SON DAKİKA
Türkiye’de işletme çok fazla, araziler çok küçük15 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu değerlendiren Prof. Dr. İnan, “Küçük arazilerde çiftçiler ancak geçimlik tarım yapabilmekte ve bu da üretici gelirinin düşük olmasına neden olmaktadır. Bu yapı sürdürülebilir bir yapı değildir. Küçük parsellerde yatırım yapılamaz, üretim takip edilemez, kalite ve standartlar düşmekte, maliyetler artmaktadır” dedi.GİRAY DUDA
Tarım arazilerinin toplulaştırılmasını öngören, 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 15 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe girmesiyle hisseli tarlaların satışına kısıtlamalar getirildi. Yasal düzenleme ile yılda 17 milyar lira ekonomik kayba yol açan tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesi önlenmeye çalışılacak. Yeni yasal düzenlemeyi, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım İşletmeciliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakkı İnan ile ‘Global Sanayici’ adına konuştuk. - Sayın İnan, Türkiye’de uzun vadeli tarım politikalarının olmadığı, gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin tarıma yeterli önemi vermediği söylenir. Türkiye tarımının genel bir manzarasını çizebilir misiniz? - Türkiye tarımında 1980’li yıllardan sonra başlayan üretim azalmaları ve belirginleşen tarım ürünleri ithalatı özellikle 2000’li yıllardan sonra uygulanan neo liberal tarım politikaları ile birleşerek günümüzde tarım sektörünü ülkemizin en sorunlu sektörlerinden biri haline getirmiştir. Uygulanan politikalar ile Türkiye tarımı tam anlamıyla bir çöküş yaşamaktadır. Devletin tarım piyasalarına neredeyse hiç müdahale etmemesi, piyasada oluşan ürün fiyatlarının neredeyse yıllardır aynı düzeylerde kalması bunun yanında başta mazot ve gübre olmak üzere birçok tarımsal girdi fiyatlarının çok yükselmesi maliyetleri çok yükseltmiştir. Bu dönemde tarım piyasalarının özelleştirme ile el değiştirmesi çiftçileri mağdur etmiştir. İTHALATI NORMAL KABUL EDİLİYOR Tarım ürünleri ithalatı normal kabul edilir hale gelmiş, Türkiye yıllardır öğündüğü tarımsal ihracat fazlasında artık net ithalatçı bir konuma düşmüştür. Köyden kente göç hızlanmış, 2003-2012 yılları arasında 2.5 milyon insan köyden kente göç etmiştir. Göç nedeniyle ekilmeyen, ekilse de ekonomik olmayıp maliyetleri bile karşılayamayan nedenlerle 3,5 milyon hektar alandan ötürü Türkiye Cumhuriyet tarihinde ilk defa saman ithal etmiştir. ÇİFTÇİ ARAZİ SATIYOR Devletin tarıma sağlayabildiği finansman yetmediğinden çiftçiler borçlanarak finansman temin etme yoluna gitmişler ve düşük fiyatlar buna karşın yüksek maliyetler karşısında borçlarını ödeyemez duruma gelmişlerdir. Türkiye’deki çiftçilerin birçoğu borçlu değil borç batağındadır. Yani borcunu nasıl çevireceğini planlamaktan, üretimi planlayamaz hale gelmişlerdir. Çiftçiler çareyi arazilerini satmakta bulmaktadırlar. 9 MİLYAR LİRA DESTEKLEME Türkiye’de uygulanan tarım politikaları üretim yerine ithalatçı bir ülke olmamızı sağlamıştır. Tarımsal desteklemeler için ayrılan bütçe 2006’da çıkarılan yasayla GSMH’nın yüzde 1’i kadar olması gerekirken bu oran son 7 yıldır sürekli yarısında kalmıştır. Yani çiftçiler devletten alacaklıdır. Tarımsal desteklemelerin yetersizliği üreticileri kredilere yöneltmiştir. Devletçe 2013 yılında destekleme olarak dağıtılan yılda yaklaşık 9 milyar TL’nin yaklaşık 4 katı yani 34 milyar TL üreticilere kredi olarak kullandırılmıştır. Üreticiler akaryakıt, tohum, gübre, ilaç vb. tarımsal girdileri kredili bir şekilde borçlanarak temin etmektedirler. Faiz oranları düşük olmasına rağmen üreticiler hasat zamanında eline geçen paranın önemli bir bölümünü tarımsal girdilere olan borçları için kullanmaktadırlar. ÖNCE YAPISAL SORUNLAR ÇÖZÜLMELİ - Tarımdaki ana sorunlar, öncelik sırasına göre nasıl sıralanıyor? - Türkiye tarımının önemli yapısal sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlara çözüm bulmadan Türkiye tarımının ekonomiye olabilecek katkılarını ve yüklerini azaltmak mümkün değildir. Atatürk’ün “Köylü Milletin Efendisidir” söylemi günümüzde unutulmuş, ülkemizde ihmal edilen ve tutarlı tarım politikalarıyla desteklenmeyen tarım, gelir dağılımında en kötü durumda olan sektör haline gelmiştir. Tarımsal ürün fiyatları ve üretim maliyetleri