SON DAKİKA
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı…
Prof. Dr. Ziya Akıncı
Türkiye Peru İş Konseyi Başkanı…
TÜGİAD Başkanı Rahmi Çuhacı
Prof. Dr. Habip Asan: Patent ve tasarımda farkındalık eksikliği var* Türkiye Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Asan, “Patent ve tasarımın çok yüksek katma değere sahip olmasına karşın Ar-Ge veya tasarım faaliyetlerinde bulunan ihracatçı firmalarımızın oranının sadece yüzde 7.4 olması bu yönde çok büyük bir farkındalık eksikliğinin olduğunun göstergesidir” dedi.ARİF ESEN Türkiye Patent Enstitüsü (TPE) Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, “Hedefimiz 2013 yılına kadar 50 bin yerli patent başvurusu, Türk Tasarımı imajının dünyada yerleşmesi, GSMH’nin yüzde 50’sine denk gelen fikri ürün portföyünün oluşması ve 10 küresel marka yaratılması çalışmalarının başarıya ulaşmasıdır” dedi. Global Sanayici’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Asan, “Patent ve tasarımın çok yüksek katma değere sahip olmasına karşın Ar-Ge veya tasarım faaliyetlerinde bulunan ihracatçı firmalarımızın oranının sadece yüzde 7.4 olması bu yönde çok büyük bir farkındalık eksikliğinin olduğunun göstergesidir” değerlendirmesinde bulundu.- Sayın Asan öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? - 1964 Trabzon doğumluyum. İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’nden sonra 1985 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. 1988-1994 yılları arasında ABD’de Texas Tech University’de yüksek lisans ve doktora çalışmalarımı tamamladım. ABD’de bulunduğum süre içinde Amerikan Ulusal Bilim Vakfı (NSF) ve Chrysler firmasının projelerinde çalıştım. 1994 yılında Türkiye’ye döndüm ve Karadeniz Teknik Üniversitesi, Makine Mühendisliği bölümünde akademik çalışmalarıma devam ederek 2000 yılında Doçent, 2005 yılında Profesör oldum. Üniversite bünyesinde birçok idari görevlerde bulunmakla birlikte çoğu uluslararası olmak üzere 30’un üzerinde bilimsel makalem bulunuyor. Türk Patent Enstitüsü’nde göreve 2007 yılında Başkan Yardımcısı olarak başladım. 2008 yılından bu yana da Enstitü Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyorum. Evli ve üç çocuk babasıyım. TEKNOLOJİK İLERLEMEYE KATKI YAPIYORUZ - Türk Patent Enstitüsü’nün, Türkiye'nin teknolojik gelişimine, yeni ve ileri teknolojilerin yaratılmasına ve Türkiye’nin kalkınmasına ne gibi bir katkıları vardır? Türkiye’nin sınai mülkiyet alanında orta ve uzun vadeli hedefleri nelerdir? - Türk Patent Enstitüsü, 19 Kasım 2003 tarihinde yürürlüğe giren "5000 Sayılı Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun" çerçevesinde sınai mülkiyete ilişkin iş ve işlemlerin yürütülmesiyle görevli, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı, idari ve mali özerkliğe sahip bir kurumdur. Türkiye'nin teknolojik ilerlemesine katkıda bulunmak, ülke içinde serbest rekabet ortamının oluşmasını, araştırma-geliştirme faaliyetlerinin gelişmesini sağlamak üzere sınaî mülkiyet haklarının tesisi ile korumasını sağlamak, sınai mülkiyet haklarına ilişkin yurt içi ve yurt dışında var olan bilgi ve dokümantasyonu kamunun istifadesine sunmak, şeklinde sıralayabileceğimiz amaçlar doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir. SINAİ MÜLKİYET ALANINDAKİ GELİŞMELERİ TAKİP EDERİZ Türk Patent Enstitüsü, Türkiye’de ve dünyada sınai mülkiyet alanında yaşanan gelişmeleri yakından takip ederek, uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde, ulusal sınai mülkiyet sisteminin geliştirilmesi yönünde, zamanın ihtiyaçlarını ve mevcut uluslararası sistemi dikkate alarak gerekli kanuni düzenlemeleri yapmaktır. Bir taraftan Türkiye’de sınai mülkiyet konusunda tescil ile ilgili işlemleri yerine getirirken diğer taraftan sınai mülkiyet farkındalık ve bilincini artırmaya yönelik çalışmalarda bulunmaktadır. Sınai mülkiyet sisteminin paydaşlarını oluşturan üniversiteler, sanayiciler, KOBİ’ler ve girişimcilerle işbirliğine giderek mevcut potansiyeli harekete geçirecek faaliyetlerde yer almanın yanı sıra yeni projelerin üretilmesinde ve yürütülmesinde rehberlik ve danışmanlık etmektedir.
