SON DAKİKA
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu
ÇOSB Başkanı Ömer Sarıoğlu
Mehmet Özdoğan sistemi anlattı
İHRACATÇIYA, FİNANSMANDA POZİTİF AYRIMCILIK YAPILSINBüyükekşi, “İhracatçı firmalara finansman konusunda pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Merkez Bankası ihracatçıları yüzde 15’lik kredi büyümesi sınırı dışında tutmalı, ihracat kredilerindeki karşılık oranı azaltılmalı ve BSMV oranı ihracatçılara verilen kredilerde düşük tutulmalıdır” dedi.GİRAY DUDA Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, ülkemizde ihracatçı sektörlerin kamu dışındaki en üst düzey ilgilisi. Yaşamı ihracatın sorunlarının çözülmesi ve ihracatın artırılması çalışmalarıyla sürüp gidiyor. Büyükekşi, dünyada kriz yaşayan hemen her ülkenin çıkış yolu olarak ihracatı gördüğünü belirterek, uluslararası pazarlarda var olan çok keskin rekabet ortamında Türk ihracatçıların büyük zorluklar ve fedakarlıklarla ihracatı artırmayı başardıklarını vurguluyor. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye ‘Global Sanayici’ adına sorduğumuz sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle: - Sayın Mehmet Büyükekşi, ihracatçı kelimesi sizde nasıl çağrışım yapıyor? Türk ihracatçısını nasıl tanımlarsınız? - İhracat kelimesi bende, başta cesaret, azim, sabır, kalite, markalaşma ve yenilik olmak üzere çeşitli çağrışımlar yapıyor. En başta cesaret gerekiyor. Çünkü cesur olamazsanız, ihracat da yapamazsınız. Azimli, kararlı olamazsanız, başarı şansınız da yüksek olmaz. Sabredeceksiniz, kaliteye önem vereceksiniz, markalaşacaksınız, yeniliklere açık olmakla kalmayıp, yeniliğin peşinden koşacaksınız. Yani ihracat birçok zorluğu da içinde barındırıyor ama ihracat başarısı manevi doyum da sağlıyor. Çünkü ihracat, Türkiye ekonomisinin belkemiği, öncü dinamosudur. İhracatçı ise, cesaretiyle, azmiyle ve kararlılığıyla Türk malı damgasını tüm dünyaya yayan başarılı girişimcilerdir. HEYET HALİNDE DIŞ GEZİLER VE THY’NİN YENİ HATLARI BÜYÜK İVME KAZANDIRDI - İhracatçıların giremediği herhangi bir ülke pazarı var mı? Siz hangi pazarların önümüzdeki dönem için daha açık olduğunu düşünüyorsunuz? Neden? - Birkaç yıl öncesine kadar, Türkiye, ihracatının yarısını Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştiriyordu. Ancak küresel ekonomik krizin ardından ihracat çeşitlemesine öncelik verdik. Ekonomi Bakanlığımız da yeni pazarlara ulaşılmasında ihracatçının önünü açan birçok çalışmaya imza attı. Kimine Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün, kimine Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, kimine de Sayın Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan’ın liderlik ettiği çok sayıda dış gezi gerçekleştirdik. Yeni pazarlara açılmamızda dış gezilerin çok faydası oldu. Ayrıca Türk Hava Yolları da son yıllarda açtığı çok sayıdaki dış hatla, ihracatçıların yeni pazarlara ulaşmasını kolaylaştırdı. Bu olumlu adımlar, ihracatçımızın azmi ile birleşince, Türkiye olarak yeni pazarlara ulaşmada başarılı bir sınav verdik. Yeni pazarlara ulaşmak, ülke olarak risklerimizi azalttı. 2012 yılında AB’ye ihracatımız yüzde 7 gerilemesine rağmen, toplam ihracatımız yüzde 13 arttı. Bu başarılı tabloda şüphesiz ki yeni pazarlara açılmamızın payı çok yüksek oldu. Önümüzdeki dönemde Asya Pasifik bölgesi ile Afrika ve Ortadoğu pazarının Türkiye’nin ihracatçıları için büyük fırsatlar barındırdığına inanıyoruz. Çünkü bu bölgeler, hızla büyüyen ekonomilere sahipler. Bu da ihracat potansiyelinin yüksek olmasına neden oluyor. HERKESİN GÖZÜ YÜKSELEN AFRİKA PAZARI’NDA - Deyim yerindeyse Afrika’ya ihracatçı çıkarması yaptınız. Kimi ülkeleri gezdiniz. Afrika’da, Türkiye’nin kaybettiği pazarları dolduracak yeni pazarlar var mı? Afrika ülkeleri ile Batı ile olduğu gibi sorunsuz ticari ilişki sürdürülebilir mi?
