SON DAKİKA
Çorlu Deri OSB Başkanı Bülent…
Burcu Akdari Toprak
Mehmet Özdoğan ve Murat Kocabıçak
Prof. Dr. Ateş Oktar
Tekirdağ Sanayi Odası büyük bir ihtiyaçÇorlu Deri OSB Yönetim Kurulu Başkanı Duman, “Sanayicilerin beklentileri ve sorunları tüccardan, esnaftan çok farklı. Tüccar ve esnaf sanayiciyi anlayamaz. Bu nedenle ticaret-sanayi odalarının sanayiciyi de temsil edemeyecekleri kanaatindeyim. Şimdi Tekirdağ Sanayi Odası’nın kuruluş başvurusunu yaptık. Tekirdağ Sanayi Odası büyük bir ihtiyaç. Böyle bir projenin başında, Kurucu Müteşebbis Heyet Başkanı olarak Ömer Sarıoğlu’nun olması büyük bir şans. Kısa sürede sanayi odasının resmileşeceğine inanıyorum” dedi.
ARİF ESEN- GİRAY DUDA
Deri sanayicileri 1960’lı yıllardan bu yana Çorlu’da faaliyetlerini sürdürüyor. İstanbul Kazlıçeşme’deki tabakhanelerin kapatılmasıyla sektör Tuzla ve Çorlu’ya taşındı. 1997’de kurulan Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi (ÇDOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Duman, deri sektörünü, OSB’yi ve OSB’de hayata geçirmeyi planladıkları projeleri anlattı. - Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi kaç yılında kuruldu? Kaç parsel var ve kaç fabrika üretim yapıyor? Kaç kişi istihdam edliyor? - Çorlu, kara, deniz ve havayolu ulaşımına uygunluğu nedeniyle Türk sanayisinin dinamik bir merkezi konumunda. Deri sanayicileri lojistik imkanları geniş bu merkezde 1960’lı yıllardan bu yana faaliyetlerini sürdürüyor. İstanbul Kazlıçeşme’deki tabakhanelerin kaldırılmasının ardından dericiler, Tuzla ve Çorlu’ya taşındı. 1997 yılı Nisan ayından itibaren de Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi 1997 Nisan ayından tüzel kişilik kazanarak faaliyetlerine başladı. 10 hektarlık alanda kurulu Çorlu Deri OSB’de 190 tane parsel var. Bölgedeki 110 fabrikadan 100 tanesi faal durumda. 10 tesis kiralık ya da satılık. Altı bin işçiyi istihdam eden bir bölge burası. Karma olma yolunda ilerleyen bir OSB’yiz. Karma OSB olmak için başvurumuz var. Deri sektörü çok gelecek vadetmiyor, bu nedenle karma OSB olmamız gerekiyor. ‘Doğaya ve insana yatırım’ sloganıyla hareket eden Çorlu deri sanayicileri Haziran 2003 tarihinden itibaren çevre dostu olarak bilinen doğalgaz kullanımına geçmiş ve olası hava kirliliği problemini engellemiştir. - Bölgede ne kadar deri işleniyor? - Yılda küçükbaş olarak Çorlu Deri OSB’ye yaklaşık 25 milyon ham deri geliyor. Büyükbaş deri de yıllık 50 bin ton. İşlenen küçükbaş hayvan derileri kürk, süet ve zig olarak konfeksiyona hazır hale getiriliyor. Büyükbaş hayvan derilerini ise ayakkabı ve saraciye sektörüne veriyoruz. Çorlu Deri OSB, Türkiye’deki işlenmiş deri imalatının yüzde 37’sini gerçekleştirmektedir. Çorlu Deri OSB’de yılda 26 milyon metreküp doğalgaz, 23 bin ton fuel-oil, 50 bin MW/h/ elektrik tüketimi gerçekleşiyor.