Ülkemizin ekonomik gelişiminin artarak devamlılığının sağlanması için belirlenen 2023 hedeflerine ulaşılmasında sınai mülkiyet hedeflerinin tutturulması öncelikli bir öneme sahiptir. Bunlar; 50 bin yerli patent başvurusu, Türk Tasarımı imajının dünyada yerleşmesi, GSMH’nin yüzde 50’sine denk gelen fikri ürün portföyünün oluşması ve 10 küresel marka yaratılmasıdır. Türk Patent Enstitüsü koordinatörlüğünde hazırlanan, 2015–2018 dönemini kapsayan, Ulusal Fikri Haklar Strateji Belgesi ve Eylem Planı, Temmuz 2015’de Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Planda yer alan sınai mülkiyet hedeflerinden söz edecek olursak, 2013 yılı WIPO yıllık istatistik raporlarına göre ulusal patent başvuruları sıralamasında dünya çapında 15. sırada yer alan Türkiye’nin 2018 yılında ilk 10 içerisinde yer alması hedeflenmiştir. Ayrıca mevcut durumda yerli patent başvuruları açısından yüzde 20 olan başvuruların verilen patentlere oranının 2018 yılı itibariyle en az yüzde 30 olması hedeflenmiştir. Bu hedeflere ulaşılmasında ilgili kesimlerin üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri büyük önem taşımaktadır. SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMENİN OLMAZSA OLMAZLARI - Sınai mülkiyet ile ekonomi arasındaki sıkı ilişkiden yola çıkarsak Türkiye ekonomisi 2023 hedefleri doğrultusunda arzu edilen noktaya gelebildi mi? Bu konuda ne gibi çalışmalar yapmak gerekiyor? - Ülkemizin ekonomik büyümesinin sürdürülebilir olması için tüm sektörlerde yenilikçi bir anlayışın benimsenmesi gereklidir. Bunun sağlanması için en önemli araç ise Ar-Ge, inovasyon ve bu süreçlerin sonunda ortaya çıkacak yeni patentler, markalar, tasarımlardır. Ekonomik büyümeleri sürdürülebilir durumda olan ülkeler, bu başarıyı ekonomi politikalarında ve büyüme stratejilerinde sınai mülkiyet konularına vermiş oldukları ağırlığa borçludurlar. Ülkemiz son yıllarda gösterdiği ekonomik performansa paralel olarak sınai mülkiyet konusunda da önemli aşamalar kaydetmiştir. Başvurular önemli miktarda artmıştır. Geçmişte bir yılda yapılan başvuru sayılarına bir haftada ulaşılır olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında tatmin edici olduğunu söylemek mümkün değildir. AR-GE VE TASARIMDA FARKINDALIK EKSİKLİĞİ VAR İhraç edilen ürünün birim fiyatı, ürünün bilgi ve yetenek (üretim teknolojisi, katma değer, tasarım özellikleri) içeriğini ve dolayısıyla rekabetçi avantajını göstermesi açısından önemlidir. Bu yönde yapılan çalışmaların birinde ülkemizin ortalama ihracat birim fiyatının 1.4 dolar olduğu, buna karşın patentli ürünlerin ihracat birim fiyatının 3; tasarım yoğun ürünlerin ise ihracat birim fiyatının 2.6 dolar olduğu ifade edilmiştir. Patent ve tasarımın bu denli yüksek katma değere sahip olmasına karşın Ar-Ge veya tasarım faaliyetlerinde bulunan ihracatçı firmalarımızın oranının sadece yüzde 7.4 olması bu yönde çok büyük bir farkındalık eksikliğinin olduğunun göstergesidir. KATMA DEĞERİ YÜKSEK MARKALAR YARATMALIYIZ Türk Patent Enstitüsü olarak, ülkemiz sanayisinin ve ekonomisinin rekabet gücünün arttırılmasında etkili olacak sınai mülkiyet farkındalığının artırılması ve sınai mülkiyet bilgisinin yurt çapında yaygınlaştırılması sorumluluğumuz doğrultusunda pek çok farkındalık etkinliği düzenlemekte ve projeler yürütmekteyiz. Ar-Ge ve inovasyonun öneminin yeterince farkında olunmamasının yanı sıra artan başvuru sayılarının üretime dolayısıyla ekonomiye yansıtılması konularında da sıkıntılar mevcuttur. Yerli marka sayısındaki artışlar ülkemizin dünyanın büyük ekonomilerinden biri haline gelebilmesi yolunda önemli bir gelişmedir ancak artık ülkemizin katma değeri yüksek ürünler üreten veya hizmetler sunan, dünya çapında tanınmış olan marka sayısının artması gerekmektedir.
