SON DAKİKA
'Çiçek Çocuklar'ın otomobili 51 yaşındaMINI’nin babası Alexander Arnold Constantine (Alec) Issigonis 1906’da İzmir’de doğdu. Alec’in ailesi 1922’de Malta’ya göç etti. Babası bu adada öldü. Alec, annesiyle birlikte İngiltere’ye yerleşti. Issigonis, 1959’da küçük otomobiller tasarlamak üzere BMC’ye geçti ve MINI Classic doğdu.
MINI Classic’in babası İzmirli Alexander Arnold Constantine (Alec) Issigonis’tir. Issigonis 18 Kasım 1906’da İzmir’de doğdu. Yunan asıllı ailesi, 1922 yılında Malta’ya göç etti ve Alec’in babası bu adada öldü. Daha sonra annesi onu, ilk otomobilini alma imkanına sahip olacağı İngiltere’ye götürdü.
Matematiğe “her yaratıcı insanın düşmanı” adını verdi. Yunan asıllı İngiliz Alec'in el işi yeteneği ve çizimle tasarım konularındaki hevesi, matematiksel teoriye olan nefretini, Battersea Polytechnic’teki çalışmalarında final sınavını ucu ucuna geçerek yenmesini sağladı. Ancak hiçbir şey, onu, saf teknolojinin heyecanlandırdığı kadar heyecanlandırmadı. Ve o, bir fikre kapıldığı zaman, hiç vazgeçmedi ve taviz vermedi. TEKNİK RESSAM VE SATIŞ ELEMANI OLARAK İŞE BAŞLADI Alec, profesyonel kariyerine Londra’daki otomotiv teknolojisi üzerine uzmanlaşan bir tasarım ofisi için teknik ressam ve satış elemanı olarak çalışarak başladı. İlk maaşını hemen Austin Seven otomobiline, onu yarış için güçlendirmek için yatırdı ve ilk yarışına 1929 Mart’ında girdi. Gelecek yıllar içerisinde, boş zamanlarını, bir gün onu ünlü biri yapacak tasarım özelliklerini geliştirmek için harcadı. Şüphesiz, meşhur fikrinin kaderi, gelecek yıllardaki otomobil gelişimi üzerine kendi damgasını bırakmak olacaktı: MINI Classic. MINI CLASSIC 1959’DA DOĞDU 1956 yılı sonlarında, British Motor Corporation (BMC) firması Yönetim Kurulu Başkanı Leonard Lord tarafından “kişisel küçük otomobil” geliştirmesi ve bu otomobili yol üzerine mümkün olan en kısa sürede çıkarması istendi. Bu arada Süveyş Kanalı krizi patlak verdi ve kanal aylar boyunca kapalı kaldı. Sonuç, benzin ve petrol fiyatlarında ani bir dalgalanma olarak kendini gösterdi. Bu yüzden, uzun vadede sadece çok ekonomik otomobillerin varlığını devam ettirebileceği ortaya çıktı. Böylece hedef daha netleşmişti: Savaş öncesi Austin Seven ve efsanevi Morris Minor'un muhteşem geleneğini devam ettiren ve az yakıt tüketen küçük bir otomobil geliştirmek. O yıllarda BMC kaynaklarının oldukça kısıtlı olmasından dolayı geliştirme giderinin minimumda tutulması ve bu otomobili geliştirme süresinin olabildiğince kısa olması çok önemliydi. Issigonis, önden çekiş sistemi ve motorun çaprazlama yerleştirilmesi konusuna eğilmeye karar verdi ve MINI Classic, 26 Ağustos 1959’da pazara sunuldu. Prenses Margaret’in kocası Lord Snowdon yeni otomobilin savunucularından biri oldu. Ve hatta Margaret’in kız kardeşi, Kraliçe’nin bizzat kendisi, MINI Classic’in Alec Issigonis tarafından yapılan tanıtımının tadını çıkardı. Bu nedenle bu yeni küçük otomobilin imajı güçlendi. Kıta Avrupası ve ABD’deki müşteriler de yeni bebeğe sıcak bir ilgi duymaya başladı. 