SON DAKİKA
Farklı uygarlıkların etkisinde tipik bir Akdenizli: GİRİT250 yıl Osmanlı yönetiminde kalan Girit tam bir Türk-Yunan kültür mozaiği. Dünyaca ünlü turizm merkezi Girit’in, her düzeyde gelir sahibine hitap edebilecek gelişmiş bir turizm altyapısı var. Ada’yı gezerken kendinizi herhangi bir Ege sahilinde hissedebilirsiniz.
Kalabalığın ortasında bir adamın bağıra çağıra çekiştire çekiştire turistleri dükkanına sokmaya çalışması dikkatimizi çekti, merakla insanların arasına sızdık. Bir süre sonra bu sevimli yaşlı adam benim de kolumdan tuttu ve pastanesinde dünyaca ünlü, Yunanlılara ait olduğunu iddia ettiği “geleneksel” tatlısını anlatmaya başladı. O kadar iştahla, o kadar sahiplenerek anlattığı tatlı, bizim baklavamızdan başkası değildi. Tek fark, tüm yemeklerin, mezelerin sonuna ekledikleri “-ki” ekiydi. Sevimli ihtiyardan baklavakiyi uzun uzun, hiç ses çıkarmadan dinlerken, “dünyada en iyi yapan biziz” demesiyle birden milli duygularım kabardı ve “Ben Türküm!” deyiverdim. Adamcağız turistlerin ortasında biraz bozularak, bozulduğunu da belli etmemeye çalışarak, hafif bir gülümsemeyle kalabalığa dönerek “Tabii ki Türklerden sonra…” dedi. Savaş kazanmış bir komutan gururuyla, baklavayı kurtarmanın mutluluğuyla omuzlarımı kabartırken yaşlı adam, bir masaya oturttu beni ve baklava dışında istediğim herhangi bir şeyden ikram etmek istediğini söyledi. Sonra da biraz sohbet etme fırsatımız oldu. Pek çok Türk arkadaşı vardı ve oldukça cana yakın, tatlı biriydi. Her zaman düşündüğüm bir şey bu diyalogla kanıtlanmış oldu; ortak kültürümüz olması dolayısıyla aslında Yunan halkıyla çok benzeriz, çok yakınız. Yunanistan’ın en büyük, Akdeniz’in beşinci büyük adası olan Girit’i anlatmaya, bu anımı sizlerle paylaşarak başlamak istedim.
M.Ö. 4000-1300 yıllarında Minos Krallığına, sonraki yıllarda da Roma İmparatorluğu, Abbasiler, Venedikliler ve Osmanlı İmparatorluğu’na ev sahipliği yapmış olan Girit (Crete), dünyaca tanınan ve özellikle yemekleriyle ünlü bir turizm merkezidir. Adada, Anadolu’dan göç etmiş nüfusun etkisiyle kendinizi Türkiye’nin Ege sahillerinden birinde hissedebilirsiniz. Türklerle yakın ilişkiler içinde olan ve gerçekten içten bir sevgi duyan ada halkının sıcaklığı gezinizi daha keyifli kılacaktır. Girit’te yaklaşık 250 yıl süren Osmanlı egemenliği ile yaşanan Türk göçleri sonucu yerleşik nüfusla Türkler kaynaşmış, adada özgün bir kültür oluşmuş. Bu kültür yüzyıllar boyu da kuşaktan kuşağa yayılmıştır. BAŞKENT HERAKLION’ U KEŞFEDİYORUZ Girit ‘in başkenti Heraklion (Kandiye), diğer şehirleri de Hanya, Resmo, Laşit’tir. Heraklion, adanın ticaret ve idari merkezi olarak eski ve bakımsız evleri, sahil tarafındaki yıkık dökük beton yığınları, renksiz, kalabalık, gürültülü ortamıyla, yol çalışması yapılan sokaklarıyla beni çok etkilemedi. Kahve kokularının her yerini sardığı çarşısını gezip, aslanlarla süslenmiş Morosini