- Sizce Türkiye’de yeteri kadar ar-ge, inovasyon, patent, marka ve tasarım çalışması yapılmakta mıdır? Bu konuda verilen teşvik ve destekler nelerdir? Fikri sınai mülkiyet çalışmalarına verilen teşvik ve destekler yeterli midir? Türkiye’deki destek ve teşvikleri Güney Kore, Almanya gibi ülkelerle kıyaslarsak nasıl bir fotoğraf ortaya çıkar? Şirketler bu teşvik ve desteklerin farkında mıdır, TPE fikri mülkiyet bilgisinin yaygınlaşması için ne gibi çalışmalar yapıyor? - Türk Patent Enstitüsü kanunun kendisine verdiği görev ve sorumlulukları doğrultusunda üniversitelere, KOBİ’lere yönelik seminerler düzenlemekte ve toplumun sınai mülkiyet farkındalığını artırmaya katkıda bulunmaktadır. Oluşan farkındalık sayesinde de son yıllarda marka ve patent başvurularında ciddi artışlar gözlenmiştir. Ar-Ge ve inovasyon konusunda da son yıllarda önemli adımlar atılmıştır. Ancak, bu gelişmeler hala istenilen düzeye erişmemiştir. Örneğin 1980’lere kadar kişi başına düşen GSYİH ve Ar-Ge faaliyetlerine yapılan harcamalar bakımından Türkiye’nin altında yer alan Güney Kore, 1980 sonrası dönemde büyük bir atak yapmış ve teknoloji açısından dünyanın sayılı ülkelerinden biri haline gelmiştir. Oransal olarak bakıldığında, Türkiye’de 2011 yılında yüzde 0,86 olan Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranı 2012 yılında yüzde 0,92’ye yükselmiştir. Bir önceki yıla göre artış olmasına rağmen Türkiye bu sıralamada Güney Kore’nin gerisindedir. Güney Kore’nin 2012 yılında Ar-Ge harcamaları toplamı 53,2 milyar dolardır, AR-GE harcamalarının GSYİH’ye oranı ise yüzde 4,3’tür. Güney Kore’nin yaptığı Ar-Ge harcamaları Türkiye’nin yaptığı harcamaların yaklaşık olarak 5 katıdır. DAHA BÜYÜK HAMLELERE GEREK VAR Türkiye’yi Güney Kore, Almanya gibi ülkelerin bulunduğu konuma getirecek olan çeşitli önlemler alınmaya başlanmıştır. Ancak, Türkiye’nin 2023 yılı için hedeflediği ihracat ve GSYİH rakamlarına ulaşabilmesi için Ar-Ge ve inovasyon alanında daha büyük hamleler yapması gerekmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre patentlerin ticarileşme oranları YÜZDE 3 seviyelerindedir. Patentlerin ticarileştirilerek sanayiye ve ekonomiye katma değer olarak yansıtılması sınai mülkiyet sisteminin en kritik konularından birini oluşturmaktadır. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 2011 yılında yerli patentlerin lisanslanmasını teşvik edecek politika araçlarının geliştirilmesine yönelik bir karar almıştır. Bu karar kapsamında Türk Patent Enstitüsü tarafından Teknoloji Transfer Platformu internet sitesi oluşturulmuş ve faaliyete geçirilmiştir. Söz konusu sitede, patent veya tasarım hakkı sahipleri kendi imkanlarıyla üretimini gerçekleştiremedikleri patent veya endüstriyel tasarımlarına ilişkin lisans/devir ilanı verebilmektedirler. Bununla birlikte, iş süreçlerinde karşılaştıkları problemlerin çözümüne ilişkin teknolojik yenilikler ve öneriler arayan işletmelerimiz de söz konusu sitenin ihtiyaç