SON DAKİKA
TEİD Başkanı Mehmet Buldurgan
Prof. Dr. Murat Ali Yülek
Prof. Dr. Fikret Akınerdem
ÇOSB Başkanı Ömer Sarıoğlu
Odalar ve dengeler![]() Türkiye’nin artık büyük hedefleri var. Bu o kadar ‘gerçekleşebilir’ görünüyor ki sadece bizler değil, siyasette ve ekonomide oyun kurucu konumundaki ülkeler de birçok konuda rol vermeye hazırlanıyor. Kimilerine göre ‘korkunç olacak’ bir gelecek aslında hiç bu kadar ‘iyi olma ihtimaline’ yaklaşmamıştı. Kürt meselesinin çözümü, askeri vesayetin büyük ölçüde gerilemesi ve daha demokratik bir ülke olma yolunda atılabilen adımlar, ekonomideki performans ve bunun sürekliliğine olan güven bu ülkede “cumhuriyetin 100’üncü yılı için konulan hedeflerin” artık sözde kalmayacağını gösteriyor. Ve gündemi böyle olan Türkiye’de, 365 Oda ve Borsanın başkanları, yönetim kurulu üyeleri, meclis başkanları, meclis üyeleri, meslek komitesi üyeleri, TOBB delegeleri seçilecek. Bu seçimler çok kritik bir dönemde yapılıyor. Kritik olması Türkiye genelindeki ‘iş adamı’ tabanının gelecek 4 yıl için kendini ‘en resmi ve en etkili’ şekilde temsil edecek kişileri seçecek olması. Ancak bunun ötesinde, siyasette de ülke yönetimini belirleyecek bir dizi seçim yapılacak ve Türkiye aslında kritik bir 4-5 yılın tüm yönetim kadrosunu seçmiş olacak. Bu açıdan bakılınca Oda ve Borsalardaki seçimler (ki borsa denince ‘Borsaİstanbul’ anlaşılmasın, tarım ülkesi Türkiye’nin en büyük illerinde en kritik borsalar ticaret borsalardır) hem buralara seçilecekleri hem de buralardan belki de belediyelere ve TBMM’ye yönelecekleri düşündüğümüzde iki defa önem arz ediyor. O nedenle pozitif anlamda bu seçimler Türkiye’nin orta ve uzun vadeli hedefleri için çok önemli dengeler oluşturabilir ya da dengeleri bozabilir.
İSTANBUL, KOCAELİ, BURSA, İZMİR
Bu dört ilimizin ekonomideki ağırlığı sanayi ve ticaret açısından o kadar büyük ki bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin üçte ikisi dört vilayettir desek yeridir. Peki bu illerimizin geleceği nasıl olacak ve sorunları nasıl çözülecek? Türkiye’nin bütünü için yaptıkları katkı daha fazla nasıl artırılabilir? Bu tür soruların cevabını en isabetli şekilde bulabilirsek gerçekten de ülkemizin geleceği açısından çok önemli bir iş yapmış oluruz. İstanbullu iş adamlarının ülkeyi yönettikleri, hatta kötü yönetimde de payı oldukları çok konuşuldu. Hatta İstanbul Dükalığı ya da İstanbul Sermayesi kavramları ortada dolaştı ve suçlamalar, tatsız kavgalar yaşandı. 2005’te İstanbul Ticaret Odası (İTO) yönetimde devrim niteliğinde dönüşüm yaşadı ama İSO ve TÜSİAD ne yazık ki ‘siyasi kimlik’ koruma içgüdüsüyle yönetimlerini çok da demokratikleştiremedi. TÜSİAD’da Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Ümit Boyner yönetimleri daha sivil daha demokratik adımlar atmaya kalkıştıkça ciddi baskılarla karşılaştı. Hükümet cephesi ise militan tipli danışmanlar nedeniyle olaya ‘topyekün’ bakmayı tercih etti ve TÜSİAD’daki değişim sancısına pek olumlu katkı sağlayamadı. Sonuç olarak TÜSİAD’ın son yönetiminin nihayet ülke günceline ya da demokratik gelişim çizgisine paralel oluştuğunu gördük. Başbakan Erdoğan, henüz bu yönetime randevu vermese de bence önümüzdeki dönemde daha sivil daha liberal, söylediği ile yaptığı paralel bir TÜSİAD görebileceğiz. Peki İSO ne olacak? İSO’da da 22 Mayıs’taki seçimde aynı paralelde değişim bekliyorum. Bursa’da BTSO’da zaten 18 yıldır başkan olan Celal Sönmez artık bırakıyor. Yeni yönetim ister İlhan Parseker ister İbrahim Burkay başkanlığında kurulsun artık BTSO da çok daha dinamik ve daha liberal ve Bursa için büyük projeler üreten bir yönetim olacak. İzmir için ne söylesek az ne söylesek boş gibi. İzmir’in 19. Yüzyılda bile dünyadaki en önemli 100 kent arasında ilk 10’da olduğunu hatırlarsak bu ilimizdeki çekişmelerin, inatlaşmaların hem bu ilimize hem de Türkiye’ye pek faydası olmadığını anlarız. İZTO ve EBSO proje geliştirecek kenti yönetenler Kordon’da çekilmiş bazı eski Türk filmlerindeki gibi ‘nayır, nolamaz’ diyecek. Aslında mevcut anlayışa birilerinin ‘nayır, nolamaz’ demesi hem İzmir’in hem de Türkiye’nin çok hayrına olacak.
Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|