SON DAKİKA
Prof. Dr. Sedat Aybar
Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu
Sanayi Bölgelerii Genel Müdürü Yaşar…
ÇOSB Başkanı Eyüp Sözdinler
Yeni Tüketici Yasası kime ne getirdi?* Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdür Yardımcısı Avni Dilber, yeni Tüketici Kanunu’nu ve en ince ayrıntılarını ‘Global Sanayici’ye anlattı. Yeni düzenlemeler üreticileri nasıl etkileyecek ve kanuna aykırı davrananlar ne gibi yaptırımlarla karşılacak? Hizmet ve mal üretenler, ithalatçılar, perakende satıcılar nelere dikkat etmek zorunda?Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 27 Kasım 2013 Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak Resmi Gazete’de yayınlandı. Tüketici Kanunu’nun uzun bir aradan sonra köklü değişikliklerle yenilenmesi, işin özüne bakılacak olursa Türkiye’deki herkesi çok yakından ilgilendiriyor. Ülkede yaşayan her birey birer tüketici olarak yasanın bir tarafını oluşturuyor. Diğer yandan, hizmet ve mal üreticileriyle satış zincirinde yer alanların da yeni getirilen çok önemli piyasa kurallarını iyi bilmeleri gerekiyor. Tüketici hukukunu gözetmeden yapılacak faaliyetlerin yaptırımları artırıldı ve yeni yaptırımlar gündeme geldi. Yeni kanunu, bu kanunun hazırlayıcısı durumundaki birimin tepe yöneticisi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdür Yardımcısı Avni Dilber’le konuştuk. Avni Dilber, yeni Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un getirdiklerini ve bu yeniliklerin piyasaya etkilerini şu başlıklar halinde anlattı: NEDEN YENİ BİR KANUN HAZIRLANDI? 1995 yılına gelinceye kadar tüketicinin korunması konusu genel hukuk kuralları çerçevesinde ele alındı. Ancak değişen ve gelişen satış teknikleri, büyüyen ve kurumsallaşan firmalar karşısında uygulanan genel hukuk kuralları, tüketicileri koruma konusunda yetersiz kaldı. 1995’te yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da 2003 yılında kapsamlı bir değişikliğe gidilerek tüketicilere yeni haklar getirildi. Ancak, tüketicinin korunması konusunun çok dinamik bir alan olması ve ülkemizde ve dünyada ticaret hayatında çok hızlı bir değişim ve gelişim yaşanması nedeniyle, mevcut 4077 sayılı Kanun sorunları gidermekten ve ihtiyaçları karşılamaktan uzak bir hale geldi. YENİ YASALARA UYUM Bilindiği üzere hem Türk Ticaret Kanunu hem de Türk Borçlar Kanunu’nda köklü bir değişikliğe gidildi ve ticari hayatın birçok alanı yeniden düzenlendi. Bu iki temel kanunla ortak, pek çok hüküm içeren 4077 sayılı Kanunun yenilenmesi de kaçınılmaz oldu. Özellikle ayıplı mal, genel işlem koşulları, taksitli satışlar, ön ödemeli satışlar ile haksız rekabet konularında yukarıda yer verilen genel kanunlarla tüketici haklarına getirilmiş olan yeniliklere paralel değişikliklerin yapılması zorunlu oldu. AB’YE UYUM SAĞLANDI 2007 yılında açılan ve kapanması için mevzuat uyumunun beklenildiği “Tüketicinin ve Sağlığın Korunması” faslının da kapatılabilmesi için, AB yönergelerinin uyumlaştırılması ve halkın asgari olarak AB ülkeleri ve dünyanın diğer gelişmiş ülkelerindeki tüketicileri koruyucu yasal mevzuatta yer alan haklardan faydalandırılması amacıyla da kanunda değişiklik yapılması ihtiyacı doğdu. Bu çerçevede Avrupa Birliği ile yapılan müzakerelerde “Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Faslı” çerçevesinde gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda AB tüketicinin korunması mevzuatında yer alan 13 Yönerge, 1 Tüzük ve 2 Tavsiye Kararının iç hukukumuza aktarılması amacıyla 4077 sayılı Kanunun yenilenmesi öngörüldü. İNTERNET SATIŞLARI ARTTI Tüketicinin korunması olgusu çok dinamik bir yapıya sahip olup özellikle satış yöntemlerinde sürekli değişiklik yaşandı ve yeni satış türleri ortaya çıktı. Örneğin 10 yıl önce internet üzerinden yapılan satışlar toplam satışlar içerisinde önemli bir paya sahip değil iken günümüzde en önemli satış türlerinden biri oldu. CEZALAR YENİDEN DÜZENLENDİ Önceki kanunda düzenlenen cezalarla ilgili uygulamada ciddi sıkıntılar yaşandı. Bazı cezalar firmaları ekonomik olarak zora sokar nitelikte yüksek iken, bazıları öngörülen amaca hizmet etmeyecek kadar düşüktü. Cezalarla ilgili olarak, maktu cezaların yanı sıra ceza üst sınırı olarak yeni yasada firmaların gayrisafi hâsılaları dikkate alındı ve hakkaniyete uygun bir ceza sistemi getirildi. KANUN TÜKETİCİLER LEHİNE GENİŞLETİLDİ Yeni kanunun kapsam maddesi mevcut kanunda yer alan kapsam maddesine paralel bir şekilde hazırlandı. Ancak yeni düzenlemede sadece tüketici işlemlerinin değil, tüketiciye yönelik uygulamaların da kapsam dâhilinde olduğu belirtildi. Bu durumda, ticari veya mesleki amaçlarla hareket