SON DAKİKA
ÇOSB Başkanı Ömer Sarıoğlu
Prof. Dr. Kenan Mortan
Ender Kocak ve Fikri Işık
Fikri Işık ve Ömer Sarıoğlu
Borsaya girecek KOBi’nin 5-10 yıllık büyüme planı olmalıSermaye piyasasına girecek bir KOBİ mutlaka 5-10 yıllık büyüme planı ve programına sahip olmalıdır. Bu plan ve program yatırımcı çekebilir. KOBİ’ler için sermaye piyasasına gelmenin garantili yolu bir risk sermayesi şirketi ile önce ortaklığa girip onunla büyümek, kurumsallaşmak, mümkün olduğunca şeffaflaşmak ve büyümüş olarak sermaye piyasasına gelmektir. En ideal yolu budur.
Habertürk gazetesi yazarı Abdurrahman Yıldırım, para ve sermaye piyasalarının ünlü yorumcularından birisi. İMKB hakkında yazdığı binlerce yazı ve birkaç tane kitap var. Haber televizyonları, piyasalardaki gelişmeler hakkında sürekli olarak görüşlerine başvuruyorlar.
Abdurrahman Yıldırım, Türkiye’nin 2012 yılına umutla bakıyor. Büyümenin, beklentilerin üstüne çıkacağını belirtirken, en önemli sorunlar olan cari açık ve enflasyon konusunda da iyileşme yaşanacağını düşünüyor. Yıldırım, KOBİ’lerin doğrudan İMKB’de yer almasının ve buradan kaynak sağlamasının mümkün olmadığını söylüyor ve risk sermayesi sisteminin daha uygun bir yol olacağını vurguluyor. Abdurrahman Yıldırım’a Global Sanayici adına sorduğumuz sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle: ABD EKONOMİSİNDE DÜZELME İŞARETLERİ VAR - Söyleşimize dünya krizinin kaynağından başlayalım. ABD ekonomisi hakkında pek çok olumsuz söylenti yayıldı. Ancak son veriler sanki olumlu bir yönde olduğunu gösteriyor. ABD’nin durumu nedir? - Amerika krizden çıkıyor. Bunun çok net iki tane göstergesi var. Birisi istihdam göstergeleri. İkincisi de konut, emlak sektörü göstergeleri. ABD Merkez Bankası da zaten bu iki verinin gelmesiyle ancak krizden çıkılacağının teyit edileceğini ve buna göre karar alınacağını söyledi. Bu iki veriye baktığınız zaman, Amerika’da işsizlik oranı krizle beraber yüzde 4.4’den 10.1’e kadar yükseldi. Şu anda yüzde 8.3 oranında. İşşizlik oranı düşmeye başladı. Dolayısıyla düzelme var. Ama ABD Merkez Bankası’nın faizleri artırması ve likiditeyi geri çekmesini gerektirecek bir iyileşme derecesine henüz varamadı. Bu iyileşme devam ettikçe o da gündeme gelecek. Bu operasyonun da 2014 sonuna kadar süreceği açıklandı. Yani bol para, düşük faiz ortamı 2014 sonuna kadar devam edecek. TASARRUF GÜCÜ ARTIYOR Emlak verilerinde henüz istihdam verileri kadar net bir iyileşme yok. Ama düşüş durmuş urumda. Bir de para operasyonu finansal piyasaları pozitif etkiliyor. Varlık fiyatlarını, hisse senetlerini, emtiaları artırıyor, faizleri düşürüyor. Finansal piyasalarda da para kazanan insanların durumu daha iyileşiyor. Tasarruf gücü artıyor. Dolayısıyla borçlarının altından kalkma ve borçlarını ödeyebilme kabiliyeti artıyor. Bu da yine önümüzdeki dönemde gayrımenkule, emlak piyasasına olumlu olarak yansıyacaktır. Dolayısıyla, sanki ABD, 1929 büyük buhranında yaptığı tarihi hatadan çok önemli dersler çıkarmış olarak bu kez parayı kısmadı, artırdı. Faizleri artırmadı, düşürdü. Şirketlerin batmasına izin vermedi, kurtardı. Büyük buhran kadar tehlikeli olabilecek sonuçlara gidebilecek böyle bir olayın altından çok daha düşük maliyetlerle kalkıyor. Bence ABD’de şu anda kriz ortamı yok ve krizden çıkış ortamı yaşanıyor. Bu gidişle 1-2 yıl içerisinde normal bir ekonomiye geçilmiş olacak. Zaten ABD’de yüzde 2-3 düzeyinde büyüme olur. Şu andaki büyüme de yüzde 2’ye yakın. OBAMA YENİDEN SEÇİLİR - Peki bu ekonomik başarı Başkan Barack Obama’nın yeniden seçilme şansını artırır mı? - ABD Başkanı Obama’nın seçilme şansını artırır. Ekonomik politikaları açıdan Obama’nın başarısız olduğunu söyleyemeyiz. Sonuç almak üzere. Seçime kadar bu netleşebilir. Ben Obama’nın yeniden seçilebileceğini düşünüyorum. Bu tabii biraz da karşısında hangi rakibin olacağıyla da ilgili. Eğer o rakip çok güçlü bir rakip olarak çıkmayacaksa, normal