SON DAKİKA
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı…
Prof. Dr. Ziya Akıncı
Türkiye Peru İş Konseyi Başkanı…
TÜGİAD Başkanı Rahmi Çuhacı
Şirketler finansal danışmanlık bedelinin yarısını geri alabilirPangram Finansal Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Telli, “KOSGEB’in, danışmanlık giderlerini karşılayan bir destek programı, ödemesi var. Şirketler finansal, mali danışmanlık aldığı zaman yüzde 50’ye kadarlık bir kısmını karşılayabiliyor. Ama bir koşulu var. Danışmanlık veren şirketin Hizmet Yeterlilik Belgesi olması gerekiyor. Bu belgeyi TSE’den alıyorsunuz” dedi.
GİRAY DUDA
İş yaşamının her aşamasında, keskin ve hızlı rekabetin yanı sıra ulusal ve uluslararası mevzuat ve hükümlerin zorladığı yeni koşullar, şirketleri çeşitli alanlarda danışmanlık hizmeti almaya mecbur bırakıyor. Daha çok yönetim, çevre gibi konulardaki danışmanlıklara ‘Finans Müdürlüğü Danışmanlık Hizmeti’ eklendi. Pangram Finansal Danışmanlık Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Telli ile finansal danışmanlığın ayrıntılarını konuştuk. - Sayın Telli, ‘Finans Müdürlüğü Danışmanlık Hizmeti’ veriyorsunuz ve bunun Türkiye’de tek olduğunu söylüyorsunuz. Bu konudaki iş tecrübenizi bize anlatır mısınız? - Pangram finansal hizmetler şirketinin kurucusuyum. 1996 yılında Yapı ve Kredi Bankası’nda kurumsal bankacılıkla başladım ve 7 yıl kurumsal şubelerde çalıştım. Kredilerin oluşturulması, finansal ürünlerin belirlenmesinde yardımcı oldum. Sonra Akbank’ta İzmir’de kurumsal şubenin kurulmasını sağladım. Toplamda 10 yıl bankacılık deneyimim oldu. 5 yıl kadar Nike’de ve Sandoz İlaç’ta finans müdürlüğü yaptım. Bunların ardından, Türkiye’de özellikle hızlı büyüme potansiyeline sahip startup dediğimiz şirketler için çok önemli olan finansal danışmanlık hizmeti veren bir şirket kurmanın uygun olacağını düşündüm. Kurumsal yapılarda finans müdürleri çok maliyetli kişiler oluyor. Maaşları yüksek ve yan harcamaları ile maliyetleri daha da büyüyor. Yeni şirketlerin maliyetlerini aşağıya çekmek için, bordrosuna girmeden, avukatlık büroları gibi, kısa zamanlı çalışma ile daha az ödeme yapmalarının onlara faydalı olacağını anladım. HİZMET YETERLİLİK BELGESİ GEREKLİ Aynı zamanda Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) bu tür danışmanlık giderlerini karşılayan bir destek programı olup olmadığını inceledim. KOSGEB’in böyle bir danışmanlık destek ödemesi olduğunu gördüm. Şirketler finansal, mali danışmanlık aldığı zaman yüzde 50’ye kadarlık bir kısmını karşılayabiliyor. Ama bir koşulu var. Danışmanlık veren şirketin Hizmet Yeterlilik Belgesi olması gerekiyor. Bu belgeyi TSE’den alıyorsunuz. Ofisi inceliyorlar, sizin eğitimizi gözden geçirip diplomalarınızı istiyorlar. İlaçlama şirketiyle anlaşma yapıp yapmadığınızı bile soruyorlar. Birkaç ay süren çok titiz bir inceleme sonucunda bu belgeyi almaya hak kazandık. Hizmet verdiğimiz şirketler de böylece KOSGEB desteklerinden yararlanabilir hale geldiler. - Peki KOSGEB’in sizin danışmanlık hizmetiniz için verdiği paranın tutarı ne kadar? - Bu destek yüzde 50 oranında ve maksimum 15 bin TL düzeyinde. Yani bize yapılacak ödemenin 15 bin lirasını KOSGEB karşılıyor. 