Türkiye’nin Afrika’ya ihracatı her sene yükseliyor. Bundan 10 yıl önce Afrika’ya 1.7 milyar dolar ihracat yaparken, 2012 yılında Afrika’ya ihracatımız 13.3 milyar dolara yükseldi. Afrika’nın tüm ihracatımızdan aldığı pay da son 10 yılda yüzde 4.7’den yüzde 8.7’ye çıktı. Biz Afrika’nın potansiyeline inanıyoruz. Bu yüzden bu pazara özel önem veriyoruz. Elbette bu pazarda bir takım zorluklar mevcut. Özellikle bankacılık ve bürokrasi ile bir takım sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Ancak Afrika’nın ekonomik yapısının her geçen gün daha da düzelmesiyle birlikte, Afrika kıtası ile dış ticaret yaparken yaşadığımız sorunların gittikçe azalmasını ve ilişkilerimiz daha sorunsuz hale gelmesini bekliyoruz. HERKESİN UMUDU İHRACAT OLUNCA REKABET KESKİNLEŞİYOR - Son olarak açıkladığınız Eğilim Anketi’ne göre, ihracatçılar, maliyet artışı ve karlılığın azalmasına rağmen ihracatlarını artırdılar. Bu durum ne zamandan bu yana böyle ve daha ne kadar sürer? - İhracatçılarımız, bir süredir maliyet artışlarıyla birlikte karlılık azalması yaşıyorlar. Ayrıca, dış pazarlarda karşılaşılan sorunların başında rekabetçi fiyat sunamama geliyor. Bu durum da son yaptığımız ankette de ortaya çıktı. Küresel krizi aşmak için başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, tüm ülkeler ihracata ağırlık vermeye başladı. Bu durum özellikle 2011 yılından itibaren dış pazarlarda yaşanan rekabeti daha da keskinleştirdi. Dış pazarlarda yaşanan yoğun rekabet ortamı doğal olarak ihracatçı firmalarımızın karlılıklarını aşağıya çekiyor. Daha önce de söylediğim gibi, gelişmiş ekonomilerden gelişen ekonomilere kadar dünyanın pek çok ülkesi krizden çıkış yolunu ihracata bağlamış durumda. İşte bu yüzden rekabet ortamı her zamankinden daha keskin. Bu sürecin bir süre daha devam etmesini bekliyoruz. YERLİ HAMMADDE KULLANIMI ARTACAK - İhracatçı firmaların yüzde 64.2'si üretimde kullandıkları hammaddeleri yurtiçinden temin ettiklerini belirtirken söz konusu oranın son çeyrekte yüzde 57.2'ye düşmesinin anlamı nedir? - Bu durum bazı firmaların hammadde teminini yurtiçinden yapmak yerine yurtdışına yöneldiklerini gösteriyor. Rekabetin giderek keskinleştiğini ve ihracatçı firmaların maliyetlerinin arttığını daha önce de söylemiştim. Bu durum doğal olarak ihracatçı firmaları daha uygun fiyatla hammadde arayışına yönlendiriyor. Bu konuda şunu da söylemekte fayda var. 2012 yılında 20 Haziran’da yeni teşvik sistemi yürürlüğe girdi. Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) çerçevesinde yapılan çalışmalarla üretimde daha fazla yerli girdi kullanılması konusunda önemli adımlar atıldı. Geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren yeni teşvik sisteminin özünü de, üretimde daha fazla yerli girdi kullanılması oluşturuyor. Yurtdışından ithal edilen hammaddelerin Türkiye’de üretilmesine yönelik yatırımlar büyük teşviklerle destekleniyor. Bu çerçevede yeni yatırımların da devreye girmesiyle önümüzdeki yıllarda yerli hammadde kullanımının giderek artacağını söyleyebiliriz. PAZARI ELDE TUTMANIN PÜF NOKTALARI VAR - İhracatçı firmaların yüzde 34'ü 2012'nin 4'üncü çeyreğinde ihracatta yeni pazarlara girerken, yüzde 32.7’si de müşteri kaybettiğini söylüyor. Yani kimi yeni pazarlara ulaşılırken kimi pazarlar da kaybediliyor. Pazar kaybetmemenin ve yeni pazarlara girmenin sırları nelerdir? - İlk olarak bir pazara girişi uzun vadeli olarak değerlendirmek gerekiyor. Bazı firmalar, bazı pazarlara kısa vadeli baktıkları ve uzun vadeli strateji oluşturmadıkları için bocalayabiliyor ve müşteri kaybedebiliyorlar.