edenlerin, tüketicilerle sözleşme imzalanmadan önce, sözleşmenin kurulması esnasında ve sözleşme imzaladıktan sonra yaptıkları uygulamalar da kanun kapsamında değerlendirilecek. Örneğin, tüketici kredisi verilmeden önce tüketicilere verilmesi öngörülen sözleşme öncesi bilgi formu, devre tatil sözleşmesinin kurulması esnasındaki satış yöntemi veya bir malın satışından sonra o mala ilişkin satış sonrası hizmetler gibi uygulamalar konusunda çıkabilecek uyuşmazlıklara bu kanun hükümleri uygulanacak. Bu şekilde özellikle bir hukuki işleme veya sözleşmeye dayanmayan tüketiciye yönelik haksız ticari uygulamaların da kanun kapsamında olduğu vurgulandı. TANIMLAR DEĞİŞTİRİLDİ Önceki kanunda yer alan “Reklam veren, Reklamcı ve Mecra kuruluşu” tanımları yalnızca ilgili maddelerinde yer aldığından tanımlar maddesinden çıkarılarak, bu kavramların ilgili yönetmeliklerinde tanımlanması öngörüldü. Diğer taraftan “Kalıcı veri saklayıcısı, Genel Müdür ve Genel Müdürlük” kavramları tanımlar maddesine eklendi. Tanımlar maddesindeki diğer tanımların ise hemen hemen tamamında değişiklik yapıldı. SÖZLEŞMELER ‘KARINCA DUASI’ GİBİ YAZILMAYACAK Tüketicilerin aldatılmaması ve yanıltılmaması bakımından oldukça önem arz eden doğru bilgilendirmeye yeni kanunda vurgu yapılarak, tüketici kredisi sözleşmeleri, konut finansmanı sözleşmeleri, mesafeli sözleşmeler, ön ödemeli konut satışı sözleşmeleri, taksitle satış sözleşmeleri, devre tatil sözleşmeleri, paket tur sözleşmeleri, abonelik sözleşmeleri gibi tüketicinin taraf olduğu tüm sözleşme ve bilgilendirmelerin “en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir” şekilde düzenlenmesi zorunlu hale getirildi. TÜKETİCİ EK BİR MASRAFLA KARŞILAŞMAYACAK 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda, tüketicinin imzalamış olduğu sözleşmelerde hangi ücretlerin alınıp hangilerinin alınamayacağına ilişkin herhangi bir kriter bulunmamaktaydı. Bu belirleme tüketicinin koşullarını bilmediği standart sözleşme içerisine gizlendiğinden tüketicilere sonradan sürpriz ücretler çıkmaktaydı. Bu nedenle tüketici hakem heyetlerinin ve tüketici mahkemelerinin yükü çok artmıştı. Tüketiciler, kendilerine sunulan mal ve hizmetlerle ilgili olarak imzaladıkları sözleşmelerde kararlaştırılan ücretler dışında sonradan değişik adlar altında ilave bir ücretle karşılaşmayacaklar. Tüketici kredisi ve konut kredisi sözleşmeleri başta olmak üzere, tüketicinin taraf olduğu tüm sözleşmelerle ilgili olarak tüketiciden haksız olarak alınan ücret ve komisyonlar artık alınamayacak, haklı olarak alınabilecek ücretlerin ise sözleşmede yer alacak ve tüketici bu konuda bilgilendirilecek. BANKALARIN ÜCRET VE KOMİSYONLARI SINIRLANDIRILDI Türkiye'de faaliyet gösteren bankalar 2012 yılında 23.6 milyar TL net kar elde etti. 2012'de bankaların faiz dışı gelir kalemlerinde yer alan bankacılık hizmet gelirleriyle kredilerden alınan ücret ve komisyonlardan elde ettiği gelir 19.2 milyar TL olarak gerçekleşti ve bu rakam toplam gelirin (142.5 milyar TL) yüzde 13.5’ini oluşturuyor. Diğer taraftan büyüme sürecindeki bankacılık sektöründe, ücret, komisyon ve bankacılık hizmet gelirleriyle bankaların işletme giderlerini karşılama oranı 2012 yılı sonu itibariyle yüzde 63.9 olarak gerçekleşti. Bu da faiz dışı ücret, komisyon ve bankacılık hizmet gelirlerinin bankalar açısından neden vazgeçilmez olduğunu gösteriyor. Bankaların tüketicilerden çeşitli isimler altında toplam 65 çeşit ücret ve komisyon tahsil ettikleri görülüyor. Örneğin bankalar, hesabında para bulunan tüketicilerden belli aralıklarla hesap işletim ücreti alırken; belli bir süre işlem görmeyen hesaplardan da kesinti yaparak işlemsizlik ücreti alıyorlar. Bankacılık sektörünün faiz dışındaki bu alanlara yönelerek, başlangıçta sözleşmede öngörülmeyen ve pek çok isim altında hizmet kalemlerinin sonradan tüketiciden talep etmesi bu konuya ilişkin tüketici şikayetlerinin de artmasına neden oldu. Bu doğrultuda 2012 yılında Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine yapılan 446 bin 54 adet başvurunun 263 bin 428 adedi (yaklaşık yüzde 59) bankacılık sektörüne ilişkin başvurulardan oluşuyor. 2013 yılının ilk sekiz ayında ise Hakem Heyetlerine 363 bin 765 adet başvuru yapıldı ve bu başvuruların 251 bin 371 adedini (yaklaşık yüzde 69.1) bankacılık sektörüne ilişkin şikayetler oluşturuyor. Yeni kanun ile bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleriyle bunlara ilişkin usul ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın görüşünün alınmasıyla birlikte kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde BDDK tarafından belirlenecek. FAİZE FAİZ UYGULAMASINA YASAK Bileşik faiz uygulanması yasağı yeni kanunda ilk defa düzenlenmiş olmakla birlikte bu konu ilk defa getirilen bir düzenleme değildi. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “oran serbestîsi ve bileşik faizin şartları” başlıklı 8’inci maddesinde bileşik faizin ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli olacağı, tüketicinin korunmasına ilişkin hükümlerde ise uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştı. Türk Borçlar Kanunu, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun tüketiciler yönüyle bileşik faiz uygulamasını yasaklamaktaydı. Ancak, anılan kanunlarda yasaklanmasına rağmen piyasada tüketicilerin taraf olduğu bazı sözleşmelere bileşik faiz uygulandığı biliniyordu. Tüketici mağduriyetine sebep olan bu duruma engel olmak amacıyla bileşik faiz uygulamasını yasaklayan hüküm yeni Kanuna eklendi. Bileşik faiz uygulaması yapanlar hakkında Bakanlığımızca gerekli tedbirlerin alınabilecek, denetim yapılacak ve gerekli idari yaptırımlar uygulanacak. SÖZLEŞMEDEKİ HAKSIZ ŞARTLAR KALKIYOR Tüketici sözleşmelerindeki haksız şartlar hem mevcut kanunda, hem Borçlar Kanunu’nda hem de ilgili AB yönergelerinde düzenlendi. Sözleşmedeki haksız şartlara ilişkin madde hükümleri, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket edenlerin dayatması sonucu tek taraflı olarak sözleşmeye konulan, üzerinde pazarlık dahi edilmeden kabul edilmek zorunda kalınan ve tüketicinin aleyhine olan sözleşme şartlarına karşı tüketicileri korumak amacını taşıyor.
Mevcut Kanundaki hükümlerle büyük ölçüde paralellik sağlayan bu maddede iki temel konuda yeni düzenleme getirildi. Birincisinde genel olarak kullanılmak üzere hazırlanmış sözleşmelerde yer alan haksız şartların denetimi, tespiti ve bu tespit neticesinde idari yaptırım uygulama yetkisi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na veriliyor. Ayrıca, Bakanlık, literatürde iltihaki sözleşmeler olarak nitelendirilen su, haberleşme, elektrik, doğalgaz, sigorta, bankacılık ve benzeri alanlarda kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle faaliyette bulunan kişi ve kuruluşların düzenlemiş oldukları sözleşmelerde de haksız şartların bulunup bulunmadığını denetleyebilecek. SİPARİŞ EDİLMEYEN MAL VEYA HİZMETLER Talep etmediği halde kendisine sunulan ürüne ilişkin bir yükümlülük altına sokulmak istenen tüketiciler koruma altına alındı. Yapılan yeni düzenlemeye göre; tüketicinin, sipariş etmediği malların gönderilmesi veya hizmetlerin sunulması suretiyle bir borç altına girmesinin engellenmesi amaçlandı. Buna göre, sipariş edilmeyen malların teslimi veya hizmetlerin sunulması halinde tüketiciye karşı herhangi bir hak ileri sürülemeyecektir. Mal veya hizmetin tüketiciye sunulmuş olması halinde tüketicinin sessiz kalması ya da mal veya hizmeti kullanmış olması, sözleşmenin kurulmasına yönelik bir kabul beyanı olarak yorumlanamayacak. Yine tüketicinin malı geri yollamak veya muhafaza etmek gibi bir yükümlülüğü de bulunmuyor. AYIPLI MALDA SÜRE UZADI Yeni Kanunda ayıplı mallara ilişkin yeni düzenlemeler getirildi. Ayıplı malda tüketicinin seçimlik haklarından faydalanabilmesi için mevcut düzenlemede yer alan ayıbı belirli bir süre içinde ihbar etmesi yükümlülüğü kaldırıldı. Tüketici 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde ayıbı tespit ettiği sürece seçimlik haklarını da kullanabilecek. Yeni kanundaki düzenleme ayıplı maldan sorumluluk açısından mevcut düzenlemeyle paralellik arz ediyor. Ancak malın satışından itibaren ilk 6 ay için ispat karinesi tersine çevrildi. Teslim tarihinden itibaren ilk 6 ay için malın ayıplı olmadığının ispatı konusunda satıcı yükümlü tutuldu. Yeni kanunda yer alan düzenlemeye göre malın tesliminden itibaren 6 ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim anında var olduğu kabul edilecek. AYIPLI HİZMETTE YENİ KURALLAR Ayıplı hizmete ilişkin düzenlemeler yapılırken sağlayıcı ile tüketicinin hak ve yükümlülükleri açısından ayıplı mala ilişkin paralel düzenlemeler yapıldı. İlk olarak eser sözleşmeleri de ayıplı hizmet kapsamına alındı. Önceki düzenlemede, ayıplı hizmet karşısında; sözleşmeden dönme, hizmetin yeniden görülmesi ve ayıp oranında bedel indirimi olmak üzere tüketicinin 3 seçimlik hakkı bulunmaktaydı. Yeni düzenlemede ise bu haklara hizmet sonucu ortaya çıkan eserlerin ücretsiz onarımı seçeneği de eklendi. TAKSİTLİ SATIŞ SÖZLEŞMELERİ Taksitli satışlara ilişkin düzenlemeler yapılırken Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan taksitle satışa ilişkin maddeler dikkate alındı. Taksitle satışlarda tüketiciye ‘7 günlük cayma hakkı’ tanındı. Tüketici, 7 gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin taksitle satış sözleşmesinden cayma hakkına sahip olacak. Ancak satıcı cayma süresi içinde malı tüketiciye teslim etmişse, tüketicinin, malı olağan bir gözden geçirmenin gerektirdiği ölçüde kullanabileceği; aksi takdirde cayma hakkını kullanamayacağı düzenlendi. Cayma hakkı süresi sona ermeden önce, tüketicinin onayı ile hizmetin ifasına başlanan hizmet sözleşmelerinde tüketici cayma hakkını kullanamayacak. TÜKETİCİ ÖNCEDEN BİLGİLENDİRİLECEK Yeni kanun hazırlanırken dikkate alınan tüketici kredilerine ilişkin AB Yönergesinde kredi kartları sözleşmeleri de kredi sözleşmesi olarak değerlendiriyordu. Bu nedenle kredi kartı sözleşmelerine ilişkin ayrı bir düzenleme yapılmadı. Kredi kartı sözleşmeleri, faiz veya benzeri bir menfaat karşılığında, ödemenin üç aydan daha uzun süre ertelenmesi veya benzer şekilde taksitle ödeme imkânı sağlanması hâlinde tüketici kredisi sözleşmesi olarak değerlendiriliyor ve tüketici kredileri sözleşmelerine ilişkin düzenlemeler kredi kartları sözleşmeleri için de geçerli oluyor. Kredi sözleşmesi imzalanmadan makul bir süre önce kredi koşullarını içeren sözleşme öncesi bilgi formunun tüketicilere verilmesi zorunlu hale getirildi. 14 GÜN İÇİNDE CAYMA HAKKI VAR İlgili AB Yönergesine paralel olarak tüketici, 14 gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin tüketici kredisi sözleşmesinden cayma hakkına sahip olacak. Cayma hakkını kullanan tüketicinin krediden faydalandığı hallerde, tüketici, anaparayı ve kredinin kullanıldığı tarihten anaparanın geri ödendiği tarihe kadar olan sürede tahakkuk eden faizi en geç cayma bildirimini kredi verene göndermesinden sonra 30 gün içinde geri ödemekle yükümlü kılındı. Tüketiciden, hesaplanan akdî faiz ve bir kamu kurum veya kuruluşuna veya üçüncü kişilere ödenmiş olan masraflar dışında herhangi bir bedel talep edilemeyecek. TÜKETİCİ KREDİLERİNDE FAİZLER SABİT Belirli süreli tüketici kredisi sözleşmelerinde faiz oranı sabit olarak belirlenecek ve bu oran tüketici aleyhine değiştirilemeyecek. Tüketici kredisi sözleşmelerinde, akdî faiz, efektif yıllık faiz veya kredinin toplam maliyetinin yer almaması durumunda, kredi tutarı faizsiz olarak sözleşme süresinin sonuna kadar kullanılabilecektir. Efektif faiz oranı olduğundan düşük gösterilmişse, kredinin toplam maliyetinin hesaplanmasında esas alınacak akdî faiz oranı, düşük gösterilen efektif faiz oranına uyacak şekilde yeniden belirlenecektir ve bu hallerde ödeme planı, değişikliklere göre yeniden düzenlenecektir. KREDİDE SİGORTA ŞARTI YOK Uygulamada bankalar tarafından kredi verilmesi, zorunlu olmamasına rağmen hayat sigortası, ferdi kaza sigortası gibi sigorta yaptırılması şartına bağlanıyor. Bu sigortaları yaptırmayan tüketicilere bankalar tarafından kredi kullandırılmıyor. Tüketicinin açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamayacağı belirtildi. KREDİ HESABINDAN MASRAF ALINMAYACAK Uygulamada kredi veren kuruluşlar vermiş oldukları kredinin tüketici tarafından ödenmesi için bir hesap açıyor ve bu hesaba ilişkin masraf talep ediyorlar. Bu nedenle, belirli süreli kredi sözleşmesine ilişkin olarak bir hesap açılması ve bu hesaptan sadece kredi ile ilgili işlemler yapılması durumunda, bu hesaptan herhangi bir isim altında ücret veya masraf talep edilemeyecek. Bankalar tüketicinin bilgisi dışında kredi veren tarafından tüketici adına kredili mevduat hesabı açıyor. Tüketici taksitini ödemediği veya eksik ödediği, sigorta gibi kredi taksitleri dışında başka ödemeleri de varsa ve ödemediği durumlarda, tüketicinin haberi olmaksızın, akdi faiz oranı daha yüksek olan kredili mevduat hesabından tüketicinin ödememiş olduğu miktar karşılanıyor. Bu nedenle tüketicinin bilgisi dışında bu tür bir sözleşme yapılamayacağı hüküm altına alındı. AİDATSIZ KREDİ KARTI ÇIKARILACAK ERKEN ÖDEME FAİZİ DÜŞTÜ Konut kredisi kullanan tüketicilerin bu kredilerini erken ödemeleri durumunda mevcut düzenlemelere göre ödemek zorunda oldukları erken ödeme tazminatı erken ödenen miktarın yüzde 2’si olarak alınırken yeni kanunda, erken ödeme tazminatı gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın kalan vadesi 36 ayı aşmayan kredilerde yüzde 1’ni, kalan vadesi otuz altı ayı aşan kredilerde ise yüzde 2’sini geçemeyeceği belirtildi. ÖN ÖDEMELİ SATIŞTA İZİN BELGESİ KALKTI Piyasada maketten satış veya sat-yap olarak adlandırılan bu tür sözleşmelerle ilgili olarak, henüz ortada bir konut olmadan tüketicilerin para ödemeye başlaması nedeniyle özel bir koruma ihtiyacı belirlendi. Ön ödemeli konut satışlarında Bakanlık tarafından verilen “Kampanyalı Satış