10 bin liraya kadar da reklam desteği var. Bunlar yıllık ödemeler. Her yıl yeniden alabiliyorsunuz. FİNANS DANIŞMANLIĞINDAN ÖTE - Siz şirketlerin harcamaları için gerekli olan, uygun para kaynaklarını nasıl bulacakları konusunda onlara finans danışmanlığı hizmeti veriyorsunuz. Türkiye’de şirketlerin birinci sorunu yeterli kaynak sağlayamamak değil mi? - Evet. Türkiye’deki şirketlerin en başta gelen sorunu sermaye sıkıntısıdır. Neredeyse bütün şirketlerin, yeni başlayanlardan KOBİ’lere ve hatta daha da büyüklerine kadar çoğu şirketin bu konuda danışmanlara ihtiyacı var. Biz, yapacağımız işin daha da ileriye gitmesi gerektiğini, klasik danışmanlık faaliyetini aşması gerektiğini fark ettik. Sadece yol göstermek çoğu kez yetmiyordu. Mesela banka ile pazarlık yapılacaksa, şirketle birlikte, o şirketin finans müdürüymüş gibi pazarlığı yürütmeye başladık. Yani danışmanlığın ötesine geçtik. Şirketlerle biraz daha kol kola durumdayız. - Finans olanakları açısından sıralarsak, şirketler için ilk sırada banka kaynakları geliyor değil mi? - Alışkanlık açısından öyle. Ama biz ondan önce daha ucuz, hibe olduğu için bedava bulunabilecek kaynakları gündeme alıyoruz. ÖNCELİĞİMİZ BEDAVA KAYNAKLAR - Bedava bulursanız buna kimsenin itirazı olmaz herhalde değil mi? - Önceliğimiz elbette o. Eğer bir hibe desteği programı varsa onu uygulamaya çalışıyoruz. Eğer bu yoksa, bankalar, leasing şirketleri, faktoring şirketleri olabilir bizim gündemimizde. Şirketlere göre farklı koşullarda farklı seçenekler nelerdir onlara bakıyoruz. Ben aynı zamanda melek yatırım ağlarına da üyeyim. Keiretsu Forum’un üyesiyim. Eğer orada iyi bir fırsat varsa, yatırımcı bularak şirkete sermaye bulmak mümkün olabilir. Yani oradan da kimi fonları bulabilmek mümkün. YATIRIMCI ORTAKLIK İSTEMİYOR - Hazır konu edilmişken melek yatırımcılık konusunu biraz deşelim. Birçok melek yatırım ağı kuruldu, melek yatırımcı sayısında ciddi bir artış oldu. Ülkemizde girişimci sıkıntısı da çekilmiyor. Girişimcilerle melek yatırımcıların mutlu buluşmaları ve bu buluşmaların yatırımlara dönüşmesi yaygınlaştı mı? - Gerçekten de girişimci açısından bakarsanız çok sayıda girişimci ve güzel fikirleri var. Gençler, ‘bir şirkete girip orada bordrolu çalışıp emekli olayım’ yaklaşımında değil artık. Mümkün olduğu kadar kendi fikrini hayata geçirmeye çalışıyor. Girişimci tarafında sıkıntı yok. Fakat yatırımcı tarafında biraz emekleme durumundayız. İnsanlar bu işlere alışık değil. Türk insanı ortaklığı sevmiyor. Ben bu işin çoğu hissesini satın alayım, girişimci çocuk da benim emrimde çalışsın, biçiminde yaklaşımlar daha yaygın durumda. Halbuki melek yatırımcılığın temelinde başka şeyler var. Siz azınlık hisseye sahip olmak zorundasınız. Para desteğinin ötesinde mentorluk gibi tecrübelerinize dayanan desteklere vermeniz bekleniyor sizden. Yani yatırımcı tarafında bu işin birkaç yılı daha var. Halbuki bu işler şirketlere çok ciddi katma değer sağlıyor. Biz onu da anlatmaya çalışıyoruz. MEVZUATTA GRİ YERLER VAR - Melek yatırımcılığın ileride büyüyeceğini düşünüyorum. Ama söyledikleriniz doğal olarak gelişmeye engel. Bir fikri bulan kişi de büyüteceği bu işin sahibi olmak istiyor kesinlikle. Melek yatırımcılığın büyümesi için biraz zaman var değil mi? - Aynen öyle. ABD ve Avrupa’da bu iş çok ilerlemiş durumda. Bu şirketlere para yatırmak oralarda