bildirme havuzundan ihtiyaçlarını bildirerek faydalanabilmektedirler. YOL GÖSTERMEDE ÖNEMLİ REHBERLER Türk Patent Enstitüsü’nün koordinatörlüğünde tüm paydaşların bir araya gelmesiyle oluşturulan Kasım 2014’de yürürlüğe giren 2014-2016 yıllarını kapsayan ‘Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı”, Temmuz 2015’de yürürlüğe giren 2015–2018 dönemini kapsayan Ulusal Coğrafi İşaret Strateji Belgesi ve Eylem Planı ve Ulusal Fikri Haklar Strateji Belgesi ve Eylem Planı, sınai mülkiyetin etkin kullanımını sağlamak amacıyla atılan en önemli adımlardandır. İlgili kesimlere yol göstermede önemli bir rehberdir. Bundan sonra yapılması gereken bu belge ve eylem planlarında belirlenen hedeflere ulaşılması yolunda tüm kurumların üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleridir. 10 YILDA 10 DÜNYA MARKASI YARATMAK Öte yandan, firmaların markalaşmasına katkıda bulunmak amacıyla vizyon ifadesi “10 yılda 10 Dünya Markası Yaratmak” olan dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan TURQUALITY® destek programı Ekonomi Bakanlığımızca yürütülmektedir. Bu program kapsamında firmaların “Patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tesciline ilişkin giderler tanıtım, reklam ve pazarlama giderleri, ofis/depo/lokanta/kafe kirası giderleri, mağaza kirası, ofis/depo/lokanta/kafe temel kurulum giderleri gibi çeşitli giderlerinin belli bir kısmı devletimizce desteklenmektedir. Ayrıca Ar-Ge desteklerinin hem kaynak hem verimlilik yönünden artırılması, patentlerin yatırıma dönüştürülmesinin sağlanması yönünde hem Bakanlığımızın hem de TÜBİTAK, KOSGEB gibi kuruluşlarımızın çalışmaları, destek ve teşvik programları bulunmaktadır. Firmalarımızın bu desteklerden faydalanması Ar-Ge ve inovasyon konusuna daha fazla ağırlık vermelerini mümkün kılacaktır. MARKA BAŞVURUSU 100 BİNLERE ÇIKTI - Patent ve marka başvurularını yıllar içinde değerlendirir misiniz? Başvurularda ortaya çıkan artış trendi katma değeri yüksek üretime yansıyor mu? - Ülkemizde son zamanlarda marka başvurularında ciddi bir artış görülmektedir. 1980’lerde 4000 civarında marka başvurusu bulunurken 2014 yılında bu rakam 100.000’lere çıkmıştır. Marka başvuru sayılarındaki artış trendi tüm sektörleri yakından ilgilendirdiği gibi katma değeri yüksek olan sektörlerle de ilişkilidir. Yüksek katma değerli sektörler arasında bulunan ulaşım araçları, makine teçhizat ve kimyasal ürünler sektörüne yakından bakacak olursak; ulaşım araçları sektöründe 2003 yılında yerli marka başvurusu 500 civarındayken 2014 yılında 2 bin 300’lü rakamlara ulaşmıştır. Makine-teçhizat sektöründe, 2003 yılında 2000 civarında olan yerli marka başvuru sayısı 2014 yılında 9000 civarında olmuş; kimyasal ürünler sektöründe ise yerli marka başvuru sayısı 4000’den 12 bin 500’e kadar çıkmıştır. On bir yıllık süreçte bu sektörlerin tüm sektörler içindeki payları; kimyasal ürünler sektöründe yüzde 17,37, makine-teçhizat sektörü yüzde 10,35 iken ulaşım