İzin Belgesi” kaldırıldı ve böylece konut satışlarının Devlet garantisinde olduğu yönündeki yanlış izlenimlerin önüne geçilmesi amaçlandı. Ön ödemeli konut satışlarında satıcı belediyeden inşaat ruhsatı almamış ise tüketicilerle ön ödemeli konut satışı sözleşmesi kuramayacak. ÖN ÖDEMELİ SATIŞ TAPU VEYA NOTERDE BİNA TAMAMLAMA SİGORTASI GELDİ Ön ödemeli konut satışı sözleşmelerinde en önemli sorunlardan birisi, bazı satıcıların belirli kampanyalar düzenleyerek, konut yapımı için yüzlerce tüketici ile sözleşme akdetmeleri ve çok yüksek tutarda meblağları toplayarak piyasadan çekilmeleri neticesinde konutların tüketicilere teslim edilmemesi. Bu tür sorunların yaşanmasını engellemek bakımından Bakanlıkça belirlenen büyüklüğün üzerindeki projeler için satıcının, ön ödemeli konut satışına başlamadan önce; kapsamı, koşulları ve uygulama esasları Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek olan bina tamamlama sigortası yaptırması zorunluluğu getirildi. ÖN ÖDEMEDE CAYMA HAKKI KONUT TESLİM SÜRESİ 36 AYA ÇIKTI Özellikle büyük çaptaki projelerin tamamlanmasının kimi zaman 30 ayda mümkün olamaması ve işini düzgün yapan firmaların dahi bu süre içerisinde tüketicilere konut teslimatı yapamamasından dolayı firmalar ağır cezalara maruz kalabiliyordu. Bu sorunun önüne geçmek amacıyla konut veya tatil amaçlı taşınmaz malların ön ödemeli satışında, devir ve teslim süresi sözleşme tarihinden itibaren 36 ayı geçemeyeceği hüküm altına alındı. ÖN ÖDEMELİ SATIŞTA SÖZLEŞMEDEN DÖNME Ön ödemeli konut satışında tüketici lehine tanınan diğer bir yenilik ise konutun devir ve teslim edilmesine kadar herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı. Kuşkusuz bu hallerde satıcıyı da korumak açısından tüketicinin konutun satışı veya satış vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar ile dönme tazminatı olarak toplam satış bedelinin en fazla %2’si oranında bir tutarı ödemesinin sözleşme ile kararlaştırılabileceği hüküm altına alındı. KAPIDAN SATIŞLARA DÜZENLEME Ülkemizde tüketicilerin işyeri dışında yapılan sözleşmeler ile ciddi şekilde mağdur edilmesi nedeniyle, bu satışlar sadece Bakanlıkça yetki belgesi verilmiş satıcı veya sağlayıcılar tarafından yapılacak. Bu belgeye sahip olmayan satıcı veya sağlayıcılar tarafından kurulan sözleşmelerde tüketici cayma hakkını kullanmak için herhangi bir süre ile bağlı olmayacak. Tüketicinin, işyeri dışında yapılan sözleşme ya da buna karşılık gelen herhangi bir öneri ile bağlanmadan önce ayrıntıları yönetmelikte belirlenen hususlarda açık ve anlaşılır şekilde bilgilendirilmesi zorunlu olacak ve tüketicinin bilgilendirildiğine ilişkin ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya ait olacak. Bu tür satışlarda eskiye dönük tarih attırılması en çok karşılaşılan sorundan birisi oluyor. Yeni düzenlemeye göre, satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin kendi el yazısı ile sözleşme tarihini yazmasını ve sözleşmeyi imzalamasını sağlamak, sözleşmenin bir nüshasını tüketiciye vermek ve mal veya hizmeti tüketiciye sunmakla yükümlü tutuldu. MESAFELİ SÖZLEŞMELERDE TÜKETİCİYE KORUMA Mesafeli sözleşmelerde belirleyici özellik, tarafların hiç karşılaşmaması. Evinden telefon, internet, mektup, faks gibi vasıtalarla sözleşmeyi kuran tüketici, satıcı veya sağlayıcının yüzünü dahi görmüyor. Mesafeli satışlarla ilgili mevcut Kanundaki düzenlemeler büyük ölçüde korundu. Ancak, satış türleri arasındaki payını her geçen gün arttıran bu satış yönteminden kaynaklanan mağduriyetlerin önlenmesi için bazı yeni düzenlemeler getirildi. Mesafeli sözleşmelerde tüketicinin, sözleşme veya herhangi bir teklifle bağlanmadan önce Bakanlıkça belirlenecek hususlarda ve özellikle herhangi bir siparişi onayladığı takdirde ödeme yükümlülüğü altına gireceği konusunda açık, anlaşılır bir şekilde satıcı veya sağlayıcı tarafından bilgilendirilmesi gerekiyor. Herhangi bir uyuşmazlık çıktığında bu bilgilendirmenin yapıldığını ispat etme yükümlülüğü satıcı veya sağlayıcıda olacak. 