Kaş’tan Meis adasına rüya gibi bir ziyaret

Hüseyin IRMAK

Antik adı Antiphellos olan Kaş, Antalya’nın batısında yer alan bir turistik noktadır.  Antik Phellos yerleşiminin limanı olduğu ifade edilen Kaş’ın tepelerinde bir yerde “Phellos 7 Km.” tabelasını görünce ve insan Kaş’a niye o dönem “Antiphellos” dendiğini merak ediyor doğrusu. Ve hemen hınzır bir senaryo kuruyor kendince. Phellos sakinlerinden bir grup herhangi bir nedenle diğerleriyle kavga etti ve ya artık orada barınamadı ya da kendileri tepki olsun diye çekti gitti ve şimdiki Kaş’ın olduğu yere Phellos’un anti’sini yani bir nevi alternatifini/karşıtını kurdular diye düşünüyor. Hani var ya bizde, özellikle otobüs firmalarında görülür… “X” firması, “Öz X” firması misali…

Fakat sorduğunuzda ya da bölgeye dair bir şeyler okuduğunuzda Kaş’ın Phellos yerleşiminin limanı olarak kurulduğunu okuyorsunuz. Ne kadar doğru bilemem ama öyle yazıyor.

FETHİYE ÜZERİNDEN ULAŞIM DAHA KOLAY

Kaş’a Antalya üzerinden gelmektense Fethiye üzerinden gelmenin kesinlikle çok daha kısa ve pratik olduğunu söylemek gerek. Araç Kaş’a yaklaştığında dolambaçlı yollar muhteşem koy manzaralarını katederek  ilerliyor. Yavaş yavaş Kaş’a doğru alçalıyorsunuz. Kaş’a ait bir yarımada görüyorsunuz hemen karşısında da bir ada… Karşılıklı evlerin göründüğü bu nokta karşıdaki Meis Adası’na en yakın nokta.

KAŞ-MEİS YÜZME YARIŞLARI

Yunanistan’a ait Meis Adası, Kaş Koyu’nun tam karşısında yer alıyor. Ve haftanın üç günü iki ayrı feribot çalışıyor adaya. Kaş’a giden herkesin mutlaka gidip görmesi gereken bir yer Meis…

Karşılıklı ilişkilerin çok yoğun olduğu bu iki yerleşim birimini görmek size çok şey kazandıracaktır. Kaş Belediyesi’nce 16’ncısı yapılan Kaş/Likya Kültür Sanat Festivali çerçevesinde Kaş ile Meis arasında yüzme yarışları yapılıyor. Bu yıl 9’cusunun yapıldığı yarışmaya iki taraftan da her yaştan insan katılıyor.

 RENGARENK BOYALI VE ÇOK BAKIMLI EVLER

Türkçe adıyla Kızılhisar, Yunanca adıyla Castellorizo olan Osmanlı döneminde Megisti ismiyle de anılan Meis Adası, Yunanistan’ın Türkiye’ye en yakın adasıdır. Diyelim ki Kaş’tasınız ve Meis’e gitmeye karar verdiniz. Yaklaşık 1300 metre mesafede olduğu ifade edilen Meis’e 20 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Meis’in koyuna girmeye başladığınızda sizi rengarenk boyalı ve çok bakımlı evler karşılıyor. Bazıları film platosu için yapılmış prefabrik kartonlar hissi verse de gerçek evler ve gerçek olduğuna inanamıyorsunuz. Hemen sol tarafınızda bir cami görüyor ve şaşırıyorsunuz. Muhteşem temiz bir su da ilerleyen feribottan inip giriş işlemlerini yaptırıp ta camiye doğru ilerlediğinizde karşınıza çok temiz ve bakımlı bir bina çıkıyor. Türkiye’de bu kadar temiz ve bakımlı bir cami görebilmeniz sanırım mümkün değil. Müze olarak gezebiliyor, önündeki cafe’de oturabiliyorsunuz.

TÜRKÇE AN LAŞABİLİRSİNİZ

Koya bakan evlerin alt katları genellikle lokanta, pastane ve cafeteria… Ortalık sessiz. Etrafta sadece teknelere, kayıklara, yatlara vuran suyun minik şıpırtı seslerini duyabilirsiniz. Bir de keyfince gezen carettaların başını sudan çıkardıkları zaman çıkan küçük sesi. Koyun bir tarafından diğer tarafına sesinizi rahatlıkla duyurabilirsiniz. Kıyıda masaların bazılarında tavla oynayan Rumları görünce bir gülümseme yayılıyor yüzünüze. Lokantaların, cafelerin hangisinde oturursanız oturun, hepsi güzel, bakımlı ve hizmeti titiz. Mutlaka kalamar yiyin, bizimkinden farkını görecek ve hakkını teslim edeceksiniz. Benzer yemeklerimiz nüans farklarıyla orada masaya geliyor. Koyda gezerken “Meltem Pastahanesi” tabelası dikkatinizi çekiyor. Yunanlı bir gençle evlenip oraya yerleşmiş bir Türk kızının, eşiyle birlikte işlettiği pastane burası. Orada Türkçe anlaşabilir ve Kaşlı gelinden ada hakkında merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını alabilirsiniz. Esnaf zaten Türkçe asgari cümleleri biliyor ve anlaşma problemi çekmiyorsunuz.