araçları sektöründe ise yüzde 2,82’dir. Örneğin konuya ilişkin yapılan bir çalışmada; marka başvuru sayıları ile ihracat arasındaki ilişkiler incelendiğinde, yüksek katma değerli sektörlerde marka başvuru sayılarının ihracatı pozitif yönde etkilediği sonucuna varılmıştır. MARKA BAŞVURUSU ARTIŞI İHRACATA YANSIYOR Özetle, katma değeri yüksek olan sektörlerde; marka başvuru sayıları yıllara oranla ciddi bir artış göstermiş ve bu sektörlerdeki marka başvuru sayıları yine aynı sektörlerdeki ihracat oranında artış sağlamıştır. Marka başvurularındaki artış trendi ekonominin gelişmişliğinin bir göstergesi olarak, katma değeri yüksek olan üretime de yansımaktadır. Ancak, ülkemizde marka başvuru sayılarındaki artışın elektronik sektörü, biyoteknoloji, bilişim sektörü gibi katma değeri yüksek diğer sektörlerde de artış göstermesi ekonomik kalkınmaya önemli katkı sağlayacaktır. - En çok patent başvurusu yapan sektörler ve şirketler hangileri? OSB’ler biliyorsunuz Türkiye’nin üretim üsleridir. En çok patent ve marka başvurusu yapan şirketlerin toplandığı OSB’ler hangileridir? (Yıllar itibarıyla tablo şeklinde verebilir miyiz?) - En çok patent başvurusu yapılan sektörler arasında beyaz eşya, otomotiv, telekomünikasyon ve ilaç firmaları bulunuyor. Ayrıca patent başvurularına baktığımızda ulaşım, tekstil, gaz, metal firmalarının bulunduğu sektörlerin de gelişme potansiyelinin olduğunu görüyoruz. SON ON YILDA EN FAZLA OSB PATENT BAŞVURUSU YAPILAN İLK 10 İL
SON ON YILDA EN FAZLA OSB MARKA BAŞVURUSUNDA BULUNAN İLK 10 İL
* 18.08.2015 raporlama tarihi itibari ile hazırlanmıştır. İller toplam başvuru sayılarına göre sıralanmıştır. Not: Veri tabanımızda doğrudan OSB başvurularına ilişkin istatistik veri toplanmamaktadır. Tablolar, adres bilgilerinde OSB bulunan başvurulardan oluşturulmuştur. - Kalite ve teknik açıdan özgün ve yeni tasarımların geliştirilmesinde Türk Patent Enstitüsü’nün üstlendiği rol nedir? - Enstitü olarak sınai mülkiyetin, iş yaşamında başarıya ulaşmak için ne denli önemli olduğunun farkına varılması ve etkin kullanım yöntemleri konusunda bilinç ve bilgi düzeyinin artırılması temel görevlerimizdendir. Türk Patent Enstitüsü’nün oluşturulmasında büyük emeği bulunan ve sekretaryasını yürüttüğü 2009 yılında kurulan Türk Tasarım Danışma Konseyi’nin en önemli ürünü olan ‘Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ 2014 yılı Kasım ayında yürürlüğe girmiştir. Belge, ülkemizde tasarım konusunda faaliyet gösteren tüm paydaşların bir araya gelerek yaptığı çalışmaların önemli bir sonucudur. Tasarım Strateji Belgesinin ve Eylem Planının Genel Amacını “İnsana ve çevreye duyarlı, katma değeri yüksek tasarımların yaratılmasını ve korunmasını, ülkemiz tasarım ve tasarımcılarının sürdürülebilir bir şekilde dünya ile rekabet edebilir hale gelmesini ve “Türk Tasarımı” kimliğinin tanınmasını ve yerleşmesini sağlamak amacıyla gerekli idari, yasal ve teknik alt yapıyı geliştirmek” oluşturuyor.
