalıdır. Bu dönüşümde aşağıdaki konuların değerlendirilmesi önemli:
Kompleks sistemlerin Yönetimi: Ürünler ve sistemler giderek daha karmaşık hale geliyor. Dolayısıyla sistemlerin modelinin oluşturulması, planlanabilmesi gerekli. Bunun için çeşitli yöntem ve araçlar kullanılmakta. KALİTELİ İLETİŞİM AĞLARI Ülke ve Sektör Genelinde Altyapının Geliştirilmesi: Sanayi 4.0 için en önemli gereksinimlerden biri de ülke genelinde yüksek kaliteli, güvenli iletişim ağlarının sağlanması. Güvenlik: Sistemlerin uzaktan kontrol edilebildiği ve tüm şeylerin birbiri ile iletişim halinde olduğu; aynı zamanda bu kadar çok verinin üretildiği ve paylaşıldığı bir ortamda güvenliğin sağlanabilmesi büyük önem taşıyor. Güvenlik dendiğinde hem fiziksel anlamda (makinelere fiziksel erişim, süreçler ve kılavuzlar, üretim yerlerinin fiziksel güvenliği) hem ağlar arasında (hücre ve çevresini bağlayan ağlar, dışa açılım sağlayan ağlar –VPN gibi) hem de sistemler arasında (sistem güçlendirmesi, yetkilendirme ve yönetim, risk ve saldırıların fark edilmesi, otomasyonda entegre erişim güvenliği) anlaşılmalı. Ayrıca çalışanların konu ile ilgili bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerekli. İNSAN GÜCÜ AZALMAYACAK Organizasyon ve Çalışanlar: Sanayi 4.0 ile çalışanların da farklı yetkinliklere sahip olması gerekiyor. Akıllı fabrikalarda entegre sistemler ve süreçler boyunca gerçek zamanlı olarak karar verebilme ve gerekli durumlarda müdahale edebilme gereksinimi, kişilerin kendilerini bu yönde geliştirmelerini gerektiriyor. Fabrikaların akıllanması ile insan gücünün azalmayacağı, ancak yetkinliklerin farklı yönlere doğru evrileceği düşünülüyor. Eğitimler: Yeni çalışma koşulları doğrultusunda kişilere bu yeni ortama dair eğitimler sağlanması gerekiyor. Entegre şekilde çalışan makine ve sistemleri tanıtan, burada insanın rolünü gösteren eğitimler düzenlenmeli. Çalışanların görevleri doğrultusunda makine ve sistemlerin kendi başına neler yapabileceğini ve yapamayacağını, bu süreci uzaktan ve içerisinde nasıl yöneteceğini, hangi durumlarda nasıl müdahale edilmesi gerektiğini öğrenmesi gerekiyor. Sistemin modellenmesinden bu modelin kullanımına tüm sürece dair eğitimler sağlanmalı. Ayrıca sistemin ürettiği verileri nasıl değerlendirebileceği, sistemin sürekli iyileştirilmesine nasıl katkıda bulunabileceği de önemli bir eğitim alanı konusu. YENİ MEVZUAT Yasal Çerçeve: Sanayi 4.0 ile geçilecek yeni dönemde gerekli yasal düzenlemelerin de oluşturulması önemli. Bu kapsamda örnek vermek gerekirse; sadece firma dahilinde değil ülke genelinde ilkeler belirlenmesi, veri oluşturulması, kullanılması ve güvenliğine dair kuralların belirlenmesi, model anlaşmalar oluşturulması, denetim kuralları getirilmesi gibi konular düşünülebilir. Kaynak Kullanımı: Sanayi 4.0 ile verimliliğin artması bekleniyor, bu da daha çok kaynak kullanılması demek. Hammadde ve enerji kullanımının artması hem tedarik sorununu hem de çevresel sorunları beraberinde getirecek. Bu sorunların önceden belirlenmesi ve tanımlanması gerekli önemlerin alınabilmesi adına önemli. Bunun yanı sıra elde edilecek kazanımların ve tasarruf fırsatlarının da açıkça anlaşılması gerekli. YATIRIM YILLARA YAYILMALI - Anlaşıldığı kadarıyla sanayi devrimine dahil olmak için önemli bir yatırım yani masraf yapmak gerekiyor. Bu gider tahmini olarak cironun ne kadarı tutacaktır. Bu harcama bir seferde mi yoksa yıllara yayılarak mı yapılacaktır? - Almanya gibi 3. Sanayi Devrimi’ni tamamlamış ülkelerde yatırımlar yıllara yayılarak planlanmış durumda; ancak bu durum Türkiye için biraz daha farklı. Türkiye’nin öncelikli olarak otomasyonu