30 GÜNDE TESLİM ŞARTI KAYIT YÜKÜMLÜLÜĞÜ GETİRİLDİ Oluşturdukları sistem çerçevesinde, satıcı veya sağlayıcı adına bedel tahsil ederek mesafeli sözleşme kurulmasına aracılık edenler, satıcı veya sağlayıcı ile yapılan işlemlere ilişkin kayıtları tutmak ve istenilmesi halinde bu bilgileri ilgili kurum, kuruluş ve tüketicilere vermekle yükümlü olacak. FİNANSAL MESAFELİ SATIŞLAR YASAYA GİRDİ Özellikle internet ve telefon üzerinden yapılan finansal işlemlerin giderek yaygınlaştığı günümüz Türkiye’sinde bu alana ilişkin olarak henüz mevzuatın hiçbir yerinde değinilmeyen tüketici hakları anılan Kanun maddesi ile ayrıntılı olarak ele alındı. ÖN BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ FİNANSAL HİZMETLERDE CAYMA HAKKI Finansal hizmetin mesafeli satışında tüketici ile sağlayıcı arasında uzaktan erişim yoluyla sözleşme yapıldığından, bu tür sözleşmelerde tüketicinin bilinçli karar verebilmesi için piyasada araştırma yapma veya sözleşmenin içeriğini anlaması için yeterli zamanı bulunmuyor. Tüketici hızlı karar vermek zorunda kalabiliyor. Bu nedenle, mesafeli satışlarda tüketicilere 14 günlük cayma hakkı veriliyor. DEVRE TATİLLER YASAYA GİRDİ Saldırgan bir satış türü olan devre tatil uygulamalarına yeni Kanunla yeni düzenlemeler getirildi. Devre tatil kavramının tanımı değiştirilerek devre mülkler ve alternatif tatil üyelikleri de kapsama dahil edildi. Önceki kanunda devre tatillerde en az 3 yıl için yapılan sözleşme süresi 1 yıla indirildi ve konaklama hakkının gayrimenkulle sınırlı olmadığı belirtildi. Böylece devre mülkler ve devre-yat gibi uygulamalar da Kanun kapsamına alındı. Devre tatile konu taşınmazın inşa edileceği arsa için yapı ruhsatı alınmadan tüketicilerle ön ödemeli devre tatil sözleşmesi yapılamayacak. Devre tatil ve uzun süreli tatillerde sözleşme kurulmadan önce ön bilgilendirme yükümlülüğü getirildi. Devre mülk hakkı veren sözleşmeler hariç olmak üzere, cayma süresi dolmadan satıcı veya sağlayıcı, tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemeyecek. Devre tatil, uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri ve bu sözleşmelerle birlikte düzenlenmiş olan yeniden satım, değişim ve ilgili diğer tüm sözleşmeler cayma hakkının kullanılması ile birlikte kendiliğinden sona erecek. ÖN ÖDEMELİ SATIŞTA SİGORTA Ön ödemeli devre tatil satışı sözleşmelerinde en önemli sorunlardan birisi, satıcıların belirli kampanyalar düzenleyerek, henüz yapılmamış devreler için yüzlerce tüketici ile sözleşme akdetmeleri ve çok yüksek tutarda meblağları piyasadan toplamaları. Bu tür sorunların yaşanmasını engellemek bakımından Bakanlıkça projedeki devre sayısı ya da projenin toplam bedeli kriterlerine göre belirlenecek büyüklüğün üzerindeki projeler için satıcı veya sağlayıcının ön ödemeli devre tatile konu taşınmazın satışına başlamadan önce kapsamı, koşulları ve uygulama esasları Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek olan bina tamamlama sigortası yaptırması zorunluluğu getirildi.Bina tamamlama sigortası kapsamında sağlanan tazminat, teminat ve benzeri güvenceler iflas veya tasfiye masasına dâhil edilemiyor, haczolunamıyor, üzerlerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulamıyor. SÖZLEŞMEDEN DÖNME HAKKI Devre tatil sözleşmesinden dönülmesi durumunda devir ve teslim tarihine kadar tüketiciye herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı getiriliyor. Ancak tüketicinin sözleşmeden dönmesi durumunda; satıcı, sözleşme bedelinin %2’sine kadar tazminat talep edebilecek. Satıcı, yükümlülüklerini hiç ya da gereği gibi yerine getirmezse tüketiciden herhangi bir bedel talep edemeyecek. PAKET TURLARA YENİ HÜKÜMLER Yeni düzenlemeye göre AB ülkelerinde olduğu gibi ticari ve mesleki amaçla paket tura katılanlar da tüketiciye tanınan haklardan yararlanabilecek. Paket tur sözleşmesinin kurulmasından önce tüketiciye, ön bilgilendirme amaçlı broşür verilmesi zorunluluğu hüküm altına alındı. Mevcut Kanunda olmayan ancak ilgili yönetmelikte düzenlenmiş olan sözleşme öncesi bilgilendirme yükümlülüğü diğer sözleşmelerde olduğu gibi kanunda düzenlendi. Yani tüketici katılacağı turun içerisinde hangi hizmetlerin yer aldığını, bu hizmetlerin bedelinin ne olduğunu ve hangi hizmetlerin ekstra ücrete tabi olduğunu önceden öğrenebilecek ve bir karşılaştırma imkanı bulacak ve kendisine en uygun turu seçecek. Tüketici, kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle, paket tur sözleşmesinin esaslı unsurlarından birisinin değişmesi veya turun başlamadan önce iptal edilmesi hallerinde, bu değişikliği kabul edebileceği gibi sözleşmeden dönme hakkına da sahip olacak. Bu hallerde paket tur düzenleyicisi veya aracısı, tüketicinin ödemiş olduğu bedeli en geç yedi gün içinde iade edecek. Paket tur düzenleyicisi, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tüketicinin uğradığı her türlü zarardan sorumlu olacak. Tüketici, ayrıca tatil zamanını boşa harcadığı hallerde de uygun bir tazminat talep edebilecek. HER TÜRLÜ ABONELİK YASAYA GİRDİ Abonelik sözleşmelerine ilişkin önceki kanundaki düzenlemeler büyük ölçüde varlığını korumakla birlikte tüketicilerin yoğun olarak muhatap olduğu elektrik, su, doğalgaz, internet vb. aboneliklere ilişkin bazı yeni düzenlemeler getirildi. Abonelik sözleşmelerinin