Tasarım paydaşları bu genel amaca ulaşmak üzere 5 hedef ortaya koyarak bu hedefler kapsamında çok sayıda eylem tanımladı. Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı kapsamında belirlenen hedefler şu şekildedir: Hedef 1: Tasarımla ilgili mevzuatı, tasarımcıların ve iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde uluslararası standartlara uyumlu hale getirmek ve uygulamaları etkinleştirmek. Hedef 2: Tasarımla ilgili destekleri çeşitlendirmek ve bu desteklerin etkinliğini arttırmak. Hedef 3: Tasarım duyarlılığını eğitimin bütün aşamalarına yaymak ve insana ve çevreye duyarlı, katma değeri yüksek tasarımlar yapabilecek yetkinlikte tasarımcılar yetiştirmek. Hedef 4: Tasarımla ilgili sanayici, eğitimci, meslek örgütü ve kamu kuruluşu gibi farklı aktörler arasında iletişim ve işbirliğini güçlendirmek. Hedef 5: Toplumda ve sanayide tasarım farkındalığını arttırmak. Tüm bu çalışmaların ülkemizde kalite ve teknik açıdan özgün ve yeni tasarımların geliştirilmesinde önemli katkıları olacağı şüphesizdir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanının başkanlığında çalışmalarını yürüten Tasarım Konseyinde kamu kurumları, sivil toplum kuruşları ve tasarım alanında faaliyet gösteren meslek kuruluşları üye olarak yer alıyor. Ayrıca Enstitümüzün hazırlamış olduğu, sınai mülkiyet sistemini daha etkin hale getirecek sistemde değişiklikler öngören Kanun Tasarısının yasalaşmasının da tasarımların etkin korunmasında önemli etkileri olacaktır. PATENT NASIL ALINIR? - Teknolojik bir buluşun ya da bir projenin patentini almak için nasıl bir yol izleniyor? - Öncelikle buluşların patentlenebilmesi için sahip olması gereken kriterler vardır. Bunlar; buluşun yeni olması, tekniğin bilinen durumunu aşması ve sanayiye uygulanabilir olmasıdır. Yapılan kapsamlı araştırma ve incelemeler neticesinde bu kriterleri sağlayan buluşlara patent verilir. Bu kriterlerde yenilik, başvuru yapılmadan önce başkaları tarafından yazılı, sözlü ya da uygulanarak açıklanmamış olmak anlamında mutlak yeniliktir. Tekniğin bilinen durumunun aşılması kriteri ise "konuda uzman bir kişinin kolayca düşünüp uygulamaya koyamayacağı" nitelik anlamındadır. Sanayiye uygulanabilirlik, buluşun tümüyle kuramsal olmak yerine pratiğe uygulanabilir özellik taşıması demektir. Türk Patent Enstitüsü’ne yapılacak bir patent başvurusunda, internet sayfamızdan yer alan başvuru formu doldurulmalı, buluşu kısaca anlatan özet, buluşun ayrıntılı olarak anlatıldığı tarifname, buluşun korunması istenen teknik özelliklerinin ifade edildiği istemler bulunmalıdır. Zorunlu olmamakla birlikte başvuruya buluşun anlaşılmasına katkı sağlayacak resimler, çizimler de eklenebilir. Belgeler eksiksiz bir şekilde tamamlandıktan sonra tescil süreci başlatılmış olur. Bu aşamadan sonra patent başvuruları için araştırma ve inceleme aşamaları bulunmaktadır. Patent koruması üçüncü kişileri de doğrudan ilgilendirdiğinden başvurular belirli bir sürenin sonunda yayınlanmaktadır. Burada amaç, üçüncü kişilerin bu başvuruyu görerek, gerek duymaları halinde itiraz etmelerine imkan sağlamaktır. Başvuru sahiplerine yapmış oldukları her bir patent başvurusu için bir başvuru numarası verilir. Patent başvurusu yayınlandıktan sonra, başvuru sahipleri elektronik olarak internet üzerinden başvurularıyla ilgili bütün işlemleri takip edebilirler.
Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|