SON DAKİKA
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Şirket Yönetim Kurulu-1Hissedarlar, gerek şirkete karşı, gerekse şirketin alacaklılarına karşı tüm malvarlıkları ile değil, sadece koymayı taahhüt ettiği sermaye payı oranında sınırlı sorumludurlar.
İSMAİL ALTAY
Bir sermaye şirketi türü olan anonim şirket (AŞ), birçok hissedardan oluşabileceği gibi, 6102 sayılı TTK’dan sonra tek kişi tarafından da oluşturulabilecektir. Anonim şirketlerde bulunan “tek borç ilkesi” gereğince, ortaklar şirkete karşı –maddi açıdan- sadece taahhüt ettiği sermaye payı ile sorumludur. Bir başka açıdan bakıldığında da, hissedarlar, gerek şirkete karşı, gerekse şirketin alacaklılarına karşı tüm malvarlıkları ile değil, sadece koymayı taahhüt ettiği sermaye payı oranında sınırlı sorumludurlar. İşte bu “sınırlı sorumluluk” ilkesi, ticari hayatın “taşıyıcı sütunu”dur. Bu taşıyıcı sütunu sadece “kamu borçları” yıkabilmektedir. Unutulmaması gereken ve unutturulmayacak olan; devlet, tacirin doğal ortağıdır. Ancak sadece kâra ortaktır; zararı hiç paylaşmaz ama hesap sorar. Bu hesabı, “6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun” vasıtasıyla sorar. AŞ’lerde vergi alacakları için, öncelikle şirkete başvurulması zorunludur. Şirketten kamu alacağının tahsil edilememesi halinde ise, -anonim şirketin hissedarlarının değil- sadece yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilecektir. Hissedarlar açısından sınırlı sorumluluk ilkesinin geçerli olduğu anonim şirketlerin faaliyetleri, organları aracılığı ile yürütülmektedir. Daha önce organlar arasında denetim kurulu da varken, 6102 sayılı TTK’da yapılan değişiklikten sonra, dış denetim sistemi oluşturularak, denetim kurulu organ olmaktan çıkarılmıştır. Şu anda AŞ’ler sistemimizde, genel kurul (GK) ve yönetim kurulu (YK) olmak üzere iki organ bulunmaktadır. YK, şirketi yönetirken, aynı zamanda şirkete ortak olan hissedarların da getirmiş oldukları sermayeyi yönetmektedir. Bu nedenle, hem şirketin hem sermayenin yönetim biçimini, YK belirlemektedir. “At sahibine göre kişner” atasözünde olduğu gibi, şirketin yönetimini teslim ettirdiğiniz kişiler, şirkete ruh da verecek, şirketin karakterini belirleyecektir. Hissedarlar da bu hukuksal organizmanın (tüzel kişiliğin) bir parçası olarak, son tahlilde maddi ve manevi açıdan kendine düşen payı alacaktır. Bu nedenle çalışmamızda, 6102 sayılı TTK’daki anonim şirketlerdeki yönetim kurulunun belirlenmesinden başlayıp, çalışma usulü ve sorumluluğunu ana hatlarıyla inceleyeceğiz: 1. Yönetim Kurulu esas sözleşmede atanmış olabileceği gibi, genel kurul tarafından da seçilebilir (TTK m.359/1). İlk YK, esas sözleşme ile atanır (TTK.339/3), sonraki YK’lar ise GK tarafından seçilir. GK’nın, YK üyelerinin seçimine ilişkin yetkileri devredilemez (TTK.md.408/2-b). Ancak istisnai hallerde YK’nın, eksilen üyelerini geçici olarak seçme hakkı bulunmaktadır. Bir başka istisna ise il özel idaresi, belediye ya da köy gibi kamu tüzel kişiliğinin, YK üyesi olması halinde karşılaşılmaktadır. 2. YK üye sayısı, eski TTK’da en az üç iken; yeni TTK tek kişilik anonim şirket kurulmasına imkan tanıdığından, tek kişi de olabilmektedir. Diğer bir deyişle, bir veya daha fazla kişiden oluşan YK oluşturulabilmektedir (TTK m.359/1). 3. Esas sözleşmede YK üye sayısı açıkça belirtilebileceği gibi, üst sınır da koyulabilir ya da seçenekli olarak (3 ile 5 kişi gibi) belirlenebilir. 