koşullarda Demokratlar ikinci dönem de seçimi alabilirler. AVRUPA ÖNLEM ALMAKTA GECİKTİ - Hemen Atlantik’in bu yakasına geçip Avrupa’ya gelelim. Avrupa için aynı olumlu sözleri söyleyebilecek misiniz? - Avrupa şu anda hafif krizde. Ağır bir kriz değil. Ekonomide gerileme dönemi yaşıyor. Bunu Avrupa yaşamayabilirdi de. Bir yanda ABD krizden çıkıyor. Diğer yanda Asya ülkeleri güçlü büyümelerini sürdürüyor. Avrupa’nın daralması gerekmiyordu. Avrupa krize karşı önlem almakta gecikti. Kendi bahçesini temizleyemedi. ABD, bankalarını yeniden yapılandırırken, kimilerini batırırken, kimilerine sermaye koyarken, bilançolarını temizlerken Avrupa bunu pek yapamadı. - Bunun nedeni, ABD’nin hızlı karar alabilmesi, Avrupa’nın ise çok ülke ve çok karar verici olması mıdır? - Evet, AB çoklu yapısı nedeniyle kararları yavaş alıyor. Karar süreci çok dolambaçlı ve çok sayıda ülkeyi ikna etmekten geçiyor. Bu nedenle gereken kararları zamanında alamadı. Avrupa Birliği’nde kamu borcunun milli gelire oranı ABD’yi aşmıyor. Yüzde 100’ü geçmiyor. Ama bazı ülkelerin geçiyor. Şu anda Avrupa bir kamu borç sorunu ve bankacılık sorununa bağlı olarak bir resesyon sürecine girmiş durumda. Peşinden de dünya ekonomilerini olumsuz beklentilere sokmuş durumda. Bankacılık sorununu ABD ile paralel olarak çözebilirdi. Çünkü aynı enstrümanlara yatırım yaptılar, ABD ve Avrupa bankaları yarıştı, aynı sorunlara sahiptiler. ABD’de ne kadar çürük elma varsa bir o kadar da Avrupa’da vardı. ABD’de ne kadar büyük banka battıysa Avrupa’da da batması gerekirdi. Bankacılık sistemi zayıf olunca kamu borcu sırıtır. Onun için de kamu borcu sırıttı. Bir de verilerle ilgili hileler yapıldığı ortaya çıktı. Örneğin Yunanistan’ın çok aşırı borçlandığı birdenbire ortaya çıktı. Daha sonra bunun ödenemez duruma geldiğini anladılar. - Yunanistan’ın bu kadar açılmasına Avrupa Birliği göz yummuş… - Doğru. Herkesin gözü önünde 300 milyar euroluk borçlanma nasıl gözden kaçıyor? Ben hatırlıyorum. Yunanistan’a borç verenler, nasıl olsa Avrupa Birliği’ne borç veriyoruz diye düşünüyorlardı. Avrupa Birliği ödememezlik yapmaz, görüşündelerdi. Ama ortam değişince bir gerçek ortaya çıktı ki bu da borcun aslında Yunanistan’ın borcu olduğu. AB, Yunanistan’ı kurtarmak zorunda kaldı. DÜNYA EKONOMİSİNİN DÜZELMESİ AVRUPA’DAKİ NORMALLEŞMEYE BAĞLI - Maastricht Kriterleri, Avrupa’nın pek çok ülkesinde dikkat alınmamış gibi görünüyor. - Haklısınız. Kriterleri koyanlar, bizzat o kriterlere kendileri uymamış. Almanya, Fransa gibi AB’nin liderleri en başta uymayan ülkeler. Onlar uymayınca, imam ve cemaat öyküsüne döndü iş. Diğer ülkeler de işin ucunu iyice bıraktılar. Ama bu, şu gerçeği ortadan kaldırmıyor. AB’nin yapısı eksik. O yapıyla devam etmesi mümkün değil. Bu ortaya çıktı. Siz para birliğini kurmuşsunuz. Arkasına maliye birliği koymamışsınız. Parayı dağıtıyorsunuz ama ülkeler aynı zamanda borçlanarak da para yaratıp harcayabiliyorlar. O para birliğinin arkasına bir maliye disiplininin konulması lazımdı. Eğer Avrupa bir devlet gibi olacaksa, mutlaka para birliğine ve bunun yanında maliye birliğine gitmesi gerekir. Maliye birliği tabii çok kolay değil. Çünkü doğrudan kişilere, ailelere, vatandaşa ya da seçmenlere daha yüksek vergi salınması gerekiyor. Bazı ülkelerde harcamaların kısıtlanması gerekiyor. Avrupa ülkelerinin en azından yarısı bu duruma pek razı olacağa benzemiyor. Genelde de bunlar Akdeniz sahilinde yer alan ülkeler. Bu, Avrupa Birliği’nin ciddi bir sorunu. Ama galiba son zirvede bu konuda bir ölçüde yol aldılar. Ama Avrupa’nın sorunu aynı zamanda dünyanın sorunudur. Dünya ekonomisinin normalleşmesi yolunda ayakbağı olan bir bölge. Avrupa ne zaman ki bu yapısını düzeltir ise dünya ekonomisi normal yürüyüşüne geçebilir. Aksi takdirde geçemeyecek. Belki o zaman dünya ekonomisi yavaş ilerleyecek. Ama Avrupa’nın Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|