SON DAKİKA
TRAKYA'NIN 10 HARİKASITrakya tarih, doğa ve deniz turizminden hak ettiği kadar yararlanamıyor. Trakya’nın turizmden istediği payı alamamasının en önemli nedeni tanıtım. İkinci neden gerekli turistik yatırımların yapılmaması. Üçüncü neden yaz sezonun kısa olması.Bölgenin turizmden özlenen payı alabilmesi için tarımın da devreye sokularak, hasat şenliklerinin bir turizm aracı olarak kullanılması gerekiyor. Tarım turizmiyle tarih, doğa ve deniz turizmi kaynaştırılarak daha çok turist çekilebilir. Turizmin Trakya’da beklenen seviyeye ulaşabilmesi için bir katkı da 'Global Sanayici' olarak biz yapmak istedik ve sizin için Trakya’nın 10 tarih ve doğa harikasını sayfalarımıza taşıdık.
Selimiye Camii Padişah 2. Selim tarafından Mimar Sinan’a yaptırıldı. Yapımına 1568 yılında başlanan caminin açılışı 27 Kasım 1574 Cuma günü olarak planlandı, ancak II. Selim’in ölümünün ardından 14 Mart 1575’te ibadete açıldı. 90 yaşında Selimiye’nin yapımını tamamlayan Mimar Sinan, “Çıraklığımı İstanbul’daki Şehzade Camii’nde yaptım. Kalfalığımı da Süleymaniye Camii’nde tamamladım. Fakat bütün gücümü bu Sultan Selim Han Camii’nde sarf edip ustalığımı ayân ve beyân ettim” der. 27 Haziran 2011’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Böylelikle bir Osmanlı eseri daha Dünya Mirası Listesi’ne girmiş oldu. Edirne’de Karaağaç, Sarayiçi ve Gala Gölü de birer mimari, tarih ve doğa harikası.
Çilingoz plajı İstanbul Çatalca’ya bağlı Karadeniz’de bakir, tertemiz bir koy Çilingoz plajı. 1200 metrelik kumsalıyla göz kamaştırıyor. Göl, deniz ve ormanın iç içe geçtiği büyüleyici bir doğa harikası. İster Çatalca’dan, isterseniz Çerkezköy’den Binkılıç (Istranca) beldesi üzerinden gidin huzur dolu bir cennete çıkacaksınız. Yaz aylarında kampçıların en sessiz, en dinlendirici mekanı bir doğa harikası.
Kastro-Kıyıköy Kırklareli’ne bağlı eski adı Midye olan Kıyıköy, mavi ve yeşilin kesiştiği Trakya Karadenizinin ayrı bir cenneti. Zengin balık çeşitlerine sahip Kıyıköy’de konaklamaya uygun çok sayıda pansiyon mevcut. Pabuç ve Kazan ırmakları arasında yüksek bir tepeye kurulu köyde bir çok tarihi eser var. Bunlardan nehir kıyısında bulunan kaya içine oyularak yapılmış Aya Nikola manastırının 3. yy’da yapılmış kolon kabartmaları, işlemeli sütunları, kubbe ve kemerleri görülmeye değer. Kastro Kıyıköy’e 18 kilometrelik bir mesafede. Kastro’ya Saray üzerinden ulaşılıyor. 500 metre uzunluğunda, 200 metre genişliğinde plajı tertemiz bir deniz tamamlıyor. Orman içine uzanan gölünde sandal sefası yapmak ayrı bir keyif. Konaklama tesisi yok. Konaklamak için Kıyıköy tercih edilebilir.
İğneada - Longoz Orman'ları Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada Beldesi uzunluğu 20 kilometreyi bulan kumsal ve plajıyla göz dolduruyor. Karadeniz’in en batı ucundaki bu cennet, ince kumlu sahiliyle güneyin tatil merkezlerine kuzeyde bir seçenek olma iddiasında. Altyapı ve yatırımlarla bir turizm merkezi olmaya aday. Adını beldeyi fetheden İne Bey’den alır. En eski adının ‘’Ayastefanos’’ olduğu söylenir. İğneada kumsalı kadar longoz ormanlarıyla da dikkat çeken bir cennet. Longoz; kışları su basar, suyla kaplı ormanlık alanlara denir. İğneada, deltası, sahili ve longoz ormanlarıyla Türkiye kuş varlığının önemli bir bölümüne ev sahipliği yapıyor. Zengin ve el değmemiş çeşitliliğe sahip İğneada’nın longoz ormanları Türkiye’nin 39. milli parkıdır.
Türklerin Rumeli’de ilk kurduğu belde olan Uzunköprü, dünyanın en uzun taş köprülerinden biriyle ünlü. Uzunköprü, 1427-1443 yılları arasında II. Murat tarafından başmimar Mimar Muslihiddin’e yaptırıldı. Taşköprü’nün yapımında usta Mimar Muslihiddin’e Mimar Kemal tarafından yardım edilmiştir. 1392 metre uzunluğunda, 6.80 metre genişliğindeki köprü, 174 yüksek kemer üzerine uzatılmış eşsiz bir mimari yapıdır. Kemerlerinin bazıları sivri, bazıları yuvarlaktır. Köprünün yüksekliği ve genişliği yer yer değişir. Bazı ayaklarında selyaranlar, üstünde balkonlar vardır. Taş ayaklar arasında fil, aslan, kuş figürleri dikkat çeker. Uzunköprü’de güneşin doğuşu ve batışını izleyenler ayrı bir haz alır.