- Çorlu Deri OSB’den ne kadarlık ihracat yapılabiliyor? - Tahmini olarak bölgenin direkt ve dolaylı olarak yaklaşık 2 milyar dolar civarında bir ihracatı vardır. Tüm deri sektöründen bahsediyorum. - Bu rakama bavul ticareti de dahildir değil mi? - Evet, dahil. Bu bölgede çok önemli firmalar için üretim yapıyoruz. Bizim üretimimizin yaklaşık üçte biri Fransa ve İtalya’ya gider. Bunların ardından da Çin ve Rusya gelir. Rusya en güçlü müşterilerimizden birisidir. - Ergene Havzası’nda Çerkezköy OSB ve Avrupa Serbest Bölgesi’yle birlikte endüstriyel arıtma tesisine sahip bir OSB’siniz. Tesisleriniz günlük kaç metreküp endüstriyel atıksuyu arıtabiliyor? - 36 bin metreküp günlük su arıtması yapabilen teknolojiye sahip, Avrupa’dan ödüllü bir arıtma tesisimiz var. Katı atık geri dönüşüm projemizi hazırladık, protokol imzalama aşamasına geldik. Kurutma bölümü başladı ama geri arıtmaya henüz geçemedik. DERİDE KALAN YAĞI TOPLAYIP SATIYORUZ - Siz atıklardan yağ elde ediyorsunuz. Bu yağı nasıl elde ediyorsunuz ve hangi sektörlere satıyorsunuz? - Öncelikle kozmetik, sabun sanayiinde kullanılıyor. Yağ ünitesinden çıkan yağlar da, bizim alt katta bir işlemimiz var. Deri yüzülürken bazı yerlerinde yağ veya ufak da olsa et kalır. Etle deri arasındaki bir yağdan bahsediyoruz. Bu aslında özel bir yağ. Kalitesiz bir yağ değil. Bu yağı bizim makinelerimiz alıyor. Çünkü o yağ bizim işimize yaramıyor. Tabii yağ zamanla çürüyen bir yağdır. Bu yağları derinin üzerinden alıp, stokluyoruz. Biodizel, kozmetik, farmakoloji ve sabun sanayiine satıyoruz. KURUTMA ÜNİTESİ KURUYORUZ - Katı atıkları nasıl bertaraf ediyorsunuz? - Arıtma prosesinin içinde şöyle bir şey vardır. Biz, suyun içindeki kimyasal arıtmaların büyük bölümünü bakterilere, mikroplara yaptırıyoruz. Bakterileri, düzenli olarak onların mayalanma, üreme ünitelerinden alıp havuzun içine atıyoruz. Orada da bakteri 1.5-2 gün süreyle suyun içindeki mikropları yiyor ve ölüyor. Biz onun ölmüş haline çamur diyoruz. Burada günlük yaklaşık 80 ton civarında bir çamur çıkıyor. Bunu kurutarak 20 tona düşürecek bir kurutma ünitesi kuruyoruz. Çamuru kuruttuğumuz zaman taşınması daha kolay olacak. Çimento fabrikasına göndereceğiz. Orada her tonu için 50-60 TL para alıyorlar. Bu da azalacak ve maliyetler dörtte biri oranında düşecek. Kurutma ünitesi 25 tonu 5-6 tona düşürecek. O işlem esnasında elektrik de elde ediliyor. Sonuçta 4 tonu yine çimento fabrikasına göndereceğiz ama günlük 80 tonun 4 tona düşmesi çok önemli. Bunların şu andaki aylık maliyeti bize 500-600 bin TL’dir. Kurutma ünitesi 5 milyon TL’lik bir yatırım. - Peki arıtma işinde mükemmel sonuç alabiliyorsunuz da kokuyla ilgili bir tesis ya da formül var mı? - Maalesef kokunun çaresi yok. Ham derinin kendisi koktuğu için o ıslah olana, terbiye edilene kadar bir koku söz konusu oluyor. - Ham deri ihtiyacınızı iç piyasadan karşılaya biliyor