GÜNEŞ IŞIĞININ HER YERİ MAVİYE BOYADIĞI MAĞARA

Yemeğinizi yediniz, içeceğinizi içtiniz, hiç vakit kaybetmeden Mavi Mağara’ya gidin. Hemen lokantaların arasında bir dükkanda kaydınızı yaptırabilir, 7 ile 10 Euro arasında değişen fiyat ile mağaraya gidebilirsiniz. Tekne sizi adanın arkasına doğru bir yere sahil boyu götürüyor. Bir süre duruyor, görevlilerden biri tekneye bağlı sandala geçiyor ve onu tekneye yanaştırıyor. Ziyaretciler sığacakları sayı kadar sandala biniyor ve sandal tekneden ayrılıyor. Kayalara doğru küçük bir yarıkta görevlinin uyarısıyla herkes kayığın içine iyice yatıyor. Aksi takdirde o küçük yarıktan başınızı vurmadan geçemezsiniz. Bilmeyen biri bu küçük, belki de fark edilmeyen yarığın oldukça etkileyici bir mağaraya açılacağını nereden bilsin! İçeriye girdiğinizde her yerin masmavi olduğunu görüyorsunuz. Yarıktan içeriye sızan ve suya yansıyan güneş ışığı her yeri maviye boyuyor. Dip tarafta kayalardan oluşmuş doğal bir set var. Eski zaman korsanları burada kalmışlar mıdır acaba diye düşündürtüyor insana. İsteyen mağaranın içinde sandaldan atlayarak suya girebiliyor ama bu öyle her babayiğidin harcı değil tabi. Ürkütücü bir yanı var ortamın çünkü. Birkaç tur ve suya girenlerin çıkmasını bekledikten sonra yine gelinen yerden, aynı şekilde herkesin başını eğerek çıkmasıyla tamamlanan Mavi Mağara gezisi, Meis Adası’nın olmazsa olmazlarından.

Görmedim ama arkadaşlarımın anlattığı kadarıyla Kaş’ta da bir Mavi Mağara varmış. Onun girişi daha büyükmüş ve tekne burnunu sokabiliyormuş. Fakat içi küçükmüş. Meis’te böylece içinde deniz olan bir mağarayı da gördükten sonra renkli evlerin içinde bir geziye çıkabilirsiniz. Kapıların büyük çoğunluğu açık. İçerde birileri ya var ya yok. Açık kapılardan baktığınızda bazı yaşlıların televizyon seyrettiğini ya da çocuklarıyla uğraşan bir anneyi görebilirsiniz.

KOYDAKİ EN GÜZEL OTURMA NOKTASI

Koy bölgesinde, adına “market” denmiş olsa da bir tane bakkal var. Burası bir mahalle gibi. Küçük bir tepenin ardına doğru devam eden evler orada da bir mahalle oluşturmuş. Adada ortalama 20 ya da 30 tane motorize araç var. Onların da önemli bir kısmı kamu hizmeti için olan, itfaiye, ambulans vs. Koyun girişinden sağ tarafta, evlerin bittiği noktada oldukça güzel bir konuma sahip bir otel bulunuyor, evlerin arasında bazı pansiyonlar da var. Sahilde beyaz boyalı bir kilise var ve onun önündeki pastanenin dışarıya attığı masalarda oturmak en keyifli şeylerden biri. Koydaki en iyi oturma noktalarından biri. Manzaraya hakim olmak ve istenirse denize girmek açısından… Biraz önce bahsettiğim küçük tepeye doğru tırmandığınızda orada bir-iki okul, müze ve bir de büyük bir yapıya sahip eski bir kilise var. Mutlaka görmeniz gerekir.  

GECESİ, GÜNDÜZÜNDEN DAHA RENKLİ

Adanın arka tarafında küçük bir havaalanı bulunuyor ve küçük uçaklar inebiliyor. Türk gelinin bize anlattığına göre ada, tüm alışverişini Rodos’tan sağlıyormuş. Ve adanın gecesi, gündüzünden daha renkli ve keyifli imiş. Akdeniz’i dolaşan yatlar, o bölgede Meis’e geliyor ve akşam yemeği, eğlencesini orada yapıyormuş. Dolayısıyla oldukça keyifli akşamlar geçiriliyormuş. Kızımızın bize tavsiyesi “mutlaka bir gece kalın ve görün, bana hak vereceksiniz” şeklinde oldu.

Şimdilik günübirlik bir gezi olarak geldiğimiz Meis’e dair bu tavsiyeye bilahare uyacağımızı söylemekle yetindik sadece. Akşam 16.30’da dönüş saati geldiğinde iskelede bulunan freeshop’tan alışverişimizi yaptık ve Kaş’a doğru yol aldık.

Keyifli bir gün geçirdiğimiz adanın evleri, sakinliği, bakımı ve yemekleri pek unutulacak gibi değil.

KAŞ: BİR KEYİF YUMAĞI

Kaş’a döndüğünüzde ise sizi keyifli bir akşam bekliyor. Dönüşte biraz odanıza çekilin, dinlenin ve sonrasında sevimli bir yerleşime sahip Kaş’ın her çeşit satış yapan dükkanlarına doğru geçin. Hediyelik eşya satan ve vitrinleri fotoğraflık dükkanlar, yine çok iyi fotoğraf veren lokantalar, masalar, sandalyeler ve bir keyif yumağı.

Umulmadık yerlerde karşınıza çıkan antik mezarlar, sarnıçlar, eski evlerin ve güzelim çarşının içinde size habire sürpriz yapar. Aslanlı mezar Kaş’ın neredeyse simgesi durumuna gelmiş. Kaş’ta iki de dalgıç okulu var. Marinadaki teknelerinden irtibat kurabilir ve gerekiyorsa sertifikalı kurslar alabilirsiniz.

Kaş’a gitmişken tekne turu ile Kekova’yı, Likya Yolu’nu, antik ismi Simena olan Kaleköy’ü gezmeden, Kekova koylarında denize girmeden, batık şehri görmeden de gelmeyin.