SON DAKİKA
TEİD Başkanı Mehmet Buldurgan
Prof. Dr. Murat Ali Yülek
Prof. Dr. Fikret Akınerdem
ÇOSB Başkanı Ömer Sarıoğlu
Çok başlılık mı, bereket mi?![]()
‘Sivil toplum örgütleri bakımından’ fakir kalmış, demokrasiyi mücadelelerle getiren ve geliştiren değil birilerinin lütfuyla elde etmiş bir toplumda iş dünyasında çok sayıda dernek olması, bunların siyaset de yapması hiç de sakıncalı değil.
Uzun süredir iş dünyasında rekabet tırmanıyor. Elbette rekabet iş dünyası için doğal ve tırmanmalı ama bu rekabet başka bir alanda. İş dünyasının temsilindeki rekabetten bahsediyorum. Daha önceleri bir TOBB-TÜSİAD çekişmesi görürdük. Biri devletle daha içten bağları olduğu için devletçi, diğeri gönüllü dernek olduğu için biraz daha liberal görünürdü. Sadece görünmez aynı zamanda icraatları da bunu kanıtlardı. Örneğin Kıbrıs sorununun çözümü için söz söylemek gibi riskli bir konuda TÜSİAD açılım yapar, TOBB başka şey söylerdi. Ya da OSB’lerin yönetim yapısının daha sivil olması konusundaki tartışmalarda TÜSİAD sivil tarafta yer alır, TOBB devletle yasa çıkarma peşinde olurdu. Etkinlik, güç tartışması artınca TOBB Başkanı çıkar “bütün iş dünyası örgütlerinin çatı örgütü biziz” derdi. Bir de bunlar kadar olmasa da İSO ve İTO’nun sesini duyardık. Malum biri Türkiye’nin en büyük sanayi odası diğeri de dünyada üst sıralarda yer alan ticaret odası. Peki şimdilerde durum ne? 1980’lerde TÜSİAD’ın, İSO’nun ve TOBB’un sonradan ‘rahmet’ okusalar da genellikle çatışma halinde oldukları Turgut Özal İktidarı önce MÜSİAD’ı doğurdu. MÜSİAD hem siyasi duruşu hem de üye niteliği açısından alternatif sözler söyledi. Büyüdü, gelişti ve 1990’larda bu derneğin siyasi ve ekonomik anlayışının siyasi çatısı iktidara yürüdü. Bu dönemde TÜSİAD’ın da Anadolu’da taban yaratma çabasına tanık olduk. TURKONFED’in ortaya çıkışı, bu çabaların sonucuydu. TÜSİAD bir bakıma “İstanbul sermayesi, boğazdan konuşuyor”sözlerine bu yolla yanıt vermek istedi. Ancak Anadolu kentlerinin ‘burjuvası’ pek de TÜSİAD’ın umduğu gibi gelişmediği için, muhafazakâr yapı daha güçlü olduğu için bu örgüt beklendiği kadar güçlenemedi. Bunun yerine daha ilginç bir gelişme yaşadık ve 2000’lerle birlikte daha çok MÜSİAD’a alternatif ya da paralel bir örgüt ortaya çıktı: TUSKON. Bu örgüt bir anda gücünün zirvesine çıktı ve üstelik de içerden çok ‘dışa açılım’ vizyonuyla ilk başta adını andığımız TÜSİAD ve TOBB gibi kuruluşlarla rekabete girişti. Örneğin TOBB’un çatısı altındaki yine yarı kamusal dış ilişkiler örgütü DEİK’in yaptığı ya da yapması gereken işlere el attığı için TUSKON üzerinde farklı baskılar oluştu. Bu tartışmalar bazen kırıcı sonuçlar çıkardı. Tartışmalara ilgili bağlı örgütler nedeniyle bazı bakanlara kadar uzandı. Genel görünüm bu şekilde devam edecek gibi görünüyor ama unutmamak lazım bir büyük fikir insanı siyaset için “Siyaset şeytan gibidir, meleği şeytan, şeytanı melek gibi gösterebilir” demişti. O yüzden bizim güzide Türk iş dünyası bu tartışmalar zemininde birbirini bazen melek bazen şeytan gibi görmeye devam edecek. Önemli olan sanal görünüm değil, gerçek durumun ne olduğudur. Bence tarihi boyunca ‘sivil toplum örgütleri bakımından’ fakir kalmış, demokrasiyi mücadelelerle getiren ve geliştiren değil birilerinin lütfuyla elde etmiş bir toplumda iş dünyasında çok sayıda dernek, federasyon, konfederasyon olması, bunların siyaset de yapması hiç de sakıncalı değil. Çok başlılığı sevmeyenler genellikle ‘tek baş’ olmak isteyenlerdir. O yüzden bence iş dünyası örgütleri cephesinde işler yolunda… Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|