SON DAKİKA
Seçim ekonomisinin ekonomik istikrara etkisi
Yaşanan tartışmalardan da anlaşılacağı gibi, önümüzdeki dönem yoğun olarak tartışılacak konular dış ticaret açığı, bu kapsamda yüksek ithalat devam ederken, ihracatta beklenen artışın sağlanıp sağlanmadığı ve cari açık problemi olacak.
Başbakan tersini söylese de, Türkiye’nin artık yavaş yavaş bir seçim ekonomisi dönemine daha girdiği açıkca gözüküyor. Bu sürecin başlangıcını, ileride, “mali kural yasasının ertelenmesi” kararıyla birlikte anacağız. Ancak bunun ardının geleceğini, önümüzdeki 1 yıllık süreçte, yeni yeni seçim ekonomisi örneklerini göreceğimizi, rahatlıkla söyleyebilirim. Mali kural yasasının ertelenmesi kararını, Hükümetin, “Seçim sürecinde harcama imkanı azalacağı” için aldığına eminim. Bu nedenle TBMM yeniden açıldıktan sonra yasanın gündeme getirileceğini, dolayısıyla 2011 yılı bütçesinin mali kurala göre yapılacağını hiç sanmıyorum. Çünkü 2011 için eski hedef olan yüzde 4,5’luk büyüme hedefi korunduğu zaman, mali kurala göre yapılacak bir bütçede, Hükümetin 8-9 milyar TL’lik tasarruf kısıcı önleminin yer alması gerekiyor. Büyüme hedefini daha yüksek koyması halinde, harcama kısıntısı ihtiyacının da bu orana bağlı olarak artması gerekecek. O nedenle de Hükümetin 2011 bütçesini mali kurala göre hazırlayacağını, yani mali kural yasasını bu yıl sonuna kadar TBMM’den geçireceğini tahmin etmiyorum. IMF’in Türkiye’ye ilişkin son yıllık değerlendirme raporunda genel olarak olumlu bir tablo çizilirken, mali kuralın geciktirilmemesi uyarısı yapılmasının nedeni de, bence, zamanlama konusundaki tedirginlikten kaynaklanıyor. Piyasalar mali kuralın ertelenmesine beklenen tepkiyi vermediler. Çünkü iyimserlik havasının bozulması piyasaların işine gelmiyor. Ancak kimsenin şüphesi olmasın ki; piyasalar bu kararın gecikmesi nedeniyle mali disiplinin bozulacağını gördükleri anda, bu gecikmeyi, fazlasıyla satın alacaklardır. ● DIŞ TİCARET VE CARİ AÇIK IMF Raporunda dikkat çekilen noktalardan biri de, dış ticaretten kaynaklanan bir cari açık probleminin yaşanması riski. IMF, bu konuda ciddi önlemler alınması gerektiğini belirtirken, cari açıkta çıkacak bir problemin, ileride büyüme beklentilerini de olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyor. Yaşanan tartışmalardan da anlaşılacağı gibi, önümüzdeki dönem yoğun olarak tartışılacak konular dış ticaret açığı, bu kapsamda yüksek ithalat devam ederken, ihracatta beklenen artışın sağlanıp sağlanmadığı ve cari açık problemi olacak. Herkes Avrupa’daki sıkıntının yanında, ABD ekonomisindeki son verilerin de büyümede yeniden sıkıntıların başladığını gösterdiği konusunda hemfikir. Bu durumun Türkiye’nin ihracatını, dolayısıyla büyüme performansını olumsuz etkilemesi de kaçınılmaz. Böylesine bir ortamda, ihracatçılar yine kolaya kaçarak, kurların düşük düzeyi nedeniyle Merkez Bankası’na yüklenecek, değerli TL’yi ihracattaki tıkanmanın tek nedeni olarak gösterecekler. Bunun ipuçlarını almaya başladık. Halbuki kurların yanında çok daha temel sorunlar var ve ihracatta kalıcı artış için bu köklü çözümlere yönelmek gerekiyor. Son raporunda IMF de bu sıkıntıya dikkat çekiyor ve çözüm yollarından biri olarak “istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması”nı gösteriyor. İşte böyle bir ortamda Hükümetin ihracatçıdan gelen baskılar üzerine kurlar nedeniyle Merkez Bankası yönetimine baskı kurmasından çekindiğimi söylemem gerek. Bu korkulması gereken bir eğilim olacaktır. Şimdi iyi giden işler tersine dönmeye başladığında, seçim ekonomisi uygulanan bir süreçte, bir de Merkez Bankası gibi piyasalar için en güvenilir kurumlar siyasi baskı altına alınırsa, ilerisi için işlerin kötüleşeceğini söyleyebilirim. Referandum, genel seçim atlatılsa bile, bu süreçte mali disiplin korunamadığı takdirde, daha sonrası için ekonomiyi kötü günler bekleyecektir… Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|