4. Tüzel kişiler de YK üyesi olarak seçilebilirler. Bu durumda tüzel kişi kendini yönetim kurulunda temsil edecek bir gerçek kişi seçerek şirkete bildirilir. AŞ ise YK üyesi olan tüzel kişiliği ve onu temsil edecek bu gerçek kişiyi tescil ve ilan eder. Bu tescil ve ilandan sonra, YK üyesi olan tüzel kişilik, kendi internet sitesinde durumu açıklamak zorundadır (TTK m.359/2). 5. YK üyesi olan tüzel kişiliği, sadece tescil edilmiş olan kişi temsil ederek tüzel kişilik adına toplantılara katılabilir ve oy verebilir (TTK m.359/2). Hal böyle olmakla birlikte, doğal olarak tüzel kişinin temsilcisi olan gerçek kişi değil, YK üyesi olarak seçilen tüzel kişiler, şirkete, hissedarlara ve alacaklılara karşı sorumludur. 6. YK üyesi olan tüzel kişi, istediği zaman belirlediği gerçek kişiyi değiştirme hakkına sahiptir. AŞ’nin bunu yapma hakkı olmamakla birlikte, haklı sebeplerin olması halinde, tüzel kişiden bu gerçek kişinin değiştirilmesini talep edebilecektir. 7. Henüz 6102 sayılı TTK yürürlüğe girmeden 6335 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle, Yönetim Kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil edilen gerçek kişinin tam ehliyetli olması yeterli görülmüştür. Oysa ki 6102 sayılı TTK’da anılan kanunla budama yapılmadan önce, yönetim kurulu üyelerinin en az dörtte birinin yüksek öğrenim görmüş olma zorunluluğu bulunmaktaydı. Profesyonel üyelerin seçimine zemin hazırlamak ve kurumsal yönetim ilkeleri uyum için yapılmış olan bu düzenlemenin kaldırılması bizce doğru olmamıştır. 8. YK üyelerinin hissedar olma şartı (6762 sayılı TTK m.313) kaldırılarak, seçilen YK üyelerine, görevlerine başlayabilmek için kanuna karşı hile ile sembolik hisse verilmesi uygulamasına son verilmiştir. Artık hissedar olmayan kişiler de şirketin YK üyesi olabilecektir. Böylece şirketlerin profesyonel YK oluşturabilme imkanı doğmuştur. AŞ’nin tek kişiden oluşan yönetim kuruluna, şirketin hissedarı olmayan bir kişi de seçilebilecektir. Bu şirket yönetiminin profesyonelleştirilmesi için atılmış bir adım olabilir. Özellikle AŞ’nin hissedarları (ya da tek hissedar da olabilir), vakıf, dernek ya da başka tür tüzel kişilikler olması halinde, AŞ’nin profesyonel bir yönetici tarafından yönetilmesi, bizce doğru düşünülmüş bir çözümdür. Ancak uygulamada, AŞ hisselerinin tamamına sahip olanlar (bu tek kişi de olabilir, birden fazla kişi de olabilir), şirketin hissedarı olamayan kişileri yönetim kuruluna seçerek, özellikle kamu borçları nedeniyle bu kişileri paravan olarak kullanabilme ihtimalleri de bulunmaktadır. Hukukun temel prensibi “dürüstlük ilkesi” olmakla birlikte; özellikle ekonomik ve siyasi krizlerde yetişen benim kuşağımın avukatları, “nereden çapanoğlu çıkar” diye endişe ederek, bu tip düzenlemelere temkinli yaklaşmaktadır. 9. YK üyesi seçilecek kişinin iflasına karar verilmemiş olmalı, ehliyeti kısıtlanmamalı ve üyelik için kanun veya esas sözleşmedeki aranan niteliklere sahip olmalıdır. Eğer YK üyeliği sürecinde bu şartları kaybederse, bu kişinin üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erecektir (TTK m.359/4’ün atfıyla m.363/2). 10. 6762 sayılı TTK m.315/2’de, yönetim kurulu üyesi olacak kişinin “ağır hapis cezası veya sahtekarlık, emniyeti suistimal, hırsızlık, dolandırıcılık suçları nedeniyle mahkum olmama” şartı da bulunmaktaydı. Bu açık düzenleme 6102 sayılı Kanunda yer almamıştır. Bu hükmün yazılmaması, “dolandırıcıya, sahtekara, hırsıza-uğursuza” AŞ’de YK üyeliği yapabilme imkanı tanımak için değildir. Hukuk tekniği açısından, YK üyeliğini sona erdirecek suçlara sınırlandırmak getirmemesi düşünülmüştür. İlerleyen zaman içinde yeni suç tiplerinin çıkması halinde, anılan düzenleme yetersiz kalabilecektir. Ayrıca ceza kanunlarında bu tip suçlara ilişkin yapılan düzenlemelerde, mahkumiyetin sonucu YK üyeliğinin devamına engeldir. Bu suçlardan mahkum olan kişilerin YK üyesi seçilmesi halinde iptal veya bazı durumlarda da butlanın tespiti davası açılabilecektir. 