Dupnisa Mağaraları Kırklareli’ne bağlı Demirköy’ün Sarpdere köyü sınırları içerisinde yer alan Dupnisa Mağarası meraklıları için mutlaka görülmesi gereken bir inci. Trakya’nın turizme açılmış tek mağarası adını Bulgarca’da delik anlamına gelen ‘’Dupnisa’’dan almış. Yaklaşık 180 milyon yıl önce oluşmuş. Mermerler içerisinde gelişen mağara, birbirine bağlı 2 kat ve 3 bölümden oluşuyor. Kuru ve sulu mağara bölümleri olmak üzere toplam uzunluğu 2 bin 700 metre. İçinden devamlı bir yeraltı nehri akıyor. Denizden 345 metre yukarıda giriş ağzı bulunan sulu mağara 1970 metre uzunluğunda. Dupnisa’nın ‘’Kız Mağarası’’ olarak bilinen bölümünde 11 türden yaklaşık 60 bin yarasa yaşıyor. Bu bölüm bu nedenle ziyarete kapalı tutuluyor. Dupnisa mağara sisteminde 11 yarasa türü ile 184 mağara omurgasızının yaşaması mağaranın önemli bir yer altı habitatı olduğunu gösteriyor. Mağarada süt beyazdan kırmızı ve kahverenginin her tonunda renge sahip dev sarkıtlar, dikit ve sütunlar yer alıyor.
Saros Körfezi-Enez-Mecidiye -Erik'li Saros Körfezi dünyanın kendi kendini temizleme özelliğine sahip ender köşelerinden biri. Yılda üç kez şubat, nisan, temmuz aylarında akıntılarla kendi kendini temizliyor. Bu özelliği nedeniyle çok zengin deniz canlısı çeşitliliğine sahip. 144 çeşit balık, 78 tür deniz bitkisi ve 34 tür süngere ev sahipliği yapıyor. Sualtı zenginlikleriyle dolu ve sualtı etkinlikleriyle ilgilenenler için oldukça önemli bir bölge. Saros Körfezi ayrıca; dünyada windsurf sporuna uygun 3 denizden birisi olarak kabul ediliyor. Mecidiye, Erikli ve yılan balıklarıyla da ünlü Enez plajlarının varlığıyla zenginleşen bir köşe.
Uçmakdere/Şarköy Uçmakdere, doğal özellikleriyle Marmara kıyılarının az rastlanan köşelerinden biri. Ganos Dağı eteklerinde yol alırken, Marmara’yı hiç bu kadar yüksekten ve bu açıdan görmediğinizi fark ederek hayıflanacaksınız. Karşınızda uzanmış yatan Marmara Adası ve Hayırsız Ada ile selamlaşıp birbirini izleyen koyların doyumsuz güzelliğiyle mutluluğu yudumluyacaksınız. Uçmakdere değme ressamın yaratamayacağı büyülü bir güzellik sunuyor. SİT alanı olduğu için yağmalanmadan doğal kalmış bir köşe.
Anastasia Surları- HUNLARA ÇEKİLEN SET 40 mil uzunluğunda dünyanın en uzun ikinci surları Anastasia Surları; Silivri Karınca Burnu’ndan Karadeniz’de Karacabey Evcik Plajı’na kadar uzanıyor. 375 yılında Macaristan’a gelen Hunlar Balamir yönetiminde devlet kurmuşlar, Muncuk’ un ölümünden sonra Atilla iktidarı tek başına ele alınca I. Balkan (441) ve II. Balkan (447) seferlerine çıkmış bu seferlerinde Çatalca’dan geçerek Büyükçekmece Gölü önlerine gelmiş ve Bizans’ı vergiye bağlamıştır. Avrupa Hunlarının saldırıları Bizans İmparatoru Anastasius’u 507– 11 yılları arasında bu surları yaptırmak zorunda bırakmıştır. Anastasia Surları Çin seddin den sonra Hunlar’ı durdurmak için yapılan dünyanın ikinci büyük surudur. Gelelim kralların da yüzdüğü Evcik Plajı’na. Evcik Plajı 9-10 kilometre uzunluğunda hiçbir yapılaşma olmayan bir kumsala sahip. Kıyı peribacalarını andıran etkileyici bir oluşumla süslü.
Vize Kalesi Kırklareli Vize ilçesinde, kentin en yüksek tepesi olan akropolde kale ve bu kaleden ovaya doğru uzanan surların kalıntıları 2030 yıl önceden bugüne gelmiş. İç ve Dış Kale olmak üzere iki bölümden meydana gelen Traklardan kalma Vize Kalesi ve surlar Roma döneminde MÖ.72-76 yıllarında yapılmış. Kesme taşlar duvarlarda üst üste oturtulmuş ve bunlar kuvvetli bir harç tabakası ile sağlamlaştırılmış. Ayrıca surların ara bölmeleri moloz taşlarla doldurulmuş. Kale ve surlar, yuvarlak ve kare kulelerle desteklenmiş. Yakın tarihlerde burada bulunan MS.200 yıllarına tarihlendirilen bir Roma kitabesi kalenin yapımına açıklık kazandırmıştır.
Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|