“Amerika ve Çin de ulusal ekonomi politikaları uyguluyor”

ARİF ESEN

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Esfender Korkmaz, üniversiteden emekli olsa da bilimsel faaliyetlerini aynı hızla sürdürüyor. Prof. Korkmaz, 11’inci kitabı “Küresel Süreçte Ulusal Kalkınma”yı kısa süre önce, bilim dünyasının dikkatine sundu. Prof. Korkmaz’a yeni kitabın öyküsünü sorduk:

- Kitap çalışmanız hakkında bilgi verir misiniz? Bu kitap yeni baştan mı yazıldı yoksa var olan notlarınızı mı düzenlediniz? Kitabı nasıl hazırladınız?

- Kitap yazmak yalnızca onu kaleme almak değildir. Kitap yazmak aslında insanın bir ömür boyunca edindiği birikimleri belirli bir zaman süresi içinde kitap haline dönüştürmesidir. Ben de uzun dönemli birikimlerimi bu vesile ile bir kitap haline dönüştürdüm. 

Burada daha önemli olan küreselleşme sürecinin dünyaya ve topluma getirdiği bir takım maliyetlerin mutlaka kamuoyu tarafından bilinmesi gerçeğidir. Bu gerçeği dile getirmek için zaten önceden paneller, konferanslar düzeyinde çalışmalarım vardı. Kitap fikrini bu çalışmalar verdi. Üzerinde 1.5 – 2 sene çalışarak bu kitabı yazdım. 

- Ulusal kalkınma deyimi, şu sıralarda piyasalara hakim olan düşüncelerin destekçilerince sanki demode bir kavrammış gibi gösteriliyor değil mi?

- Özellikle finansçılar, spekülatif sermaye ve sıcak para lobisi ulusal deyimine karşı kamuoyunda bir tepki yaratmak istiyor. Gerçekte ekonomik anlamda ulusalcılıkla siyasi anlamda milliyetçilik birbirinden çok farklıdır. Ekonomik anlamda ulusalcılık, bir ülkenin ulusal çıkarlarının korunmasıdır. Özellikle küreselleşme içinde ulusal çıkarları korumaya bugün daha çok ihtiyaç duyuyoruz. 

Sözgelimi Amerika Birleşik Devletleri ekonomik anlamda ulusal politikalar izliyor. Kendi ekonomik çıkarlarını ön planda tutuyor. Örneğin, kur nedeniyle Çin’e devamlı ihtarda bulunuyor. Kuru artırması için baskı yapıyor. Bunun karşısında Çin de ulusal politikalar uyguluyor. Çünkü Çin Yuan’ın değerini artırmıyor, cari fazla veriyor. Ülkesinin milli çıkarlarını ön planda tutan politikalar uyguluyor. ABD ve Çin, birbirinin tam tersi dünya görüşüne sahip iken ulusal politikalar uyguluyorlar.  Demek ki ulusal politikalar spekülatif sermayenin söylediği gibi modası geçmiş değil, tersine topluma faydası olan, ülkenin kalkınmasına yarar sağlayan politikalardır. 

- Yani küreselleşme ile ulusal kalkınma birbirlerinin zıddı, uzlaşmaz kavramlar değil ve beraber olabiliyorlar öyle mi? 

- Evet. Küreselleşme sürecinde daha fazla ulusal politikalar uygulamak gerekir. Aksi halde soyulursunuz. Eğer ulusal politikalar uygulamazsanız Türkiye gibi 10 senede 400 milyar dolar cari açık verirsiniz. Bu da soyulma demektir. Dolayısıyla ulusal politikalar bir yerde bütün toplumun benimsemesi gereken, herkesin cebine hitap eden, ülkenin ulusal çıkarına hizmet eden bir politikadır. 

- Bu kitapta hem Türkiye’yi yönetenlere, hem de iddiası olan ve Türkiye’yi yönetmeye talip olanlara bir yol göstermeyi de amaçlıyorsunuz değil mi?

- Elbette. Bu kitap, tenkitten ziyade çözüm önerileri getiren bir kitaptır. Böyle olmasını istedim. Çünkü tenkit etmek kolaydır, çözüm bulmak, proje yaratmak zordur. Bugünkü siyasi ve ekonomik ortamın, özellikle ekonomi medyasının sıkıntısı da buradadır. Bir grup medya sürekli borsayı, spekülatif sermayeyi övüp durmakta, bir kısım medya da tamamiyle bunların karşısında hareket etmektedir. Bunlar yerine ortaya proje koymak gereklidir. Türkiye’de zararlı projelerin tutmasının nedeni alternatiflerinin olmamasıdır. O nedenle Türkiye’de siyasetler üstü bir oluşum da çok gereklidir.

- Siz çok üretken bir bilim insanısınız. Bunun devamı gelecek mi? Planladığınız başka bir kitap var mı?

- Bu kitabı basan yayınevi, Yeniçağ gazetesinde çıkan yazılarımdan bir kitap oluşturmak istediğini söyledi. Bu kitabı şu anda düzenliyoruz. Ocak’tan sonra basılmasını planlıyoruz. 

Demokrasi ve özgürlüklerle ilgili de bir planım var. Çünkü demokrasi ve özgürlükler olmazsa insanların karnı doymaz. Gerçek demokrasilerde insanlar aç kalmaz, karnı doyar. Böyle bir çalışmayı da planlıyorum.