1960’TA MONTE CARLO RALLİSİ’NDE BOY GÖSTERDİ Alec Issigonis’in ilk efsanevi MINI Classic’in çizimlerini tamamlamasından çok önce, ünlü yarış otomobilleri imalatçısı John Cooper ile çok iyi bir arkadaşlık kurmuştu. Cooper, MINI Classic'in geliştirilmesinde başlangıçtan itibaren yer aldı. Bir spor otomobil için başlangıç noktası (o zamanlara İngiltere’de yarışları kazanan otomobil olan) Lotus Elite ile rekabet edebilmekti. MINI Classic'in kaderi başlangıçtan itibaren ralli yarışlarında yer almaktı, ki sahne aldığı ilk günden sadece altı ay sonra 1960 Monte Carlo Rallisi’nde boy gösterdi. Yine de, bu küçük sporcunun gerçek bir yarışçı olmasına daha üç yıl vardı. 1963’te Rauno Aaltonen, MINI Classic’in direksiyonunda birinci sınıf bir zafer elde etti. Bu zafer, savaş sonrası dönemde “spor otomobili” olarak MINI Classic’in örnek alınacak kariyerinin başlangıcına işaret ediyordu: Aniden coşkun taraftarlar, İngiltere’den gelen bu küçük aktörün, önde gelen yarışmacıları hem rallide hem de parkur yarışlarında yenebileceğini fark ettiler. Açıkça bu, küçük MINI Classic’in tüm dünyadaki imajında olumlu bir artış sağladı. İLK 3’E GİRDİ AMA YARIŞ DIŞI BIRAKILDI MINI Classic'lerden oluşan filonun, bir sonraki Monte Carlo Rallisi’ne büyük favori olarak girmesi hiç de sürpriz değildi. Mäkinen, Aaltonen ve Hopkirk’ün yarışı birinci, ikinci ve üçüncü sıralarda bitirmesinden sonra, kazanan otomobil ralliyi takiben seki saatlik bir teknik denetimden geçirildi. En sonunda yarış komitesi, MINI Cooper’ın radyatör kafesindeki dört adet ilave ön farın Fransız homologasyon (resmi onay) koşullarıyla aynı doğrultuda olmadığı kararına vardı. Bu da, Monte Carlo Rallisi’nin tarihi boyunca alınan en şüpheli ve tartışılan kararlardan biri olarak yarış dışı bırakılma anlamına geliyordu. KRALİYET AKADEMİSİ’NE GİRDİ, UNVAN ALDI Ales Issigonis, 1967 yılında, İngiltere’deki en ünlü araştırma kurumu olan Kraliyet Akademisi’nin bir üyesi oldu, ve iki yıl sonra da Kraliçe, MINI Classic'in babasına “Sir” unvanını verdi. Sir Alec Issigonis emekli olduktan sonra, vefat etmesinden bir önceki yıla kadar danışman olarak firma için çalışmaya devam etti. ve kişiselleştirmede olduğu kadar sıra dışı verimlilik ve üstün kalite açısından da yeni standartları belirledi. Günümüzün modern MINI'sinin ikinci nesli, yepyeni motorları, tamamen yenilenen iç tasarımı ve geliştirilmiş yepyeni dış tasarımıyla büyük beğeni kazanıyor. Her bir detay tek tek değiştirilip yenilenirken; ikinci nesil, doğal olarak MINI'nin ilk bakışta göze çarpan kanıtlanmış ve belirgin özelliklerini, özgün karakterini koruyor. Bu durum otomobilin dış görünüşüne ve çevik sürüş özelliklerine yansıyor. Teknik özellikler de geliştirilerek, mükemmel bir tasarım ve performansa sahip MINI'de, o efsanevi go-kart sürüş hissi artık daha üstün standartta sunuluyor. MINI’nin One (98 bg), Cooper (122 bg), Cooper S (184 bg) ve John Cooper Works (211 bg) olmak üzere dört farklı motor seçeneği bulunuyor. MINI sürprizleri Eylül ayında yeni 4x4 aracı olan MINI Countryman ile devam edecek Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
|