musunuz? - Hayır. Çok büyük kısmı dışarıdan, İtalya ve İspanya’dan geliyor. Küçükbaş olarak OSB’ye yaklaşık 25 milyon ham deri geliyor. Büyükbaş deri de 50 bin tondur. Büyükbaş kilogramla, küçükbaş tane ile oluyor. Kuzu derisi tane olarak sayılır. TÜRKLERİN KUZU TÜKETİMİNDE PROBLEM VAR - Derinin neden tümü dışarıdan geliyor? - Türkiye’de hayvancılık zor durumda. Türklerin aslında kuzu tüketiminde bir problem var. Genelde büyükbaş hayvan eti tercih ediliyor. Dana eti alıp yiyen bir toplumuz. Ülke genelinde büyükbaş tüketimi çok daha yüksektir. Avrupa ise böyle değildir. Avrupa’da özellikle kuzu tüketimi yüksektir. Bizim burada oğlak yeme dönemimiz vardır. Ot yememiş oğlak yenir, Trakya’da çok da meşhurdur bilirsiniz. O hayvanın canlısı 4-5 kiloyu geçmez. Avrupalı da özellikle paskalya döneminde aynı büyüklükteki kuzuları yer. Hatta küçük kuzu alıp komşularına, akrabalarına dağıtırlar. Böyle bir gelenekleri olduğu için kuzu tüketimleri çok fazladır. Dolayısıyla çok sayıda deri ortaya çıkar. Derileri de oraya buraya atıp, çöplerde çürütmezler. Düzenli şekilde deri toplayan bir sektör gelişmiş. Bu drileri alıp insanların ayağına, sırtına giydirebilir, kullanılacak malzeme haline getiren bir sektörüz. Aslında yaptığımız bir geri dönüşüm faaliyeti. - Bizde de var. Önce deri hakkında kısa bir bilgi vereyim. Birincisi yünlü olarak imalatı yapılan var. Bir de yününü döktüğümüz deriler var. Biz yününü döktüğümüz ürüne zig diyoruz. Yününü dökmediğimiz ürüne de kürk diyoruz. Kürk için Balıkesir ve Trakya bölgesinden alım yapıyoruz. Öteki bölgelerden çıkan derilerden hiçbirisi yünlü imalat olmuyor. Onlar bizim için müsait değil. Trakya’da, bu bölgede ben bu yıl bir 35-40 bin adet alabildim. O da 50 kapı aşındırarak. Bir yerde bin tane, bir yerde 500 tane birikiyor. Toplamak oldukça zor bir iş. Avrupalı bunu böyle yapmıyor. Avrupa’da bizim gittiğimiz her kapıda 45-50 bin deri var. Bu işi çok daha büyük yapıyorlar. Bunun için biz çok daha rahatız. Uğraşmıyoruz. Bir noktadan ihtiyacımızın üçte birini çözüyoruz ve diğer noktaya geçiyoruz. Dört beş yerden bir yıllık üretimimizi karşılayacak sayıda deriyi bulup geliyoruz. HAYVANCILIK SORUNLU DERİ ÜRETİMİ YETERSİZ - Onların kesimleri daha merkezi mi oluyor, bu nedenle mi kolaylıkla toplanabiliyor? - Çok büyük mezbahalar var. Oralarda çok büyük sayıda kesim yapıyorlar ve onu alıp stokluyorlar, soğuk hava depolarında bekletebiliyorlar. Avrupa ve dünyadaki ham derinin de en büyük müşterisi Türkiye. Sonra Çin ve arkasından Avrupalı bir iki firma gelir. - Türkiye’de ne kadar ham deri elde ediliyor? - Türkiye’de toplam yıllık kuzu derisi 25 milyon adettir. 