kapsamı genişletilerek her türlü abonelik kanun kapsamına dahil edildi. Abonelik sözleşmeleri ile ilgili olarak uygulamada yaşanan en önemli sorun, bunlara ilişkin sözleşme koşulları arasında otomatik uzatma hükümlerinin bulunması veya sözleşme sürelerinin çok uzun tutulması. Dolayısıyla bu hükümde tüketicilere belirsiz süreli veya süresi bir yıldan daha uzun olan belirli süreli abonelik sözleşmelerini diledikleri zaman feshetme hakkı verildi. Diğer taraftan süresi bir yıldan az olan belirli süreli abonelik sözleşmesinde satıcı veya sağlayıcı tarafından sözleşme koşullarında değişiklik yapılması halinde de tüketiciye sözleşmeyi feshetme imkânı tanınmıştır. Tüketicinin aboneliğe son verme isteğinin satıcı veya sağlayıcı tarafından yönetmelikte belirtilen süreler içerisinde sona erdirilmediği durumlarda, bu sürelerin bitiminden itibaren mal veya hizmetten yararlanılmış olsa dahi tüketiciden bedel talep edilemeyeceği hüküm altına alındı. GAZETE PROMOSYONLARI Mevcut düzenlemede belirli bir süreye yayılan (kuponlu) promosyon uygulamaları, daha önce tüm ürünler için 60 gün iken, yeni düzenlemede kampanya süresi, süreli yayınların yayınlanma periyotlarına göre ayrı ayrı belirlendi. Promosyon uygulamalarının süresi, günlük süreli yayınlarda 75 günü, haftalık süreli yayınlarda 18 haftayı, daha uzun süreli yayınlarda ise 12 ayı geçemeyecek. İNDİRİM ÖNCESİNDEKİ FİYAT BELİRTİLECEK indirimden önceki fiyattan satışa sunduğunu ispat edemeyen satıcı ve sağlayıcı hakkında idari yaptırım uygulanacak. Tüketicilerin etkin korunması amacıyla fiyat etiketleri konusunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile birlikte belediyelere ve ilgili odalara da denetim yapma yetkisi verildi. TANITMA VE KULLANMA KILAVUZU Tüketicilerin bilgilendirilmesi amacıyla tüketiciye sunulan malların, tanıtım, kullanım, kurulum, bakım ve basit onarımına ilişkin Türkçe tanıtma ve kullanma kılavuzuyla ve gerektiğinde uluslararası sembol ve işaretleri kapsayan etiketle satılması zorunluluğu getirildi. Malın güvenli kullanımına ilişkin hususların malın üzerinde yer alması halinde yazılı ve sesli ifadeler mutlaka Türkçe olacak. Türkçe tanıtma ve kullanma kılavuzlarının hazırlanması sorumluluğu üretici ve ithalatçıya; tüketiciye verilmesi ve teslim edildiğinin ispat sorumluluğu ise satıcıya verildi. İKİ YILLIK GARANTİ SÜRESİ Önceki mevzuata göre asgari iki yıl olan garanti süresi korundu. Mevcut mevzuata göre imal ve ithal edilen tüketici ürünleri için Bakanlıktan onaylı garanti belgesi alınması zorunluluğu kaldırılarak bürokratik işlemler azaltıldı. Garanti belgesinin düzenlenmesi yükümlülüğü üretici ve ithalatçılara, bu belgenin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu ise satıcıya ait olacak. Bilindiği üzere satın alınan bir malda ayıp çıkması durumunda tüketicinin 4 seçimlik hakkı bulunuyor. Ancak garanti belgesi uygulaması ülkemizde yanlış algılandığı için ve tüketicinin bu 4 seçimlik hakkı firmalar tarafından gözardı edilerek ürünün 2 yıl garantisi var ifadesinden sanki sadece onarım hakkı varmış gibi tüketiciler her zaman servislere yönlendiriliyor. Yeni düzenleme ile ayıplı mallarla ilgili maddeye atıf yapılarak bu sorun da ortadan kaldırıldı. BAKANLIKTAN YENİ GARANTİ BELGESİ Yeni garanti belgesinde hem ilgili firma bilgileri hem de satın alınan ürünle ilgili bir sorun yaşanması durumunda tüketicinin sahip olduğu haklar ve bu hakların nasıl kullanılacağına ilişkin bilgiler yer alacaktır. Dolayısıyla tüketiciler açısından bu belge önemli bir bilgilendirme belgesi olacaktır. Bakanlığa hangi malların bu tür bir belge ile satıma sunulmak zorunda olduğu, bu belgenin içeriğini, şeklini ve konuyla ilgili diğer usul ve esasları belirleme yetkisi verildi. İHTİYARİ GARANTİ GELDİ SATIŞ SONRASI HİZMETLER Satış sonrası hizmetler yalnızca tüketicinin kullanımına yönelik ürünlerle sınırlandırılıyor. Önceki düzenlemede imalatçı veya ithalatçıların, ürettikleri veya ithal ettikleri sanayi malları için o malın kullanım ömrü süresince, satış sonrası bakım ve onarım hizmetlerini verme zorunluluğu var. Bu mal grubunda tüketicinin kullanımına yönelik olmayan çok sayıda ürün için belge vermek zorunda kalınıyor. Mevcut Kanundaki “Sanayi malları için” ifadesi çıkarılarak kanunun kapsam ve amacına uygun bir düzenleme yapıldı. Herhangi bir markanın yetkili servisi olmayıp, özel servis olarak hizmet veren servis istasyonları da verdikleri hizmetten dolayı tüketicilere karşı sorumlu olacak. İthalatçının herhangi bir şekilde ticari faaliyetinin sona ermesi hâlinde bakım ve onarım hizmetlerinin sunulmasından garanti süresi boyunca satıcı, üretici