SON DAKİKA
Prof. Dr. Sedat Aybar
Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu
Sanayi Bölgelerii Genel Müdürü Yaşar…
ÇOSB Başkanı Eyüp Sözdinler
Batı Yakası’nın bilişim, teknoloji, finans, kültür ve ulaşım merkeziFay hattı üzerinde yaşadığı yıkımlar ve Akdeniz iklimi özellikleriyle tanıdık bir kent hissi uyandırıyor San Francisco. Amerika Birleşik Devletleri’nin ‘Batı Yakası’nda Büyük Okyanus kıyısında kurulu bilişim, teknoloji, finans, kültür ve ulaşım şehri ABD2nin en önemli ticaret merkezlerinden biri.ÖZGÜR ESEN Amerika Birleşik Devletleri’nin ‘Batı Yakası’nda Büyük Okyanus kıyısında kurulu bilişim, teknoloji, finans, kültür ve ulaşım şehri San Francisco’yu tanıtacağız bu sayımızda. Amerika’nın en büyük 13’üncü, bağlı bulunduğu Kaliforniya Eyaleti’nin ise 4. büyük şehri San Francisco’ya Türk Hava Yolları ile direkt ya da Lufthansa ile Türkiye’den tek aktarma ile gidilebiliyor. İşte; kozmopolit yapısı, bilişim vadisi, köprüleri, depremleri, Çin mahallesi ve Viktorya mimarisiyle San Francisco. Akdeniz iklimi özelliklerine sahip San Francisco’da, konaklanacak yerlerin başında Fisherman’s Wharf bölgesi geliyor. Burada yer bulamazsanız Union Square / Downtown bölgesi de konaklamak için gayet uygun. Union Square’den geçen tramway ( cable car ) Fisherman’s Wharf’a rahatlıkla ulaşmanızı sağlıyor. ÖNCE YERLİLER SONRA İSPANYOLLAR San Francisco şehri ile ilgili bulunan en eski kalıntılar, şehirdeki ilk yerleşimin M.Ö. 3000 yılında başladığını gösteriyor. Ohlone yerlileri Kuzey Kaliforniya'yı 6. Yüzyıl‘da ele geçiriyorlar. Bu kabilelerin bulunduğu bölgeler, 16. Yüzyıl'ın başından itibaren İspanyolların ilgisini çekiyor ve bunun sonucunda bölge halkı Avrupalılarla tanışıyor. DEPREMLER KENTİ San Francisco bir depremler kenti. Büyük deprem San Francisco'yu ve Kuzey Kaliforniya'yı 18 Nisan 1906 'da saat 5:12’de vuruyor. Fay hattı üzerinde bulunan şehirde birçok bina depremin şiddetiyle yerle bir oluyor. Şehirdeki gaz hatları kopuyor ve şehrin pek çok bölgesinde yangınlar çıkıyor. Şehre yayılan yangın birkaç gün kontrol altına alınamıyor. Deprem nedeniyle şehrin su sistemi de devre dışı kalıyor. Askerler yangının ilerlemesini önlemek için yangın önleme şeridi oluşturmak üzere bazı binaları yıkmak için dinamitle patlatıyorlar. San Francisco'nun şehir merkezi de dahil olmak üzere kentin dörtte üçü yok oluyor. Depremden sonra yayınlanan raporda 498 kişinin yaşamını yitirdiği bildiriliyor. Ancak; günümüz tahminleri bu sayının 3.000'den fazla olduğunu gösteriyor. Depremden sonra San Francisco halkının yarısından fazlası da evsiz kalıyor. Depremzedeler geçici olarak Golden Gate Parkı'na, sahile ve birçok yere çadırlar kuruyorlar. Daha sonra pek çok insan şehri terk ederek Doğu Körfezi'ne göç ediyor. YIKILAN ŞEHİR YENİDEN KURULUYOR San Franciscolular, şehri en kısa sürede yeniden ve kare şeklinde yapmaya karar veriyorlar. İtalya Bankası’nın sahibi Amadeo Giannini, depremde her şeyini kaybeden halka kredi veriyor. Banka daha sonra Amerika Bankası adını alıyor. Belediye binası yeniden yapılıyor ve şehir 1915’te Panama Kanalı'nın açıldığı gün yeniden yapılmasını kutluyor. Şehir merkezinden gezimize başlayıp, San Francisco’yu tanıyalım. Mimari olarak etkileyici olan beyaz renkli belediye binası ve War Memorial Veterans şehir merkezinde yer alıyor. Modern Sanatlar Müzesi ile şehrin en renkli ve canlı noktalarından biri olan Union Meydanı da bu bölgede bulunuyor. Kent yapılanmasında Viktorya mimarisi hakim. GÖSTERİŞLİ KAPILI ÇİN MAHALLESİ
