SON DAKİKA
Festivallerle şenlenen, Franz Kafka’nın esin kaynağı bir Ortaçağ şehri: PRAGFaşist diktatör Hitler’in Avrupa’yı yakıp yıktığı İkinci Dünya Savaşı’ndan yara almadan çıkabilmiş tek Avrupa kenti Prag. Sanat ve kültür kentinde çok sayıda müze, tiyatro, sinema ve galeri mevcut. ‘Onu tanımak istiyorsanız yüreğinden yani Eski Kent’ten başlayın gezinize.ÖZGE SESKİR GÜVENDİK Eski Çekoslavakya’nın, 1993 yılında barışcıl bir şekilde Slovakya ile ayrılması sonucu Çek Cumhuriyeti’nin başkenti ve en büyük kenti olan Prag, tarihi güzelliklerini, Doğu Avrupa kentleri arasında II. Dünya Savaşı’ndan hasar görmeden çıkmış olan tek şehir olması ile günümüze taşıyan Avrupa’nın en büyük 14.ncü şehridir. Eurostat 2008 verilerine göre Prag ve etrafında 2 milyon insan yaşamaktadır. İki kutsal Roma imparatoruna hizmet eden Prag, tarihçiler tarafından Roma İmparatorluğu’nun başkenti olarak da anılmaktadır. Bunun yanında, Prag’ın tarihi merkezinin 1992 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Sit Alanı olarak korunmaya alındığını da belirtelim. · Buram buram sanat kokan şehrin görülmesi gereken yerlerini aktarmaya başlamadan önce şehirde ondan fazla büyük, dünya çapında müze (Ulusal müze - National Museum Musevi Müzesi - The Jewish Museum, Alfons Mucha - The Alfons Mucha Museum, Dekoratif Sanatlar Müzesi - The Mesum of Decorative Arts, Afrikalı müzesi - The African - Prague Museum, Naprstek Museum ), yüzden fazla konser salonu, çok sayıda tiyatro, galeri, sinema ve tarihi mekan olduğunu söylemeliyim. Festivaller şehrinde (Uluslararası Bahar Prag Müzik Festivali, Uluslararası Güz Prag Müzik Festivali, Febiofest Film festivali, One World Film Festivali, Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali, Prag Yazarlar Festivali, Prag Folklor Günleri, Shakespeare Festivali ) eğer kültür turu yapmayı düşünüyorsanız en az bir haftanızı ayırmanızı öneririm. Sabah, erken saatlerde İstanbul trafiğinden sıyrılıp uçağa bindiğimizde, mucize kenti hayal etmeye fırsat bulamadan Vaclav Havel Havaalanı 1 numaralı terminale iniyoruz. THY, Prag’a her gün iki sefer düzenliyor ve Atatürk Hava Limanı’ndan yaklaşık iki saatte Prag’a ulaşıyorsunuz. Havaalanından 15 kilometre uzaklıktaki şehir merkezine taksi ile gitmek isterseniz, İstanbul’da sıyrıldığınız trafiğe kaldığınız yerden devam edersiniz. Yaklaşık 40 dakika gibi bir süreyi trafikte harcarsınız. Valiziniz yoksa toplu taşımayı tercih etmenizi öneririm. Prag’ta toplu taşıma ucuz, temiz ve güvenilir. Ayrıca, şehri üç bölüme ayırıp gezmenizi de tavsiye ederim. Böylece hiçbir yeri atlamamış olursunuz. Eski Şehir (Stare Mesto), Yeni Şehir (Nove Mesto) ve Küçük Şehir (Mala Strana). · “ONU TANIMAK İSTİYORSANIZ YÜREĞİNDEN, YANİ ESKİ KENT’TEN BAŞLAYIN” Ünlü yazar Rilke’nin “Onu tanımak istiyorsanız yüreğinden, yani Eski Kent’ten başlayın..” tavsiyesine uyuyor ve şehrin tam kalbinden başlıyoruz gezimize. Eski Şehir (Stare Mesto), ağırlıklı olarak Vlatava nehrinin sağ tarafına sığınmış rengarenk bir tablo gibi. Tarihin keskin kokusunun sindiği dar sokakların üzerine çöken gölgelerin aksine, rengarenk binalar sizi, yüzyıllar öncesine götürmeye yetiyor. Turist kalabalığının artmaya başladığı öğle öncesi saatleri, Musevi Gettosu Josefov’ta bulunan Eski Yeni Sinagog’u (Old New Synagogue) rahat rahat gezmek için en doğru zaman. Sinagog Avrupa’nın Ortaçağ’dan kalan aktif, en eski sinagogu olması ile ilgi çekiyor. 1270 yılında tamamlanan yapı, Prag’ın gotik tarzda inşa edilen ilk binalarından. Sinagogta alışıla gelmedik bir özellik var; orta bölümde, sol sütunun yanında büyük kırmızı bir bayrak , bayrağın ortasında bir Davud Yıldızı, onun ortasında da 15.yy’da Yahudilerin giydiği tipik bir şapka var. Bu yıldız ve şapka altından ‘dikilmiş’.
