SON DAKİKA
Bereketli ovanın renkli kenti :Sakarya1326’dan itibaren ovada kurulu büyükçe bir köy olan Adapazarı; 1865’ten itibaren Kafkas ve Balkanlardan aldığı yoğun göçlerle hızla büyüdü. Önemli bir ticaret ve sanayi merkezi olmaya başlayan Sakarya, İstanbul-Ankara güzergahında huzurlu ve sakin bir Anadolu şehridir.
Adapazarı, Samanlı ve Keremali dağlarının kuzey eteklerinde, Eskişehir içlerinden çıkıp Ankara ve Bilecik topraklarından geçtikten sonra Geyve Boğazı’nı aşarak gelen Sakarya Nehri’nin asırlar boyunca oluşturduğu bereketli ve geniş bir ovanın ortasında kurulmuş geç dönem bir Osmanlı şehridir. Adapazarı, tarihi İpek yolunun ve Osmanlı’nın resmi Bağdat Devlet Yolu’nun hemen bitişiğinde, İstanbul’dan Anadolu’ya geçişin kavşak noktasında bulunmaktadır. Yapılan kazılar ve bulguların tarihi bilgilerle birleştirilmesinden de anlaşıldığı üzere; bölge M.Ö. 300 ile M.S. 395 yılları arasında başkenti Nikomedya (İzmit) olan Bitinyalıların hakimiyeti altında kalmış, nitekim bölgenin ortasından geçen nehir adını Bitinya Kraliçesi Sangarius’dan, Anadolu’ya geçişin kilit kapısı olan yerleşim adını Bitinya Kralı’nın annesi Gekve’den almış bulunmaktadır.
ADAPAZARI’NDA SANAYİ Adapazarı’nda sanayi tarihine gelince; şehirdeki ilk sanayi kuruluşu 1910 yılında kurulan Adapazarı Büyük Un Fabrikası olup, aynı yıllarda kurulan Cevat Adapazarlı’nın ve Nasrullah’ın ipek fabrikalarıdır. İttihat Terakki hükümeti ise, I. Dünya Savaşı’nda ordunun bir kısım ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Adapazarılı tüccarların da ortaklığıyla 1915 yılında Adapazarı DETA (Demir ve Tahta) Fabrikası’nı kurmuş, fabrika 1930’lu yıllarda Adapazarı Ticaret Bankası’nın kontrolüne geçmiş, fabrikanın 1943 depreminde büyük hasar görmesi üzerine, deprem sonrasında TZDK’ya satılmıştır. Adapazarı’nda 1930’lardaki önemli sanayi kuruluşlarından biri de Sipahizade Hamit Bey ve Oğulları’nın ortaklığıyla kurulan Adapazarı Bez Fabrikası’dır. ADAPAZARI’NDA FUTBOL Adapazarı’nın futbol tarihine gelince; 1920-1950 arasında ilçede futbolu temsil eden 3 kulüp bulunmaktadır; Uzunçarşı’nın (eşrafın) takımı İdmanyurdu, Yenicami semtinin temsilcisi Hilalspor ve Kömürpazarı- Karaağaçdibi’nin temsilcisi Gençlerbirliği; 1941’de yönetmelik gereği üç takım lağvedilip Ada Gençlik kuruldu. 1946’dan sonra Ada Gençlik dağılınca Güneşspor, Hilalspor’un devamı olarak Yıldırımspor kurulurken; kamu kurumlarını temsilen Demirspor, Donatımspor ve Şekerspor da futbol arenasına adımını atar. Yıldırımspor 1961’de Türkiye Amatör Takımlar Futbol Şampiyonu olurken, İdmanyurdu, Gençlerbirliği, Ada Gençlik ve Güneşspor’un birleşmesiyle 1965’de Sakaryaspor kurulur. Yeşil-siyah formalı Sakaryaspor ise, 1981, 1987 ve 1996’da üç kez 2. Türkiye Futbol Ligi şampiyonu olurken, 1988 yılında ise Türkiye Kupası Şampiyonu olmayı başarır. Öte yandan il, Türk futbol piyasasına Oğuz Çetin, Hakan Şükür, Aykut Yiğit, Aykut Kocaman, Recep Çetin, Tuncay Şanlı gibi başarılı futbolcuların yanı sıra, Yılmaz Vural, Abdülkadir Aypek, Erdoğan Çamlıyurt, Selçuk Şahin, Orhan Aldinç, Şansal Büyüka gibi spor adamları kazandırmıştır. Kırkpınar başpehlivanları Adil ve İrfan Atan kardeşlerle Sezai Kanmaz, olimpiyat ve dünya şampiyonları Mithat Bayrak ve Hakkı Başar, dünya ikincisi Erol Kemah Adapazarı’ndan yetişen ünlü güreşçilerdendir. DÜNÜRLÜK Kız isteme olayı, kız evinin; "Büyüklerimiz var onlara danışalım." şeklinde verdikleri cevabı ile başlar. Kız da istekli değilse tatsız kahve, istekliyse tatlı kahve ikram ederek durumunu anlatmaya gayret eder. Dünürlüğe gelenlere ev çıkışında misafir ağırlamak için söylenen "Yine gelin, yine buyurun." gibi deyimler dünürlere ümit vermek anlamına geldiğinden genellikle söylenmez, dünürler ikinci kez geldiklerinde "evet" denilecekse, güler yüz tatlı dille sohbet edilir, dünürlerin ayakkabıları çevrilir, "Nasipse olur." denilerek misafirler uğurlanır. Dünürlerin üçüncü defa gelişlerinde genellikle söz kesilir. NİŞAN Söz kesilip küçük nişan yapıldıktan sonra, kız evinin (gelin adayı) istekleri öğrenilir. Damadın akrabaları, samimi dostları, köylerde tüm köylü, nişan için ilan edilen günde kız evine giderler. Köylerde genellikle köy muhtarının da bulunduğu nişan