Bush Street'teki Chinatown Gate, mahallenin asıl giriş kapısıdır ve gösterişli kapı bu büyük Çin mahallenin simgesidir. Mahallenin içinde ziyaret etmek isteyen meraklıları için tarihi kiliseler de buluyor. En ünlüleri; Ching Chung Temple ve St Mary's Church kiliseleri. Ayrıca; Waverly Place Caddesi’nde bulunan Tien Hou, Jeng Sen ve Norras kiliseleri de görülmeye değer. 24 bloğu kaplayan bu dev mahalle size Çin’deymişsiniz gibi hissi yaşatıyor. TARİHİ TRAMVAY SİSTEMİ KENTİN SEMBOLÜ Şehir Cable car ismi verilen tarihi bir tramvay sistemine sahip. Kendine has değişik ve ilginç sistemi “cable car”ı San Francisco’nun sembollerinden biri haline getiriyor. Tramvay sisteminin düzgün çalışması nedeniyle halk daha modern bir sistemle değiştirilmesini istemiyor.
ÜNLÜ ALCATRAZ CEZAEVİ MÜZEYE DÖNÜŞMÜŞ Alcatraz hapishanesi denizin ortasında yer alan Rocky Island adası üzerine kuruluyor. 1859 ile 1963 yılları arasında hapishane olarak hizmet veren bina kıyıya çok uzak olmamakla birlikte deniz aslanlarının, köpek balıklarının dolaştığı bir bölgenin ortasında bulunuyor. 1963'ten bu yana hapishane olarak kullanılmayan ada ve bina günümüzde müze olarak gezilebiliyor. Alcatraz Hapishanesi’ne Pier 35’den kalkan feribotlarla gidilebiliyor. Alcatraz, Amerika’nın en azılı katillerinin konulduğu ve buradan kaçmanın imkansız olduğu söylenen bir hapishanedir. The Rock filminden sonra hapishanenin ünü daha da artıyor. Ünlü gangster Al Capone da yakalandıktan sonra bu hapishanede yatıyor. Alcatraz hapishanesine gidiş biletlerinin satıldığı ofiste Al Capone’un resmi ve bu hapishaneden kaçmanın çok zor olduğunu anlatan sözleri sergileniyor.
Lombard Street; San Francisco’nun en meşhur ve sempatik caddesinin adı. Cadde’nin sadece 100 metrelik bir bölümü dünyaca meşhur. Sokak yukarından aşağıya doğru tek yön ve yolun etrafı çiçeklerle süslenmiş. Cadde; yokuş üzerinde 8 tane küçük ve keskin virajdan oluşuyor. Lombard Street, San Francisco’ya gelen turistlerin ziyaret etmeden gitmedikleri bir yer olarak kabul ediliyor. İsterseniz yokuşun kenarlarında bulunan merdivenlerden yaya olarak da yokuşu çıkabiliyorsunuz. Yokuşun en üst bölümü; şehri görebilen en yüksek yerlerden biri konumunda bulunuyor. Buradan güzel bir San Francisco manzarası çekilebiliyor. Lombard Street şehrin merkezinde bir yer değil. Ancak; bu yokuşta sürekli trafik oluyor. Genelde insanlar yokuştan arabayla inmek için buraya geliyor. Lombard Street’e şehir merkezinden yürüyerek 30 dakikada ulaşılabiliyor. San Francisco’da çekilmiş olan Hulk, Türkçe ismiyle Yeşil Dev filminin bir bölümü bu cadde de geçiyor. GOLDEN GATE KÖPRÜSÜ San Francisco’nun en önemli simgesi Golden Gate köprüsüdür. Hatta, pek çok filmde gördüğümüz bu kırmızı köprünün sadece San Francisco şehrinin değil, Amerika’nın da New York’taki Özgürlük Heykeli’nden sonra dünyanın en iyi bilinen ikinci simgesi olduğu kabul ediliyor. Köprünün yapımına 1933 yılında başlanıyor, 1937 yılında tamamlandığında 2.7 kilometre uzunluğunda, 227 metre yükseklikte olan 6 şeritli köprüden her gün ortalama 120 bin araç geçiyor. Köprü inşaatı süresince 11 kişi hayatını kaybediyor. Golden Gate köprüsü uzun yıllar dünyadaki en