olağan hale gelmiş. Mevzuatı bilmemekten de kaynaklanan, şirket batarsa ne olur gibi korkuları da ön planda duruyor. Mevzuatta gri bir takım bölgeler de var. Gerçi biliyorsunuz Hazine Müsteşarlığı melek yatırım lisansları vermeye başladı. Bu lisanslara sahip kişiler avantajlarından yararlanabiliyor. Özellikle kar oluştuğunda, kar payı dağıtıldığında, dağıtılan kar vergiden muaf tutuluyor. Hükümetin bu yöne gidilmesi düşüncesi var. Hukuki zeminin daha da iyi olmasını bekliyoruz. - Yurtdışındaki melek yatırımcıların gelip Türkiye’deki girişimcilere, projelere para yatırmaları gibi örnekler var mı? - Şu an için böyle bir örnek yok. Ama bildiğim kadarıyla Türkiye’den yurt dışındaki şirketlere yatırım yapanlar var. Melek yatırım ve inovasyon konusunda İsrailliler çok ileri. TEŞVİK, DESTEK SİSTEMİ İYİ İŞLİYOR - Şirketlerin finans açısından beklediği teşvik, destekler giderek daha çok önem kazanıyor. Bakanlıkların, KOSGEB’in, TÜBİTAK’ın destek ve teşviklerinde kurulan sistem güzel işlemeye başladı değil mi? - Evet, beklenen ödemeler geç de olsa mutlaka yapılıyor. Evrak prosedürleri ve ödeme çalışmaları çok uzun sürüyor. Ama sonunda ödemelerde problem çıkmıyor. Geçenlerde bir haber yayınlandı. Bu tür teşvik alan şirketlerin yüzde 70’i batmış. Bu durumda, parayı alıp başka yere mi harcıyor, batırıyor endişesi ile evraklar, çalışmalar biraz daha ince elenip sık dokunuyor. Biraz daha temkinli olmaya çalışıyorlar. Tabii ki onlar da, paranın, yanlış yapacak insan yerine doğru iş yapacak şirketlere gitmesini tercih ediyorlar. Ama her şey düzgün ise ödemelerle ilgili bir sıkıntı yaşanmıyor. KURULUŞ DANIŞMANLIĞI DAHA ÖNEMLİ - Şirketlerin kuruluş aşamalarında da yardımcı oluyor musunuz? - Elbette. Şirketler hangi NACE koduyla kurulursa destek alabilir diyerek başlangıç yapıyoruz. Şirketleri buna göre kurduruyoruz. Daha sonra da banka, leasing, faktöring gibi seçenekleri de ayrı ayrı inceliyor ve en doğrusunu saptayıp o yöne gidecek bir iş modeli oluşturuyoruz. - Yani yeni iş kuracakların bu andan itibaren finansal danışmana ihtiyaçları var öyle mi? - Kesinlikle var. Çoğu kez kendileri bunun farkında olmuyor. Sen öyle kurduğun her şirkete KOSGEB desteği isteyemezsin. Onun desteklediği belli alan ve sektörler var. TÜBİTAK desteği isteyeceksen senin uyman gereken bir takım prosesler var. Bunları söyleyince birlikte çalışmaya hemen yanaşıyorlar ama kendiliklerinden bunlar akıllarına gelmiyor. DANIŞMANLIK HARCAMASI YATIRIM KALEMİDİR - Çünkü onlar işi kurarken, daha önceden edindikleri tecrübe ışığında mal veya hizmet üretimini yapıp bunları nereye satacaklarını planlıyorlar. Kuruluştaki destek veya hibelerin çok da farkında olmuyorlar. - Evet, farkında değiller. Aslında ben şirketlere, burada danışmana ödediğiniz para bir gider kalemi değildir sizin için diyorum. Bir gelir, yatırım kalemidir. Kuruluşta danışmanla çalışırsanız o para size kat be kat geri döner. Nasıl döner? Örneğin haberiniz olmayan bir hibe programından faydalanmak suretiyle dönebilir. Ya da banka size krediyi örneğin yüzde 15 faizle kullandıracakken karşısında profesyonel bir finans danışmanı görünce bunu 11 ile kullandırabilir. Yani buradan da para kazanmış olursunuz. BANKAYLA PAZARLIĞI BİZ YAPIYORUZ - Bankalarla bu şekilde sıkı pazarlıklar