SON DAKİKA
İbrahim Çağlar
ADASO Başkanı Zeki Kıvanç
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı…
ÇOSB Başkanı Ömer Sarıoğlu
Büyüme ve cari açıkTürkiye’nin ikinci çeyrek büyümesi yüzde 4.4 olunca önce sevindik ardından cari açığın yükseldiği haberleri gelince üzüldük. Çünkü, Türkiye’nin büyüme modelinde büyüme hızlanınca cari açık yükseliyor. Bu konuda önce İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan konuştu. Bahçıvan özetle, “Büyümenin maliyeti yükselen cari açık olmamalı. Türkiye’nin büyümesi artık üretime dayalı ve daha kaliteli bir büyüme olmalı” dedi. Bahçıvan’ın konuşmasından bir hafta sonra da Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hükümet adına katıldığı bir konferansta benzer şekilde konuştu. O da, “Büyümenin üretime dayalı olması gerektiğini” vurguladı. Demek ki hem sanayicinin hem de hükümetin bu konudaki düşüncesi aynı. Peki bu nasıl sağlanacak?
KISA VADELİ HEDEFLER Türkiye’nin yüksek teknoloji üreten ve ihracatında kilo başına değeri hızla artıran bir ülke olması için yeni bir sanayi stratejisi ortaya koyması gerekiyor. Bu strateji için de ‘kaynak’ lazım. Cari açık riski ‘demoklesin kılıcı’ gibi başımızda dururken, nerden kaynak yaratıp sanayide hedeflenen dönüşüm desteklenecek? Elbette bunun birkaç belki de birçok cevabı var ama bence bir konu var ki o çözümlenmeden çok da fazla yol almak mümkün olmayacak. Önce Orta Vadeli Program’a bakalım:
Tabloda da görüldüğü gibi 2015’e kadar cari açık hem çok büyük hem de artarak devam ediyor. Üstelik 2013 için hedeflenen yüzde 4 büyüme yerine şimdiden yüzde 3.5 mümkün görünüyor. 2014 için de yüzde 5 biraz hayal gibi kalıyor. Çünkü cari açığı azaltmak için çaba harcamazsak ülkemizin kredi notu ciddi şekilde olumsuza dönüşebilir. Peki çare nerede gizli? ENERJİ PROBLEMİMİZ ÇÖZÜLMEZSE Şimdi ikinci bir tablomuz var ki bu tablo hem çözümsüzlüğü hem çözümü açıkça ortaya koyuyor. 2013’te ne kadar cari açık olacak? Cevap: 60.7 milyar dolar. Türkiye 2012’de ne kadarlık enerji ithal etti? Cevap: 60.1 milyar dolar. 2013’te daha da fazla enerji ithalatı yapacağız.
NÜKLEERDE ÇOK GEÇ KALDIK 1960’lardan beri Türkiye’nin gündeminde olan nükleer enerji projeleri bir türlü hayata geçmedi. Batımızdaki Doğu Bloku ülkelerinde ve Doğumuzdaki eski SSCB ülkelerinde, Kuzeyimizdeki Rusya’da çok sayıda nükleer enerji santralı var. Bizim coğrafyamıza daha uzak Avrupa, Asya ülkelerinde de onlarca nükleer santral çalışıyor. Bu manzara hem sosyalizmin hem de kapitalizmin nükleer enerjiyle çok barışık olduğunu kanıtlıyor. Artık bizim de nükleer ile barışık olmamız lazım. Onun yanı sıra rüzgarı, güneşi bürokrasinin koridorlarından kurtarmamız gerekiyor. Bence acilen enerjiye odaklanmak zorundayız. Çünkü böyle giderse hem enerjimiz yetmeyecek hem de cari açığımız iflahımızı kesecek. Bu durumda da yeni sanayi stratejisi dahil birçok konuda ihtiyacımız olan kaynakları bulamayacağız. Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|