uzun asmalı köprü olarak unvanını koruyor. San Francisco ve Bay Area’yı 5 köprü birbirine bağlıyor ve köprülerin en meşhuru Golden Gate olarak kabul ediliyor. Kuvvetli okyanus rüzgarları ve yoğun sis nedeniyle yapımına imkansız gözüyle bakılan köprü bittiğinde şehrin simgesi oluyor. Yapıldığı günden itibaren boyası sürekli yenileniyor. GOLDEN GATE YÜRÜNEREK GEÇİLİYOR Köprü San Francisco‘nun merkezine yakın bir konumda bulunuyor. Köprüye ulaştığınızda turistlerin ziyareti için hazırlanmış alanlardan rahatça güzel fotoğraflar çekilebiliyor. Burada köprüyle ilgili hediyelik eşyaların satıldığı bir mağazada bulunmaktadır. Yine buradan köprünün üzerine çıkılabilecek bir yol bulunmaktadır. Yürüyerek Golden Gate köprüsünün üzerine çıkabiliyor ve köprünün diğer ucuna kadar gidebiliyorsunuz. Köprünün karşı tarafında da ziyaretçiler için hazırlanmış seyir alanları bulunuyor. Köprünün çevresinde Golden Gate boğazının kıyılarının hiç bir yerinde denize sıfır yapılmış villa ya da konak görülmüyor. Boğazın şehir merkezi tarafının kıyıları turistik gezilecek yerler olarak düzenlenmiş, karşı tarafında ise hiçbir şey bulunmuyor.
ekmek içinde çorba San Francisco ya gelince mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Denk getirebilirseniz gün batımına yakın bir zamanda burada bulunun. Eşsiz gün batımı manzarası insanı etkiliyor. Pier’lerden (rıhtımlardan) en soldakinin sonunda solunuzda Golden Gate Bridge, karşınızda Alkatraz Adası ve sağınızda San Francisco şehir merkezi ve gökdelenleri görülebiliyor. Buranın hemen yakınında ise San Francisco National Maritime Museum ziyaret edilebiliyor. Pier 39′a şehir merkezinden yürüyerek 1 saatte, taksiyle ya da otobüsle de 15 dakikada gidilebiliyor. Hafta sonları San Francisco’nun en kalabalık yeri oluyor. Her zevke uygun restoran, bar ve kafelerin bulunduğu Pier 39′da alışveriş ve hediyelik eşya mağazaları da bulunuyor. Pier 39′da en popüler yemek yerleri tabii ki balık restoranlarıdır. Muhteşem bir yengeç yemeyi ya da ekmek içi deniz ürünlü çorbayı denemeyi de unutmayın. Çorba; özel olarak içi alınmış kase şeklinde bir ekmeğin içine konularak servis ediliyor. Pier 39′un en ilginç özelliklerinden birisi de denizde bulunan platformların üzerindeki deniz aslanlarıdır. Deniz aslanlarının bulunduğu bu nokta onları görmeye gelen turistlerle doludur. Deniz aslanlarının yüzlercesini burada bir arada görülebiliyor. BAĞLARI GEZİN ŞARAP TADIN Golden Gate Köprüsü'nü geçtikten sonra Sausalito kasabasında, şık dükkanlar ve kafeler bulunuyor. Ayrıca deniz ürünlerinin en güzel örnekleri denenebiliyor. Çok uzak olmayan Muir ormanlarında ise 150 metrelik dünyanın en uzun ağaçları da görülebiliyor. Dünyaca ünlü Napa ve Sonoma vadilerindeki şaraplık üzüm yetiştirilen bağları ve fabrikaları hem şarap tadımı yapabileceğiniz, hem de güzel vakit geçirebileceğiniz yerler arasında bulunuyor. SİLİKON VADİSİ Teknoloji ile ilgili herkesin yakından tanıdığı, büyük teknoloji şirketlerinin hemen hepsinin merkezini içinde bulunduran meşhur Silikon Vadisi de San Francisco’da bulunuyor. Akıl almaz büyüklükte bir alana kurulmuş olan vadide şirketler çok dağınık olarak yayılıyor. Vadide en ilginç yapı Google Plex binası. Ek bir bilgi daha; dünyaca ünlü Stanford ve Berkeley Üniversitesi de bu şehirde bulunuyor.
Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|