geliştirdiği, robotikten faydalandığı 3. Sanayi Devrimi noktasına gelmesi gerekiyor ve bu konuda yavaş davranma lüksü de yok. Dolayısıyla öncelikle bu eksiklerin giderileceği tek seferlik önemli yatırımlar sonrasında da yıllara yayılan yatırımlar düşünülebilir. Kabaca bakıldığında bu yeni devrime geçişte firmaların öngördüğü yatırımın ciroya oranı yüzde 1-5 gibi. Burada farklı sektörlerin farklı gereksinimleri nedeniyle sektörler arasında da farklar öngörülmekte. Örneğin, geçişe daha hazır ve daha hızlı adapte olması beklenen otomotiv sektörünün konuya daha fazla yatırım yapması bekleniyor. Önemli oyuncuların mevcut yatırımlarına bakıldığında en yüksek yatırımların bu yeni gelişmelerden en çok faydalanması beklenen üretim sektöründen geleceğini söylemek mümkün. HİBE VE DESTEKLER - Sanayi devrimi için yenilenme faaliyetine girmek isteyen sanayicilerin yararlanacağı ulusal veya uluslararası fon ve hibeler var mıdır? - Evet. Sanayicilerimizin yararlanabileceği değişik kaynakların en başta gelenlerini şöyle saymak mümkün: European Commission’s Horizon2020 TÜBİTAK koordinasyonu ile yürütülmekte olan ve 80 Milyar Euro bütçeli Horizon 2020 Programı’ndan üniversiteler, araştırma kuruluşları, kamu kurumları, sanayi kuruluşları, KOBİ’ler, sivil toplum kuruluşları, bireysel araştırmacılar faydalanabilmektedir. Programla birlikte özellikle global değer zincirlerini yeniden tanımlayacak teknolojilerin geliştirilmesi, kaynak kullanımı verimliliğinin artırılması ve uluslararası iş gücü dağılımının güçlendirilmesi gibi konuların desteklenmesi planlanıyor. Programla firmalar 2.5 milyon Euro’ya kadar yatırım desteği alabilecek. COSME Türkiye, “İşletmelerin ve KOBİ'lerin Rekabet Edebilirliği Programı” COSME Programına katılmıştır. Program kapsamında 7 yıl için yaklaşık 2.3 Milyar Euro’luk fon oluşturulmuştur. KOSGEB koordinasyonunda bu fonlar Türkiye’de KOBİ’lerin kullanımına sunulmaktadır.
Teknoyatırım Destek Programı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Teknoyatırım adlı bir destek programı bulunuyor. Ar-Ge ve Yenilik Projesi/Faaliyeti çıktılarının ticarileşmesi ve yatırımı noktasında ciddi bir destek programına duyulan ihtiyaçtan yola çıkılarak Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan Tekno Yatırım Programı ile teknoloji tabanlı ürünlerin üretimine yönelik yatırımların desteklenmesi hedeflenmiştir. Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyan bu programı; öncelikli teknoloji alanlarında yer alan Ar-Ge ve Yenilik Faaliyetleri sonucu ortaya çıkan yeni ürün/ürün ticarileştirmesi, ülke ekonomisine katma değer oluşturulması, uluslararası pazarda yer alarak teknolojik ürün ihracatına öncülük edilmesi ve özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere geleceğe dönük Ar-Ge kültürünün benimsetilmesi amacıyla Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü tarafından uygulamaya konmuştur. İlgili bakanlıklardan yapılan açıklamalara ve yayınlanan raporlara göre Türkiye’de teknolojiye olan desteğin artması planlanıyor. Mevcut durum ve eksiklikler doğrultusunda 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda, bilim ve teknoloji alanında, Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranının yüzde 1,8’e çıkarılması ve bunun yüzde 60’ının özel sektör tarafından yapılması, araştırmacı sayısının tam zamanlı çalışan (TZE) cinsinden 176.000’e çıkarılması ve bunun yüzde 60’ının özel sektör tarafından istihdam edilmesi hedeflenmiştir. 2023 hedefleri doğrultusunda ise Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranının yüzde 3’e çıkarılması öngörülmektedir. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|