dünya piyasalarında ağırlık taşıyan ülkelerle karşılaştırıldığında, yüksek kalmaktadır. Bunun en önemli nedenleri Türkiye’deki tarımsal girdi fiyatlarının ve özellikle akaryakıt, hibrit tohum ve tarımsal ilaç gibi girdilerin fiyatlarının çok yüksek olması ve aynı zamanda arazilerin dağınık, parçalı ve küçük olmasından ötürü verimlilik düzeyinin düşük oluşudur. Küçük işletmelerde modern teknolojinin uygulanması zor ve masraflı olduğundan Türkiye’de birim alan ve birim hayvandan elde edilen ürün verimleri de düşüktür. PİYASAYI ETKİLEYEMİYOR Tarımsal kooperatifçilik gelişmemiştir. Üreticiler ürettikleri ürünü tek başına pazarlamak durumunda kalmakta ve bundan dolayı da piyasayı etkileyebilecek bir güçten mahrum kalabilmektedirler. Halbuki tarımı gelişmiş ülkelerde üreticilerin kendi aralarında kurdukları güçlü tarımsal örgütler ve kooperatifler başta tarıma dayalı sanayi olmak üzere devlet ve uluslararası firmalarla dahi pazarlık yapabilmektedir. Tarımsal arzı kontrol altına alacak yol gösterici bir üretim planlaması yapılmamasından dolayı, birçok üründe “üretim açığı” bazı ürünlerde de gereksiz stoklar oluşmuştur. İŞLETMELER 55 DEKAR BÜYÜKLÜKTE - Tarım arazilerinin bölünmesi deyince neyi anlıyoruz? Türkiye için ortalama veya bölgelere göre tarımsal arazi büyüklükleri kayıtları var mıdır? - Türkiye tarımının en önemli sorunu işletme sayısının fazlalığıdır. Tarımda 3.1 milyon işletme var, ancak bu işletmelere düşen arazi 55 dekar gibi çok küçük bir parçadır. Ayrıca bu 55 dekarlık büyüklük 6-7 parçadan oluşmaktadır. ARAZİLER MİRAS YOLUYLA KÜÇÜLÜYOR - Tarım arazilerinin durmaksızın bölünerek küçülmesi tarım ekonomisi ve ülke ekonomisi açısından ne gibi zararlara yol açıyor? Bu zararın ölçülebilir bir değeri var mı? - Küçük arazilerde çiftçiler ancak geçimlik tarım yapabilmekte ve bu da üretici gelirinin düşük olmasına neden olmaktadır. Arazilerin küçük ve parçalı olmasının en önemli nedenlerinden birisi miras hukukudur. Miras hukuku gereği araziler kardeşler arasında parçalandığından işletme sayısı da artmaktadır. Bu durum arazilerin bölündüğünü göstermektedir. Bu yapı sürdürülebilir bir yapı değildir. Küçük parsellerde yatırım yapılamaz, üretim takip edilemez, kalite ve standartlar düşmekte, maliyetler artmaktadır. TARIMI GELİŞMİŞ ÜLKELERDE ARAZİ BÖLÜNMÜYOR - Dünyada da başka ülkelerde karşılaşılan bir sorun mudur tarım arazilerinin bölünerek küçülmesi? Hangi ülkelerde buna ne gibi sorunlar bulundu? - Dünyada tarımı gelişmiş ülkelerde arazi bölünmesi yoktur. Örneğin Fransa’da toprak bölünmesine izin verilmemekte, kardeşlerden birinin diğerlerine tazminat ödemesi şeklinde bir bütünleşme sağlanmaktadır. Danimarka’da diğer mirasçılara piyasa değeri üzerinden ödeme yapılmaktadır. İngiltere’de büyük evladın araziye sahip olduğu ve böylece arazilerin bölünmediği bilinmektedir. İngiltere’de 300 bin tarım işletmesi ve ortalama 540 dekar tarım arazisi bulunmaktadır. Fransa’da 527 bin işletme ve 520 dekar ortalama arazi genişliği bulunmaktadır. AB’de 27 ülkede 13.7 milyon işletme olup, ortalama işletme büyüklüğü 126 dekardır. - Türkiye’nin her yerinde aynı biçimde görülen, yani her bölgede yaygın olan bir sorun mudur arazilerinin bölünmesi? - Türkiye’nin tüm bölgelerinde arazi bölünmesi bulunmaktadır. Aynı sorunlar yani küçük ve parçalı işletme, yüksek girdi maliyetleri, düşük verimlilik tüm işletmeleri olumsuz yönde etkilemektedir. TARIM AÇISINDAN OLUMLU DÜZENLEME - Toplulaştırma amacını güden yasal düzenlemeyi nasıl buldunuz? Soruna çare bulacak mı? - Yasa yeni çıktı, yönetmelikleri henüz çıkmadı. Çıkmak üzere olduğu söyleniyor. Eğer siyasi taviz verilmezse yasa Türk tarımı açısından olumlu olacaktır. - Yeni belirlenen 20 dönümlük büyüklüğün, düzenlemenin amacına ulaşması için yeterli olmayacağı eleştirileri yapıldı. Siz konuya nasıl bakıyorsunuz? - Başlangıç için iyi bir hedef denilebilir. Tabii ki gönül ister ki asgari bölünemez parsel büyüklüğü 20 dekar değil, en az 50 dekar olsun ve böylelikle geçimlik tarım değil ticari tarım yapılabilsin. - Sayın hocam, hobilerinizi öğrenebilir miyiz? - Hobilerim kişisel gelişim ve tarihle ilgili kitaplar okumak, yüzmek ve hafif sporlar yapmak, belgeseller izlemek ve kaliteli müzik dinlemektir. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|