25 milyon adet Çorlu Deri OSB’ye bir yılda giren ve işlenen miktar kadardır. Çorlu Deri OSB’ye gelen ham deri istatistiğe girmiş bir rakamdır. Bölgeye gelen konteyner ve deri sayısından elde edilen sonuçtur. Tuzla’da da bir bölge var biliyorsunuz çok fazla çalışmıyor. İki üç tane deri firması kaldı. Geri kalanı yat sanayi kuruluşlarına döndü. Bölge dolu ama içinde az sayıda derici var. Beş taneyi geçmez tahmin ediyorum. TUZLA OSB ARTIK YAT SANAYİCİSİNİN - Neden o kadar azaldı? - Yatçılık sektörü bir anda yayıldı bölgede. Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi’ndeki işyerlerinin çoğunluğu yat sektörüyle ilgileniyor. 14 metre yüksekliği olan her yeri kiraladılar. Deri fabrikalarının alt katları da bunun için müsaittir, yüksektir. O nedenle bu işyerleri onların işlerine yaradı. - Tuzla’dan Çorlu’ya gelen var mı? - Evet, var. Yaklaşık 10 firma buraya geldi. - Kolay işçi bulabiliyor musunuz? - İşçide pek fazla sıkıntı yaşamıyoruz. Çorlu büyük bir yer ve göçmen vatandaşlarımız çalışıyor çoğunlukla bizim işyerlerimizde. Bu bölgede tekstile ve deriye yeterince istihdam sağlanabiliyor. Problem olmuyor. Göçmen yurttaşlarımızın sadece deriyle ilgili değil, çalışmayla ilgili özellikleri var. Sistematik ve disiplinli çalışıyorlar. ERGENE KENDİ DOĞASINDA AKACAK - Ergene Havzası Koruma Eylem Planı hakkında neler söyleyeceksiniz? - Eylem Planı çok hızlı ilerliyor. Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya’nın ardından Çerkezköy OSB ve Çorlu Deri OSB bu planın motor gücü. ÇOSB ve biz arıtma tesislerimiz yapmış OSB’leriz. Havzada kurulmakta olan ve arıtması olmayan ıslah OSB’ler var. Bu OSB’ler de bizim bir parçamız olacak. Sanırım yakın zamanda ıslah özelliklerinden kurtulacaklar, normal OSB’lere dönecekler ve arıtmaları kurulacak. Beraberinde Marmara Derin Deşarj A.Ş. ile birlikte boru hattı döşenecek. Bu hattın inşaatının yaklaşık 1.5 yıl içinde sonuçlandırılması bekleniyor. Vali Yerlikaya’nın bizzat çok yakından ilgilendiği büyük bir proje. Bizler de yardımcıları ve destekçileriyiz. Sistemin önemli parçalarıyız. Çok yakında bitecek ve bitmesini istiyoruz. Bizim için olmazsa olmaz bir proje. Aslında sanayinin bu bölgede kalabilmesi için çok önemli bir proje. Bu arada Ergene nehri temizlenmiş olacak. Ergene’ye kirli su deşarjı ya da arıtmadan çıkmış herhangi bir su deşarjı olmayacak. Nehir kendi doğasında akacak. Biz de arıtılmış suyu kanalla denize ulaştıracağız. Arıtıldıktan sonra çok az miktarda pembemsi renge ve az miktarda tuza sahip bir suyu deşarj edeceğiz. Bunun da çevreye hiçbir zararı olmayacağı bilimsel olarak kanıtlandı. Bu entegre büyük eylem planının sonuçlandırılması için elimizden gelen katkıyı yapmak istiyoruz. KREDİ ALINACAK MALİYET PAYLAŞILACAK - ‘Derin Deşarj Projesi’nin mali boyutu ne kadar? - Devlet, bu projede sanayicilere ‘sen kirletiyorsun sen temizleyeceksin’ gözüyle bakıyor. Şansımız bölgede 1.700 dolayında üretim yapan sanayi kuruluşunun olması. Projenin maliyeti bölgedeki sanayicilere bölünecek. Tahmin ediyorum 5 ya da 10 yıl geri ödemeli bir planla sanayicilere ödettirilecek. ‘Sen kirlettin sen temizle’ deniyor