ve yeni ithalatçı müteselsilen sorumlu tutulacak. Garanti süresi geçtikten sonra ise kullanım ömrü süresince bakım ve onarım hizmetlerini üretici veya yeni ithalatçı sunmak zorunda olacak. TÜKETİCİ ÖDÜLLERİ YASAYA GİRDİ Bilindiği üzere tüketici ödülleri Geleneksel Tüketici Ödülleri Yönetmeliği çerçevesinde veriliyor. Önceki kanunda yer almayan ve bu yönetmelik çerçevesinde verilen tüketici ödülleri ilk kez kanun kapsamına alınıyor. Ödüllerin kanun kapsamına alınması ile bu ödülleri belirlenen hükümlere uymaksızın dağıtanlar hakkında caydırıcı yaptırımlar konularak düzenlenmesi öngörülmektedir. RAKİBİN ADI İLE REKLAM YAPMA Tüketicileri aldatan ve yanıltan veya mevzuata aykırı olan reklamlar ile ilgili olarak reklam verenlerin yanı sıra, reklam ajansları ve reklamı yayınlayan mecra kuruluşlarının da sorumlu tutulması reklamların hazırlanmasında ve yayınlanmasında daha dikkatli davranmaya iteceğinden reklam ajansları ile mecra kuruluşları da bu maddeye aykırı reklamlardan dolayı sorumlu tutuldu. HAKSIZ TİCARİ UYGULAMALARA YASAK Tüketici işleminde tüketicinin karşısında bulunan, satıcı, sağlayıcı, kredi veren, üretici, ithalatçı gibi ticari uygulamada bulunanlar tarafından tüketicinin kararını etkileyebilecek her türlü haksız ticari uygulama yasaklandı. Tüketicilere yönelik haksız ticari uygulamaların yasaklanmasının amacı, tüketicinin hukuki işlemler yaparken özgür ve etki altında kalmadan karar verebilmesini temin etmek. Haksız ticari uygulamaların yasaklanması ile tüketicilerin bilinçli olarak karar vermelerine imkan tanınacak. Örneğin, tüketiciye mal veya hizmetin niteliği veya menşei hakkında veya müteşebbisin özellikleri hakkında yanlış bilgi verilmesi veya tüketicinin karar vermesi için gerekli olan bazı bilgilerin kendisinden saklanması hallerinde haksız ticari uygulamaların varlığı kabul edilecektir. REKLAM KURULU’NA VERİLEN GÖREV Reklam Kurulu hem ticari reklamları hem de haksız ticari uygulamaları denetleyecek. Mevcut düzenlemede, Reklam Kurulu ticari reklam ve ilanların idari denetiminden sorumlu bir organ. Ancak, ticari reklam ve ilanların yanı sıra işletmeden tüketiciye yönelik haksız ticari uygulamalara karşı da tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruma görevinin Reklam Kurulu’na verilmesi amaçlanıyor. Tüketicilerin ekonomik menfaatlerine doğrudan zarar veren aldatıcı reklamlar da dahil olmak üzere, haksız ticari uygulamaları hızlı bir şekilde sonlandırmak amacıyla tedbiren durdurma kararının, Kurul’un yetki vermesi durumunda Reklam Kurulu Başkanınca verilmesi hususu hüküm altına alınıyor. Reklam Kurulu’nun daha sağlıklı ve hızlı karar vermesini sağlamak amacıyla sektöre bazda özel ihtisas komisyonları kurulacak. HAKEM HEYETLERİNİN ADI DEĞİŞTİ Mevcut 4077 sayılı Kanun’da “tüketici sorunları hakem heyeti” başlığı yeni taslakta “tüketici hakem heyeti” şeklinde değiştirildi ve bu heyetler yeniden yapılandırılarak tüketicilerin haklarını aramalarının kolaylaştırılması amaçlanıyor. Mevcut düzenleme ile her il ve ilçede en az bir hakem heyeti kurulmak zorunda. Buna göre Türkiye genelinde 81 il ve 893 ilçe olmak üzere toplam 975 hakem heyeti bulunuyor. 17 yıllık süreçte ilçe bazında hakem heyetlerinin faaliyetleri incelendiğinde bazı ilçelerde çalışan hakem heyetlerine çok yoğun tüketici başvurusu yapıldığı buna karşın bazı hakem heyetlerine ise hemen hemen hiç başvuru yapılmadığı veya çok az yapıldığı tespit edildi. Bu nedenle, yeni düzenleme ilenüfus ve tüketici başvuru sayısı yoğunluğu gibi kriterlere göre bazı ilçelerde hakem heyetlerinin oluşturulmaması, tüketici başvuru sayısı fazla olan yerlerde ise birden fazla hakem heyeti oluşturulması öngörülüyor. BAĞLAYICI KARAR ALMA SINIRI ARTTI Hakem heyetleri 17 yıldır faaliyette bulunarak tüketici uyuşmazlıklarının hukuka uygun biçimde çözüme kavuşturulması konusunda oldukça önemli bilgi birikimine ve tecrübeye sahip oldular. Bu süreç içinde hak arama konusunda tüketici bilinci artmış ve tüketicilerin haklarını arama konusunda daha istekli oldukları görüldü. Bu nedenle, 2013 yılı itibariyle 1.191.52 TL olan Hakem heyetlerinin bağlayıcı karar alma sınırıilçelerde 2000 TL’ye, illerde ise 3000 TL’ye çıkarıldı. ÜRETİMİN VEYA SATIŞIN DURDURULMASI Yapılan düzenlemeye göre satışa sunulan bir seri malın ayıplı olmasının anlaşılması halinde Bakanlık, tüketiciler veya tüketici örgütlerine ayıplı seri malın üretiminin ve satımının durdurulması ve satım amacıyla elinde bulunduranlardan toplatılması için dava açabilecekler. Bu şekilde hatalı mal zarara sebebiyet vermeden piyasadan çekilebilecek. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|