SON DAKİKA
Jens Odlander
Brüksel Bölgesi Ticaret Ataşesi Sabih…
Rifat Hisarcıklıoğlu
ÇOSB Başkanı Eyüp Sözdinler
Koalisyon ekonomisi
7 Haziran seçimleri ülkemizde 13 yıllık ‘tek başına iktidar’ dönemini sonlandırdı. Seçim sonuçlarına ilişkin analizlere girmek bizim işimiz değil. Ancak, “ekonomi ve ‘sanayi’ için nasıl bir süreç başlıyor” şeklindeki soruya yanıt arayabiliriz.
Bir süredir AK Parti hükümetinin sanayiyi ihmal ettiği, ihracatın da büyük ölçüde dış gelişmeler nedeniyle olsa da, gerilemeye başladığı konuşuluyordu. Şimdi bu konuda kısa vadede sanayi lehine önemli bir adım atılmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü, artık bir koalisyon hükümetimiz olacak. Bir koalisyon hükümetinin ömrü en fazla 2 yıl olarak tahmin ediliyor. Koalisyonda ekonomide çift başlılık yaşayacağız. Hazine’nin bağlı olacağı bakanlık ile maliye, ekonomi bakanlıkları farklı partilerde olacak. Hatta, Ulaştırma ve Sanayi Bakanlıkları da paylaşılacak. Elbette bu bakanlıklara bağlı kurumlar da paylaşılacak. Böyle olmaması ancak bir koalisyon ortağının ekonomiyi tamamen diğerine bırakmayı kabul etmesiyle mümkün ki bu ‘mümkün olmayan’ bir durum. Koalisyon hükümetiyle yönetilen tüm ülkelerin siyasi riskinin ekonomideki tüm makro verileri daha sert ve genellikle negatif etkilediğini de herkes bilir. ABD’nin küresel krizden daha hızlı çıkması ile Avrupa Birliği’nin perişan hali aslında bütün bu anlattıklarımızın en bariz örneğidir. Tek başlılık ve çok başlılık işte böyle iki ayrı sonuç yaratır. Benim tahminim, koalisyon hükümetiyle yönetilen Türkiye’nin önümüzdeki 2 yıl büyüme ve ihracat performansı (Rusya ve Ortadoğu barış ve huzura kavuşmazsa) 2014’ün çok gerisinde kalacak. Faizler ve enflasyon ile kurlar da 7 Haziran seçimlerinden önceki seviyelerine çok uzun süre gelemeyecek. Peki daha uzun vadeli hedefler ne olacak? Bence bir koalisyon hükümetinde ‘yeni sanayi stratejisi’ ya da 2023 yılı hedefleri için yeni önlemler çok daha zor konular haline gelecek. Hatta, sürekli eleştirilen inşaat sektörü de artık gerileme trendine girecek. Çünkü, faizler yükselince konut satışları doğal olarak yavaşlayacak. Büyük kısmı Körfez ülkelerinden olan yabancıların gayrimenkul alımı da yavaşlayacak. İnşaat sektörü için en önemli uzun vadeli proje olan ‘kentsel dönüşüm’ ise artık düşe kalka devam edebilir. Tabii bir de köprüler, yollar, hava limanları, yeni hızlı tren hatlarının inşaatları var ki artık bunların sadece bir kısmı, sona yaklaşmış olanları biraz de gecikmeli olarak bitebilir. Başlamayanlar ihtimal proje aşamasında kalır. Örneğin, Kanal İstanbul’u artık unutabilirsiniz. Elbette ülkemiz büyük bir ülkedir. Ekonomik kriz yaşamayız çünkü ekonomimiz çok daha güçlü bir altyapıya kavuşmuş durumda. Siyasi istikrarsızlığın zirve yaptığı, koalisyon hükümetlerinin her türlüsünün ülkemizi yönetemediği 1990’lı yıllarda yaşadıklarımızı elbette yaşamayız. Ancak, arzuladığımız hızlı kalkınmayı da bir süreliğine ertelemiş bulunuyoruz. Bu dönem; tüm şirketler için daha çok çalışma, fazlalıkları atma, maliyet ve verimlilik konularına odaklanma, yeni pazarlar bulmak için daha fazla efor sarf etme dönemidir.
Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|