11. Esas sözleşmede yapılacak düzenleme ile “grup imtiyazı” oluşturularak, belirli hisse gruplarına (karda, oyda, tasfiye payında vs imtiyazlı hisse gruplarına), özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan hissedarlara(bayiler, yan sanayi mensupları, tedarikçiler vs) ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabileceği gibi, YK üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Bu durumda, GK tarafından, YK üyeliğine önerilen adayın ya da hakkın tanındığı imtiyazlı grubun ve azlığa mensup adayın üye seçilmesi zorunludur. Ancak haklı bir sebebin bulunması halinde seçilmeyecektir (TTK m.360/1). 12. Halka açık anonim şirketlerde (HAAO) ise, imtiyazı grupların ya da azlığın seçeceği YK üyesi sayısına sınır getirilmiştir. İmtiyazlı gruplara ve azlığa tanınacak YK’da temsil edilme hakkı, HAAO yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamayacaktır. Bağımsız YK üyeleri ise hiçbir gruba mensup olmadıkları için, bu orana dahil değildir (TTK m.360/1). 13. 6102 sayılı TTK ile hukuk sistemimize “bağımsız yönetim kurulu üyeliği” kavramı eklenmiştir (TTK m.360/1). Kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda getirilen bu üyelik türü ile, yönetim kurulunun profesyonelleşmesi ve üyeler arasında şirket lehine denge oluşturulması amaçlanmıştır. Böylelikle AŞ’lerin aile şirketi yapısına son verilerek, kurumsal yapıları güçlendirilmek istenmiştir. Bu kişiler şirket yönetiminde risk analizi yapabilen, bilgili ve tecrübeli, vaktini yeterli ölçüde şirkete ayırabilen, farklı şirketlerdeki görevleri nedeniyle dolaylı menfaat ilişkisinde olmayan, etik prensiplere sahip, genel kurulda kendini seçen ve bir sonraki dönem de seçecek kişilere minneti olmayan, gücü sürekli elinde tutmaya çalışan şirket yönetiminin gerçekten bağımsız denetime tabi tutulmasını sağlayan, yönetimi sürekli izleyip kontrol eden, herhangi bir menfaat bağı ya da yakınlık ilişkisi olmadığı için şirketten, yönetimden ve hakim hissedarlardan bağımsız sayılan yönetim kurulu üyesidir. 14. AŞ’ler, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zararlara karşı,isteğe bağlı olarak zarar sigortası yaptırabileceklerdir. HAAO veya borsa şirketleri (hisseleri borsada işlem gören şirketler), yönetim kurulu üyelerinin, şirkete verebileceği zararı, şirket sermayesinin %’ini aşan bir bedelle sigorta ettirerek şirketi teminat altına almışsa, bu husus HAAO’da Sermaye Piyasası Kurulu’nun ve borsa şirketlerinde “Borsa Bülteninde” duyurulur ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır (TTK m.361). 15. YK üyeleri azami üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebilir. Esas sözleşmeyle bu süre uzatılamaz ama azaltılabilir. Ancak esas sözleşmede üyenin tekrar seçilmesini kısıtlayan bir hüküm bulunmaması halinde, GK tarafından tekrar seçilebilir. Esas sözleşmede tekrar seçilebileceğine ilişkin hüküm bulunmaması halinde, YK üyesi ancak bir faaliyet yılı için seçilmiş olur (TTK m.362/1). 16. İşletme konusu kamu hizmeti olan AŞ’ler, esas sözleşmelerinde, hisse sahibi olmasalar da devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerinden birine, YK’da temsilci bulundurma hakkı verebilir. Bu temsilciler için üç yıllık sınırlama bulunmamaktadır (TTK m.362/2). (Devamı var) Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|