töreninde, damat evi tarafından gelin adayına takılacak takıların muhtar tarafından tespiti yapılır. Damadın akrabaları ve yakın arkadaşları takılarını takarlar. Köylerde damat tarafından getirilen çay ve kahve; tüm köy erkeklerine ikram edilir. KINA GECESİ Kına gecesinden bir gece evvel çeyizin asıldığı gecede damadın kadın akrabalarının toplanarak yaptıkları eğlencedir. Bu gece damadın kadın akrabaları; kına gecesi düğün işleri ile meşgul olacağı, dolaysıyla ellerine kına yakamayacağı ve eğlenemeyeceği için ellerine kınaların yakıldığı ve eğlencelerin yapıldığı gecedir. ÇEYİZ ASMA Düğünden birkaç gün önce damat ve akrabaları, gelin kızın çeyiz eşyalarını almak üzere kız evine giderler. Çeyiz eşyaları arabalara taşınır, ancak çeyiz sandığının üzerine gelinin yengesi oturur; damadın bahşiş vermesini bekler. Gelinin yengesi bahşişi aldıktan sonra sandığı verir. YÖRESEL YEMEKLER Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi, Türk Kültürü açısından Sakarya mutfağındaki zenginlik; Orta Asya'dan, Balkanlardan, Kafkaslardan taşınan ve Anadolu topraklarında buluşan ürünlerin çeşitliliği ile uzun bir tarihsel süreç boyunca birbirinden farklı birçok kültürle yaşanan etkileşim sonucunda ortaya çıkmıştır. İlin başlıca yemekleri şunlar: İslama Köfte, Sütlü Kabak Tatlısı, Kabak Tatlısı, Kabaklı Kol Böreği, Çerkes Tavuğu, Çerkes Pastası(Peynirli), Ezme Fasulye, Dartılı Keşkek, Dartı, Üre Tatlısı bulunmaktadır. GÖRÜMLÜK Köy dilindeki adı adettir. Nişandan sonra, sadece kadınlar tarafından gündüz yapılan, akrabaların ve aile dostlarının takılarını taktıkları eğlencedir. Görümlük bittikten sonra damat ve gelin taraflarının kadınları özel olarak süslenmiş içleri yiyecek ve hediye dolu sinileri başlarında taşıyarak birbirlerine yürürler. Görümlük günü, dışarıdan alınacak gelinlerde, kız tarafı gençleri ile ayakbastı pazarlığı yapılır. Ayakbastı köy gençliğinin temsilcisi olan Delikanlı Başı tarafından gençlik yararına kullanılmak üzere istenen toprak bastı parasıdır. YÖRESEL GİYSİ ERKEK GİYSİLERİ Beyaz veya açık mavi ya da boyuna çizgili el dokumasından (Kandıra veya Şile bezinden) yapılan, boyu kalça hizasında olan üzeri işlemesiz, uzun kollu ve kolları düğmesiz, hakim yakalı önünde yukarıdan aşağıya değişik renklerden 40 adet düğmesi bulunan "Kırkdüğme Göynek/Gömlek" içe giyiliyor. Gömlek üzerine önü kapalı, koyu kahverengi/siyah depme kumaştan yapılan önden 6 düğmeli, Kartalkanat, (Cepken, Salta) giyiliyor. Yelek üstünde iki adet zincirden oluşan "Köstek" takılıyor. Bele ise pamuklu veya yünden turuncu, koyu yeşil, gül kurusu renklerden oluşan çizgili, kare biçiminde el dokuması "Kuşak" sarılıyor. Eskiden dört okka ağırlığında köseleden yapılmış ve yaklaşık 5 kilo ağırlığında "Silahlık" ve üzerinde "Kama" ve "Silah" takıyorlarmış. Baş kısmına ipekli ve saçaklı "Kefiye" ya da basma parçalarından dikilmiş "Takke" giyiliyor. KADIN GİYSİLERİ Sarı ya da beyaz el dokumasından (Kandıra veya Şile bezinden) veya satenden yapılan, boyu kalça hizasında olan üzeri işlemesiz, uzun kollu ve kolları düğmesiz, dik yakalı yalnızca boyun kısmı yaklaşık beş parmak kadar aşağıya doğru açık düğmesiz "Göynek/Gömlek" içe giyiliyor. Gömlek üzerine önü açık, kolsuz bordo ya da mor renkli kadife kumaştan, boyu kuşağa kadar olan, çoğunlukla minare, alem motiften sim işlemeli "Yelek"/"Cepken"/"Sarka" giyiliyor. Yörede kadınlar üstlerine cepken/yelek yerine, kimi zaman kadifeden yapılan ve üzeri simle işlenen "Üçetek" veya varlıklı ailelerin kadınları/ kızları kadife ve ağır işlemeleriyle "Bindallı" giyebiliyorlar. Boyuna yine kırmızı kurdele üzerine takılı altınlardan oluşan "Gerdanlık" takılıyor. Bele iş yaparken yük taşımada kullanılan ve keçi kılından dokunan, üzeri işlemeli ve uçları püsküllü "Kılkuyruk" bağlanıyor. Kemerin veya kılkuyruğun ön yüzü üzerine, 40x90 cm. boyunda dikdörtgen biçiminde Kandıra/ Şile bezinden dokunan üzerine yöre motifleri ve uç kısımları ise kanaviçeden işlenmiş "Önlük" ortalanarak takılır. Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kutnu kumaştan, geniş, tek ağlı ve ağı aşağıda, paçaları dar bir şalvar olarak yapılan "Zıpka"/"Zıbka" giyiliyor. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
|