ama devletten konuyla ilgili de destek istiyoruz. - Bununla ilgili sanayiciye sağlanan bir kredi var mı? - Finansman kredi farkı, finansman kolaylığıyla ilgili bir destek vermeye hazırlanıyorlar. Şöyle anlatayım: Devletin kredi oranları ile özel sektörün kredi oranları arasındaki farkı -sanıyorum kısa sürede Başbakanlığa sunulacak ve inşallah olumlu sonuç çıkacak- devlet sübvanse edecek. O konuda bir desteği var. Bunun dışında başka bir desteği yok. Özellikle hibe desteği yok. Krediyi de kendisi vermiyor. Devlet bankası, Vakıfbank’tan alacağız. OSB DEVLETİN KURUMSAL BİR PARÇASIDIR - Yani Islah OSB’ler gibi finanse ediyor… - Tabii tabii. Ancak Kalkınma Bankası vermiyor. Devlet bankaları daha güçlü ve bu konuya farklı bakıyorlar. Islah OSB’lere özel bankalar gitse kredi vermezler. Sen tüzel bir kişilik değilsin diyor. Islahtan kurtulduktan sonra üyelerini ödemeye mecbur edebiliyor. Ödemediğin zaman kanun da OSB’nin yanında olduğu için bankalar daha farklı bir gözle bakıyor. Çünkü OSB o zaman bir çeşit devletin kurumsal bir parçası oluyor. - Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya ile geçen ay yaptığımız röportajda bize çalışmaların hızını anlatmıştı. - Hem de çok hızlı gidiyor. Bu başarıldığında sanayici de bir töhmetten kurtulacak. Şu anda sanayici denince çevresini kirleten kişiler akla geliyor. Özellikle Ergene çevresindeki sanayi kuruluşları… Aslında sanayi kuruluşları biliyorsunuz ülkenin lokomotif kurumları. Ekonomik yaşamın olmazsa olmazı. Sanayi olmazsa ülke ekonomisinin sıkıntıları daha farklı olur. TEKİRDAĞ SANAYİ ODASI BÜYÜK BİR İHTİYAÇ - Tekirdağ Sanayi Odası hakkında neler söyleyeceksiniz? - Biz Tekirdağ Sanayi Odası’nın kurulmasını istiyoruz. Size bir anımı anlatayım. Burada bir sürü ödül var görüyorsunuz. Kurumlar Vergisi’nde birinci olduğum bir yıl Çorlu Vergi Dairesi’nde ödül töreni vardı. Büyük bir miktarda vergi ödeyerek birinci olmuştum. Benim 12-13’te birim kadar vergi ödeyen bir esnaf da ikinci olmuştu. Üçüncüyü hatırlamıyorum o da çok daha küçük miktardaydı. Ticaret ve Sanayi Odası’nın birlikte olması böyle pire ile deve arasındaki farkı ortaya çıkarıyor. Sanayicilerin beklentileri ve sorunları tüccarlardan, esnaftan çok farklı. Tüccar ve esnaf sanayiciyi anlayamayacakları için sanayiciyi de temsil edemeyecekleri kanaatindeyim. Şimdi Tekirdağ Sanayi Odası’nın kuruluş başvurusunu yaptık. Böyle bir projenin başında, Kurucu Müteşebbis Heyet Başkanı olarak Ömer Sarıoğlu’nun olması büyük bir şans. Kısa sürede sanayi odasının resmileşeceğine inanıyorum. Yeri gelmişken Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya’nın bir uyarısını hatırlatayım. Bize şunları söylüyor: ‘Siz Trakya’da 10 bin, 15 bin metrekare bir alan kullanarak burada üretim yapıyorsunuz. Gidiyorsunuz İstanbul’da, Merter, Zeytinburnu gibi yerlerde 100 metrekarelik bürolarda pazarlama yapıyorsunuz, vergi daireniz, bankanız İstanbul’da oluyor. Sizden elde edilen gelirler, hakketmediğiniz biçimde İstanbul’a transfer ediliyor. Ben onların yavaş yavaş Tekirdağ’a gelmesini istiyorum.’ - Kocaeli, Gebze tarafında da aynı durum söz konusu. - İstanbul’da bürosu olan bir sanayici abimiz merkezini Çerkezköy’e getirdi ve Çerkezköy Vergi Dairesi’ndeki rakamlar 3.3 kat arttı. Sanayiciler fabrikalarını olduğu merkezlere taşınırsa devletten ona göre destek gelir. MESLEK LİSESİ YAPTIK - Çorlu Deri OSB’nin sosyal sorumluluk projeleri var mı? - Evet, okulumuz var. Biz bir meslek lisesi yaptık ve Milli Eğitim devrettik. - Dericilik eğitimi var mı? - Dericilik yok. Elektrik, elektronik ve kimya eğitimi var. Kimyadan dolayı biraz dericilik var diyebiliriz. Biraz daha geliştirilmesi, yeni bir binanın daha yapılması lazım. Orası 14 sınıf olarak başladı, şimdi 24 sınıf var. Atölye binasına da dersane yapıldı. İyi ve güzel bir okul. Önemli dereceleri de var. Bu okulu biz yaptık ve biz yaşatacağız gözüyle bakıyoruz. Önemli masraflarını karşılıyoruz. Burada yapılan büyük işlerde okul için örneğin bilgisayar alımlarını ekliyoruz. - Ara eleman ihtiyacınız için bir eğitim kurumu var mı? - Hayır, ara eleman yetiştirecek bir okulumuz yok. Biz her yıl burada yeni bir işçiyi eğitiyoruz. Sisteme kazandırıyoruz. Sonra buradaki maaşı beğenmiyor, yan fabrikaya gidiyor… DEVLETİN ÖZ EVLEDI OLMAK İSTİYORUZ - Deri OSB’lerinin karşılaştığı sorunlar için özel çözüm önerileriniz, talepleriniz var mı? - Devlet sanayiciye sürekli üvey evlat gözüyle bakıyor. En başta rahatsız olduğumuz konu bu. Bazen bir şeyden söz ederken milli servettir, bu ülkenin servetidir diyoruz. Sanayi de bu ülkenin değeri, varlığı, getirisidir. Üvey evlat değildir. Ama öz evlat gözüyle bakılması gereken bazı konulara üvey evlat gözüyle bakıldığının farkındayız. Deri de bu nisbette kendisine düşen payı alıyor. Sanayici iyiniyetli biçimde çalışıyor ve çalışmaya da devam ediyor. Kurallara da uyuyor. Sanayici artık 15-20 yıl önceki sanayici gibi değil. Çok daha bilinçli, çok daha başarılı insanlar, bilinçli yöneticiler var. Özellikle söylemek istediğim şu, devletin öz evladı olmak istiyoruz. Çünkü aslında öz evladıyız. - İhracatla ilgili sorun yaşıyor musunuz? - Hayır, ihracatla ilgili sorunumuz yok. Çin, Rusya ve Avrupa büyük alıcılarımız. Kış şartları Türkiye’de çok ağır değil. Kışları -15 ya da -50 gibi soğuk geçen ülkeler bizim en büyük müşterilerimiz. Onlar için deri, ceket olmazsa olmaz giysiler. ÇORLU’YA KAZLIÇEŞME’DEN GELDİK - Sanayicilik aileden mi geliyor? - Evet, aileden. Rahmetli babamız, Kazlıçeşme’den dericiler gönderilince tesislerini Çorlu’ya taşınmış ve fabrikasını kurmuş. Biliyorsunuz Kazlıçeşme’den bir bölümü Çorlu’ya bir bölümü de Tuzla’ya gitti. Babam, ben İngiltere’de öğrenciyken hayatını kaybetti. ‘Gel, işin başına geç’ dediler. Oradaki şartlardan kopup gelmekte biraz zorlandım