Diğer taraftan kaliteli ve standartları yüksek ürünleri müşteriye uygun koşullarla ulaştırmak, yeni pazarlarda tutunmanın en önemli şartları arasında yer alıyor. İnovatif, müşterinin ihtiyaçlarına hitap eden, yüksek kalitede ve uygun fiyatlı ihraç ürünleri ile firmalarımız hem yeni pazarlarda daha iyi tutunabilme şansını yakalayacaklar hem de mevcut pazarlarda müşteri kaybetmeyecekler. REKABETÇİ FİYAT SUNAMAMAK EN BÜYÜK HANDİKAPIMIZ - Dış finansman talebi 2010'daki yüzde 30'luk orandan, 2011'de yüzde 36.6'ya, 2012'de ise yüzde 40.4'e yükselmiş ve bu yılın ocak-mart döneminde yüzde 44.2 olacağı belirtiliyor. Bu artış oranı global çapta ve iç piyasalarda yaşanan durgunluktan mı kaynaklanmaktadır. Bir süre sonra bu oranın yeniden gerilemesi beklenebilir mi? - Firmalarımızın finansman talepleri son dönemde giderek yükselmeye başladı. Bu yükselişte global ölçüde yaşanan durgunluk ve yoğun rekabet ortamının önemli payı var. Daha önce de belirttiğim gibi, dış pazarlarda keskinleşen rekabet, fiyatların da gerilemesini beraberinde getiriyor. Bu yüzden ihracatçı firmalarımız dış pazarda yaşadığı en temel sorunun başında rekabetçi fiyat sunamama geliyor. Yoğun rekabet ihracatçı firmalarımızın karlılığını da olumsuz etkiliyor. Bu durum da doğal olarak finansman ihtiyacının artmasına neden oluyor. TİM olarak ihracatçı firmalarımızın finansman sorunlarının çözümü konusunda çeşitli öneriler getiriyor ve girişimlerde bulunuyoruz. İHRACAT KREDİLERİNDE İYİLEŞTİRME BEKLİYORUZ - Finansman sağlamada, bankalarla ihracatçının ilişkisinde sorunlar yaşanmakta mıdır? - Finansman sorununun aşılmasına yönelik çabalarımız sürerken, temel unsur olarak, ihracatçı firmalara finansman konusunda pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini dile getiriyoruz. Çünkü ihracatçılarımız ekonominin belkemiğidir. Büyümenin lokomotifi olarak ekonomiyi ileriye götürürken, yarattığı istihdamla da işsizliğin düşürülmesi konusunda önemli katkılar sağlıyor. Cari açığın azaltılması da ihracat artışı ile sağlanıyor. Bu yüzden, sanayicinin desteklenmesi, ihracatçıya destek verilmesi ekonominin ayakta kalabilmesi için büyük önem taşıyor. Her geçen yıl artan finansman sorununun çözümüne yönelik olarak, Merkez Bankası’nın ihracatçıları yüzde 15’lik kredi büyümesi sınırı dışında tutmasını, ihracat kredilerindeki karşılık oranının azaltılmasını ve Banka Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) oranının ihracatçılara verilen kredilerde düşük tutulmasını istiyoruz. İHRACATTA DEVLET STRATEJİSİ OLMALI - Kamunun ihracatçıya verdiği destekler sizce yeterli midir? Talepleriniz nelerdir? - İhracatın, Türkiye’nin büyümesine verdiği katkı her geçen gün daha da artıyor. İşte bu yüzden ihracatın daha fazla desteklenmesi, sürdürülebilir ekonomik büyüme için de çok önemlidir. Biz 2023 yılında Türkiye’nin ihracatının 500 milyar dolara çıkmasını hedefliyoruz. Bu doğrultuda hazırladığımız ihracat stratejimiz, devlet stratejisi haline geldi. Bundan sonraki süreçte ihracatın bir devlet stratejisi olmasıyla birlikte ihracata verilen desteklerin artmasını bekliyoruz. İNOVASYON, TASARIM VE AR-GE’YE YÖNELMELİYİZ - 2023 hedeflerine ulaşılması için şimdiden atılması gereken ve bu konuda eksiklik hissettiğiniz adımlar nelerdir? - 2023 hedeflerine ulaşmak için inovasyon, tasarım, markalaşma ve Ar-Ge’ye daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Türkiye ihracatının ve sanayisinin içinde bulunduğu bu dönüşüm sürecini hızlandırabilmek ve 2023 hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlemesini hızlandırmak için firmalarımızı hızlı bir şekilde inovasyona, tasarıma ve Ar-Ge’ye yönlendirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda önemli adımlar da atıyoruz. 2012 yılında İhracatçı Birliklerimiz 7 Ar-Ge Proje Pazarı ve 17 Tasarım Yarışması düzenlediler. Proje pazarı ve tasarım yarışmalarımızı her geçen yıl artırarak 26 sektörümüze de yaymak istiyoruz. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|