‘Mısır’daki işlerimize aynen devam ediyoruz’

Mısır’da işletmeleri bulunan Taha Holding’e bağlı Özen Mensucat’ın Genel Müdürü Dr. Ahmet Temiroğlu, Mısır’daki Türk işadamlarının yatırımlarında ve üretimlerinde  değişen bir şey olmadığını söyledi. Dr. Temiroğlu, Mısır’daki resmi kanallardan, Türkiye hükümetine baskı yapmaları için kendilerine baskı geldiğini söyledi. Temiroğlu, Mısır Ticaret Bakanı’nın fabrikalarını ziyaret ederek, kamuoyuna Türklerle aralarında bir sorun olmadığını mesajını verdiğini anlattı.

Temiroğlu’na, Kahire’deki kanlı olaylardan sonra iki ülke arasındaki sert açıklamalar nedeniyle gerginleşen politik ilişkilerin iş ilişkilerine nasıl yansıdığını sorduk.  

- Sayın Temiroğlu, Türkiye-Mısır arasındaki politik ilişkiler neredeyse kopma noktasında. Mısırdaki yatırımcılar açısından durum nedir?

- Mısır’da üretimimiz devam ediyor. Herhangi bir aksama yok. Yalnız Mısır hükümetinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları, eleştirileriyle ilgili tedirginlikleri var, Bize baskı yapıyorlar, siz de hükümetinize baskı yapın anlamında.

TÜRKİYE’DEKİ ELEŞTİRİLER RAHATSIZ EDİYOR

- Hangi kanaldan geliyor bu baskı?

- Mısır Ticaret Bakanlığı’nın Ticaret Odası gibi bir kurumu var orada. Bize, ‘Hükümetinize baskı yapın. Türk hükümetinin Mısır hükümeti hakkında, Kahire’deki olaylar hakkında konuşmaları bizi rahatsız ediyor. Tamam, sizinle iş ilişkimiz devam edecek, aksaması söz konusu değil. Ancak biz huzursuzuz, siz de bunu hükümetinize, yetkililerinize duyurun’ diyorlar.

Bu rahatsızlık elbette çalışanlarımızı da huzursuz ediyor. Bu tartışmalar sürdükçe Mısır’da çalışanlar da ‘şirket kapanacak mı?’ şeklinde tedirginlik içine giriyorlar. Yakında Mısır’a gittiğimde işçiler bunu merak ediyorlardı. Bize, ‘Türkiye Hükümeti ile Mısır Hükümeti arasındaki bu gerginlik ileride işyerinin kapanmasına sebep olur mu?’ diye sordular.  Onun huzursuzluğu içindeydiler.

Buna mukabil, bundan 15 gün önce Mısır Ticaret Bakanı bizim ziyaretimize geldi.

TİCARET BAKANI FABRİKAMIZI ZİYARET ETTİ

- Olaylardan sonra değil mi?

- Evet, tabii. Fabrikamızı gezdi. Ben yoktum, bizim müdürlerimiz kendisini karşılayıp fabrikayı gezdirdi. Gayet güzel çalışıyorsunuz, aynen devam edin, sizi destekliyoruz, şeklinde konuştu. Bu geziyi Mısır ulusal televizyonları, basılı medya yayınladı. Dolayısıyla oradaki Türk işyerlerine yönelik herhangi bir yaptırım, kısıtlama, işyerlerinde, gümrük işlerinde olsun, diğer resmi işlemlerde olsun herhangi bir olumsuzluk yok.

- Bakanın ziyareti bir iyi niyet, dostluk gösterisi, her şeyin yolunda olduğunu göstermek amaçlı mesaj vermek olarak da algılanabilir değil mi?

- Evet. Özellikle bir Türk firmasını ziyaret etmesi anlamlı. Sanayi bakanı bir sanayi bölgesine gelir ve buradaki çok sayıda firmayı ziyaret eder, aralarından birisi de Türk firmasıdır. Olay böyle değil. Bakan sanayi bölgesine geliyor ve orada bir Türk firmasını ziyaret ediyor. Bence pozitif bir şey. İlişkilerin düzeltilmesini amaçlayan iyi bir adım olabilir.

Bundan sonra Türk Hükümeti ile Mısır Hükümeti arasında daha kötü şeyler olmazsa şu anda bizim işlerimizde bir aksama yoktur.

Güvenlik konusunda herhangi bir aksama yok ve eskisinden daha iyi olduğunu da söyleyebiliriz. Demokrasi Mısır halkının sorunu ama bizim için orada güvenlik söz konusu. Yani sokaklarda askerlerin olması bizi rahatsız etmiyor. Oradaki işgörenlerimiz, müdürlerimiz, mühendislerimiz rahatsız olmuyor. Asker varsa var. Oradaki muhaliflere karşı var, bize karşı değil. O açıdan, olması değil belki de olmaması bizim açımızdan daha kötü olabilir.

Demokrasi onların sorunu, biz bu ülkeye siyaset değil iş yapmaya gittik. Dolayısıyla bizim için önemli olan işimizin orada yürümesidir. Oradaki rejimin ne olduğu işadamı olarak bizim çok da umurumuzda değildir.

BİRAZ SOĞUK DAVRANIYORLAR

- Diğer şirketler için de durum aynı değil mi?

- Evet, hepsi için aynı. Oradaki tüm arkadaşlarımız zaten birlik içerisindeler. Özellikle İskenderiye’deki ticaret ataşesi çok güzel çalışıyor. Arkadaşlarımızın en küçük sorunlarıyla bile ilgileniyor. Dediğim gibi ne can güvenliği ne de mal güvenliği açısından herhangi bir problem yaşamadık. En büyük korkumuz, mevzuatlar, izinler, gümrük işlemlerinde aksama olmasıydı. Şu ana kadar herhangi bir aksama yok. Zaman içinde Hükümetler arasında gerginlik azalır, hava soğursa aynı biçimde devam eder.

Genel olarak baktığımızda eskiye göre biraz daha mesafeli davrandıklarını görebiliyoruz. Mesela resmi makamlar eskiden Türk denilince bize ‘hoşgeldiniz’, ‘ehlen ve sehlen’ deyip saygı gösterileri yaparlardı. Şimdi ise ‘Türk müsünüz, geçin’ diyorlar sadece. Türklere eskiden gösterilen itibar aynı düzeyde değil. Ama bu bizleri rahatsız edecek şeyler değil. Geçen gün konuşuyorduk, ‘onlar bizi sevse ne olur, sevmese ne olur’ diye. Türkleri hiç sevmeyen bir ülkeye, mesela Ermenistan’a gidip fabrika açsınız ne olur. Ben oraya iş götürüyor muyum, işyerim çalışıyor mu, bu fabrika sayesinde bir çok kişi ekmek parası kazanıyor mu, ben de üretim ve ihracat yapıyor muyum, buna bakarım. Bu zincir değişmediği sürece ve can güvenliği problemi yaşanmadığı koşullarda geriye kalanlar işin sosu gibi. Keşke o sos nefis olsa da her taraf daha güzel koksa. İnsanlar, ‘memleketinize hoş geldiniz’ deseler yeniden. Gerçekten, bize, ‘hoş geldiniz, burası sizin memleketiniz’ diyorlardı. Keşke öyle olsa ama şu anda öyle değil.