yapılabiliyor mu? - Elbette pazarlıklar çok yaygın biçimde yapılır. Bu pazarlıklar sonucunda sizin sağladığınız katma değerler ortaya çıkıyor. Özellikle yeni girişimciler, pazarlık yapmaktan, konuşmaktan çekiniyor. Banka ne derse onu kabul ediyorlar. Dolayısıyla bu kaleme ben gider kalemi değil de yatırım kalemi gibi bakmalarını tavsiye ediyorum. KAYNAKLARDAN HABERDAR DEĞİLLER - Şirketlere dönük çok çeşitli kaynaklar var ama galiba asıl sorun bunlara ulaşmak gibi gözüküyor. Siz ne diyorsunuz? - Aynen öyle. Bu kaynaklardan haberdar olmak ve onlara ulaşmak birinci sorun durumunda. Ondan sonraki dokümantasyon konusunda da beraber nasıl hareket edileceğini belirlemek önemli. Örneğin kaynak Ekonomi Bakanlığı ise doğrudan bakanlığa gidip ilgili kişiyi bulup, böyle bir iş için ne yapmak gerekir diye bunu öğrenmek gerekiyor. Burada şirket sahibi kendi işini kurmaya odaklanırken biz de finans kısmındaki büyük işleri onların sırtlarından almayı taahhüt ediyoruz. Yani dışarıdan finans müdürlüğü hizmetini üstleniyoruz. GÜZEL AVRUPA BİRLİĞİ KAYNAKLARI VAR - Yurtdışı kaynaklarına da bakıyor musunuz? - Evet. Eğer aradığımız konuda yurtdışı kaynağı varsa onunla da ilgileniyoruz. Örneğin girişimcilerimizden bir tanesi, Manisa yakınlarındaki 150 dönümlük yeri ceviz bahçesi yapmak istiyordu. Bununla ilgili bir fon var mı diye araştırdık. Sonunda Tarım Bakanlığı ile Avrupa Birliği’nin ortak yürüttüğü bir fon olduğunu keşfettik. Türkiye’deki tarımı geliştirmek adına bir takım destekler sağlanıyordu. Ceviz de bu kapsama giriyordu. Oranın sulama sistemleri, traktör, diğer kurulacak üretim sistemleri için uzun vadeli bir kredi olduğunu öğrendik. Fonlar iş bazında çok değişiyor. Farklı faaliyet konularına göre önemli araştırma yapmak gerekiyor. AB’nin fonlarını görmek, bulmak uzmanlık gerekiyor. Avrupa Birliği, uygun dokümantasyonla başvuru yapılırsa bu fonu kullandırmak için çok istekli. Bu para bu işe ayrılmış durumda. Eğer bu fon Türkiye’de kullanılmazsa Bulgaristan, Yunanistan gibi bir başka ülkede mutlaka kullanılacak. YETERLİ DÜZEYDE - Ayrılan fonlar şirketlerin işlerini görecek, yeterli düzeyde midir? - Biraz önce bahsettiğimiz Tarım Bakanlığı fonu 1 milyon Euro tutarında. Proje bazında da 100 bin Euro civarında destek sağlanıyor. Elbette Ekonomi Bakanlığı’nın, KOSGEB’in, TÜBİTAK’ın şartları birbirlerinden çok farklı. GİDERLERİ DE KONTROL EDİYORUZ - Şirketlerin gelirlerine yardımcı oluyorsunuz da harcamaların, giderlerin de uygun biçimde olması, boşa para verilmemesi, tasarruflu davranılması gibi konularda da danışmanlık yapıp yardım ediyor musunuz? - Kesinlikle orada da varız. Nakit Akım Tablosu yönetimi diyoruz biz buna. Bunun da bir gelir tarafı bir de gider tarafı var. Giderlerin kontrol altına alınması kesinlikle çok önemli. Tedariklerin maliyetleri gerçekten uygun düzeyde mi. Daha da aşağıya çekilebilir mi, pazarlık yapılabilir mi gibi konularda aktif davranıyoruz. Beraber tedarik pazarlığı da yapıyoruz. Personel seviyesi olması gerektiği gibi mi? Bu konuda da tavsiyelerde bulunuyoruz. Zaten en önemli giderler de hammadde temini ve personel harcamalarıdır. KOSGEB’in personel konusunda da teşvikleri var. Bunları da şirketlere tavsiye ediyoruz. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|