Çeşmesi’nin bulunduğu Heraklion’un ünlü meydanı Venizelos ya da diğer adıyla Lion Square’a geliyoruz. Burada bulduğumuz bir kafede lor peynirli çıtır çıtır bir börek yiyoruz ve biraz dinlendikten sonra Aziz Titos Kilisesi’ne doğru yürüyoruz. Kiliseye girip içeriyi inceledikten sonra, aynı yoldan aşağıya doğru inerek sahilde heybetli Venedik Kalesi’ne ulaşıyoruz. Kale manzarasıyla Girit, gözümüze çok daha güzel görünüyor. Deniz kenarındaki balık restaurantları balık keyfi yapabileceğiniz yerlerin başında geliyor. Restaurantların yanından kısa bir yürüyüşle Tarihi Girit Müzesi’ne doğru ilerliyoruz. Roma İmparatorluğu’ndan günümüze kadar kalabilmiş mozaiklerin, el işlerinin, seramiklerin, Giritli ünlü ressam El Greco’nun adada kalan tek eserinin sergilendiği müze, kesinlikle görülmeye değer. KNOSSOS ANTİK KENTİ’NDE TARİHE YOLCULUK Müzeden sonra Minos Krallığı’na başkentlik etmiş olan Knossos antik kentine doğru yola çıkıyoruz. Kent merkezine yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta bulunan antik kent, M.Ö. 2200 yıllarında kurulmuş, M.Ö. 1700-1600 yıllarında iki deprem geçirmiş ve M.Ö. 1400 yılında da Akalar’ ın saldırıları sonucu büyük zarar görmüş. Knossos Sarayı, kullanıldığı dönemde büyük bir avludan ve etrafını çevreleyen pek çok oda ve koridordan oluşmaktaymış. Sarayın yakınlarında birbirine bitişik olarak yerleşmiş evler sıralanmaktaymış. Sarayda zeytinyağı ve şarap işlenebilecek özel bölümler varmış. Knossos antik kentinde, dünyanın ilk çağdaş katı atık depolama sisteminin kullanıldığına dair bulgular bulunmakta. Antik kent, özensiz restorasyonlar sebebiyle Unesco Dünya Mirası Listesi’nden çıkarılmış. ŞİRİN KENT HANYA Adanın ikinci büyük şehri olan, tam anlamıyla bir Akdeniz rüzgarı savuran Hanya (Hania) kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Şirin ve tarih kokan sokakları, kahvehaneleri, restaurantlarıyla sımsıcak bir şehir. Osmanlı döneminde adanın idare merkezi konumundaki Hanya, Venedik izlerini her noktasında taşıyor. Osmanlılardan kalan en önemli eser, şimdilerde galeri olarak kullanılan Hasan Camii’dir. Liman ve Venedik Kalesi kentin en önemli yapılarındandır. GİRİT’TE NE YENİR ? Zeytinyağlı yemeklerinin mutlaka denenmesini tavsiye edebileceğim adada, balık kültürü de bilindiği gibi çok gelişmiş. Ayrıca kuzu etli şevket-i bostan, kabak çiçeği dolması ve gelincik böreği de Girit mutfağının önemli yemekleri arasındadır. Tercihiniz ister lüks bir otel, ister pansiyon olsun Girit’te her gelir düzeyine hitap edebilecek bir turizm altyapısı mevcut. Venedik, Osmanlı, İspanyol etkisiyle şekillenmiş kültürü, candan insanları ve nefis yemekleriyle bizi ağırlayan zeytinyağı adasına yaptığımız geziyi, Girit Çarşısı’ndan aldığımız elmalı, kremalı, tarçınlı enfes cookieleri gemimizin güvertesinde bir fincan kahve yanında afiyetle yiyerek noktalıyoruz. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|