ama gelip işle tanıştım. Biraz biliyordum ama üretimini, ihracatını, muhasebesini hiç bilmezdim. Fabrikaya turist gibi gelip giderdim. Dört beş yıl İstanbul’dan gidip geldim. Trafikte 4-5 saat zaman harcamak beni bıktırdı. Evimi de Çorlu’ya taşıdım. Yaklaşık 17 yıldır bu işletmenin yöneticisiyim. Bizim firmamız günde 150-200 deri imalatı yapıyordu. Bugün gelişen teknolojiyle birlikte 2-3 bin deri imalatı yapacak kadar işlerimizi geliştirdik. Deriyi ve işimi seviyorum. Çünkü insanlığa ve insanlara faydalı olduğumuzu düşünüyorum. Eksi 15 - 20 derecelerde, yaylalarda hava şartları ağırdır, mutlaka bir deri ürün vardır ki onunla yaşam sürdürülür. Rusların gardrobunda en az 3-5 çeşit deri giysisi vardır. Duruma göre giyerler. Deri öyle bir şey ki iyi imalat yapılmış bir deri, dışarıda eksi 20 ve evin içinde artı 20 gibi ısı değişikliğine dayanır. Bu aslında bir maddenin şoklanması demektir. Kuzunun sırtından alıp, eksi 30’lardaki şartlardan korunmak üzere insanın sırtına naklettiğimiz bir üründür deri. Biz işimize saygıyla ve sevgiyle sarılıyoruz. Yıllardır bu işten ekmek yedik. Daha uzun yıllar da yiyeceğiz inşallah ama yeni nesil bu işi yapar mı, yapmaz mı onu kestiremiyorum. 12 MİLYON DOLAR DOĞRUDAN İHRACATIMIZ VAR - Sizde mamul ürün de var mı? - Hayır, bizde işin konfeksiyon bölümü yok. - İşlenmiş derileri nereye veriyorsunuz? - Zeytinburnu’nda yerleşik çok sayıda firma var. Derileri giysi haline getirip yapacak müşterilerimiz Zeytinburnu’nda. Onlar bizden tabak halinde alıyorlar derileri, götürüp, kesip-biçip-şekillendirip Rusya, Çin’e veya İtalya’ya satıyorlar. Çin’den, Rusya’dan ve diğer ülkelerden gelen konfeksiyoncular da bizden doğrudan işlenmiş deri satın alıyorlar. - Şirketiniz Beyder Deri’de kaç kişi çalışıyor? İhracatınız ne kadar? - 110 kişi istihdam ediyoruz. Bizim yurtdışına doğrudan yaptığımız yıllık ihracatımız 12 milyon dolar civarında. OSB’Yİ E-5’E BAĞLAYACAĞIZ - Çorlu Deri OSB’deki hedefleriniz neler? Çevreci ne gibi projeleriniz var. - Çeşitli çalışmalarımız var. Çevre profesörü Mustafa Öztürk’ün koordine ettiği ekiple daha az tuz kullanarak, daha az kimyasal madde kullanarak imalat yapabilme prosesleri üzerinde çalışıyoruz. OSB’nin E-5 ile bağlantı çalışması var ve şu anda onunla ilgileniyoruz. OSB’yi çevre yoluna bağlamak istiyoruz. Beş altı ay önceki mali genel kurulda bir karar aldık ve OSB’yi karma haline getiriyoruz. Bakanlığa da başvurduk, oradan gelecek sonucu bekliyoruz. OSB içini ağaçlandırma projemiz var, yakında bu çalışmaları başlatacağız. - Şu anda OSB’da deriden başka fabrika var mı? - Henüz yok. Şu anda burası Deri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi. Deri ile ilgili ihtisas bölgesi ama bölgenin yüzde 40’ı boş. Fabrikaların 10-15’i sıkıntılı. Bölge karma OSB kimliği kazandığı an başvuran firmalara yer vereceğiz. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|