ÇOK RENKLİ VE YALDIZLI İSLAM MOTİFLERİYLE SÜSLÜ SİNAGOG Prag’ın daha yaşlı Eski Sinagog (Old Synagogue) adı ile bilen sinagogu, 1867 yılında yıkılarak İspanyol Sinagogu (Spanish Synagogue) olarak değiştirilmiş. Bina, Musevi Müzesi tarafından satın alınmış, müze ve konser salonu olarak kullanılıyor. İsmine rağmen sinagog, hiçbir zaman İspanyollar veya İspanya’dan gelen Museviler tarafından kullanılmamış. Her yüzeyinin, ya boyanmış ya kazınmış ya da kalıplanmış çok renkli ve yaldızlı islam motifleri ile bezenmiş olmasıyla dikkat çeken sinagoga isminin, İspanya’dan gelen Musevileri hatırlatmak için, sinagogu kullanan Bizanslı Museviler tarafından verildiği söyleniyor.
· FRANZ KAFKA MÜZESİ’Nİ MUTLAKA GÖRÜN Dusni Caddesi’nde, İspanyol Sinagogu’nun hemen yanında, Prag’ın yetiştirdiği ünlü yazar Franz Kafka’nın Çek heykeltraş Jaroslav Rona tarafından yapılan bronz heykelini görebilirsiniz. Kafka’ya daha fazla ilgi duyanların adresi Franz Kafka Müzesi olabilir. Heykelden yaklaşık 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde, Vlatava Nehri’nin diğer tarafında bulunan, Kafka’ya ve eserlerine adanmış bu müze, ilk defa 1999 yılında Barselona’da ziyaretçilere açılmış. Barselona’dan New York’a ve en sonunda, 2005 yılında Prag’a getirilmiş. Amacı, ziyaretçilerine Kafka’nın yaşadığı ve yazdığı dünyayı hissettirmek olan müzede, Kafka’nın orjinal fotoğraflarını ve dökümanlarını görebilirsiniz. · ŞEHRİN EN HAREKETLİ YERİ; ESKİ ŞEHİR MEYDANI Müzeden 500 metre ileride, Eski Şehir Meydanı’na ulaşabilirsiniz. Meydanın tam ortasında bir heykel göreceksiniz. Merakınızı gidermek adına, bu heykelin dini reformcu Jan Hus’a ait olduğunu belirtelim. Jan Hus inançlarından dolayı 1415’de yakılarak infaz edilmiş ve Luther, Calvin, Zwingli’den önce yaşamış ilk kilise reformcusu olarak nitelendiriliyor. Heykel ölümünün 500. yılı anısına dikilmiş. Şehrin en yoğun kalabalığına ev sahipliği yapan meydanda, dünyanın her yanından gelmiş, fotoğraf makinesiyle “o anı” bekleyen yüzlerce insanla karşılaşacaksınız. Meydanda, gotik tarzda inşa edilen Tin Kilisesi (Church of Our Lady before Týn), barok tarzıyla St.Nicholas Kilisesi ve Astronomik saat kulesi (Astronomical Clock) yer alıyor. Bu üçlüyü gezdikten sonra bir soluk almak isterseniz, meydanda bir çok kahve dükkanı bulabilirsiniz. Grand Café Praha’da, eğer çikolata seviyorsanız, sıcak bir çikolata içmenizi ya da dünyaca ünlü doyguni koyu renkli ve lezzetli Çek birasıyla (pivo) yanında getirilen atıştırmalıkları denemenizi önerebilirim. · ASTRONOMİK SAAT KULESİ VE HİKAYESİ Astronomik saat kulesi, sadece Çekçe ya da Bohemce konuşan yerel halk tarafından, “Orloj” adı ile anılıyor. Burası, Çekler için, İstanbul’un Taksim Meydanı gibi bir referans noktası. “Astronomik saat”, “saat kulesi” şeklinde farklı adlarla İngilizce sorarsanız, size canlarının çektiği herhangi bir noktayı tarif edebilirler. Güneşin, dünyanın ve ayın konumlarını gösteren, dış tarafındaki rakamları İbranice olan Orloj, 1410 yılında eski şehrin güney duvarına inşa edilmiş. Dünyada en eski üçüncü astronomik saat ve hala çalışan en eski saat olma ünvanını taşıyan yapının, “o an” ile olan ilişkisine gelecek olursak, her saat başı heyecanla ve merakla bekleyen insan seline karışmanızı söylemem gerekir. Kulenin, her saat başı etrafına meraklı kalabalığı çekmesinin nedeni, 17. yy’da saate eklenen, 12 havari ve bir horozu temsil eden hareketli heykelcikler. Heykelcikler hareket ettiğinde, “o anı”, çocuksu sevinç çığlıkları ve coşkulu alkışlar eşliğinde fotoğraflayarak ölümsüzleştiren kalabalığın, havarilerimi yoksa horozumu alkışladıklarına anlam veremeyen biz, bu durumu tatilde atılmaya çalışılan strese bağlıyoruz. Saatin etrafında insanlara neleri yapmamaları gerektiğini gösteren dört figür var. Bunlar; aynada kendine hayranlıkla bakan bir figürle temsil edilen “kibir” , hemen yanında elinde bir altın torbası ile tefeciliği sembolize eden “pinti”, diğer tarafta ölümü temsilen bir “iskelet” ve zevk ve eğlenceyi temsilen “mandolinli bir türk” figürü. · Saat kulesinin ilginç de bir hikayesi var, bu hikayeyi de sizlerle paylaşalım ve hikayenin bitimine anlatmakla bitiremediğim Prag’ın ikinci bölümünde, gelecek ay buluşmak üzere bir virgül koyalım. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|