SON DAKİKA
Üniversite öğrencilerini iş dünyasına hazırlıyoruzGYİAD Başkanı Toprak, “Yaklaşık iki yıl önce başlayan bir proje ile üniversite öğrencilerini iş dünyasına hazırlıyoruz. Gönüllü üyelerimiz, iş dünyasında kendi alanlarındaki başarılarını veya başarısızlıklarını ya da dikkat edilmesi gerektiğini düşündükleri konuları, iş deneyimlerini üniversitelere gidip anlatıyorlar” dedi.GİRAY DUDA Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD), Türkiye’nin, genç iş sahibi ve yöneticilerinin üye olduğu sivil toplum örgütlerinden birisi. 25 ile 45 yaş arasındaki kişiler üye kabul ediliyor. Yani yönetiminde sürekli olarak gençler yer alıyor. GYİAD’ın şu andaki başkanı Burcu Akdarı Toprak derneğin adıyla özdeşleşecek biçimde genç ve aktif bir iş kadını. GYİAD başkanlığına seçilmeden önce uzun süre TABA’nın (Türk-Amerikan İş Derneği) üst yönetiminde görev almış. Bebek’te bir grup üye ile yaptıkları sabah toplantısı sonrasında konuştuğumuz Burcu Akdarı Toprak’a dernek faaliyetlerini ve güncel gelişmeler hakkındaki görüşlerini sorduk: - Bu toplantıları düzenli yapıyor musunuz? Kimler katılıyor? - Haftada bir bu şekilde üyelerle sohbet toplantıları yapıyoruz. Yaz kış devam ediyor. Özellikle son dönemde üyeleri birbirleriyle tanıştırma toplantılarını öne çektik. Üyelerimizin diğer üyeler hakkında daha derin bilgiye sahip olmaları, hatta ileride aralarında ticari ilişkilerin de söz konusu olabilmesi için bu toplantıları düzenliyoruz. Mini gruplarla, kimseyi işinden geri bırakmamak için sabah erken saatlerde güzel bir mekanda toplanıyoruz. Yaptığımız büyük toplantılara 50-100 kişinin katılması halinde üyeler arasındaki konuşmalar doğal olarak çok kısa oluyor. Halbuki bu toplantılarda üyeler, derneğe katılma amaçlarına uygun olarak diğer üyeleri yakından tanıma fırsatı bulabiliyor. Biz üyeler arasında yakınlık ortamını oluşturmaya çalışıyoruz. Farklı sektörlerden gelen arkadaşlarımız diğerleri ile görüş alışverişinde bulunuyor. AYDA İKİ KEZ STRATEJİ TOPLANTISI - Bu bir strateji toplantısı değil o halde - Strateji toplantılarını, gündemi gözden geçirerek, iki haftada bir, yönetim kurulu üyeleriyle bir araya gelerek yapıyoruz. Bugünkü toplantımız o toplantı değil. Bu, daha çok üyelerin kendilerini ifade edebildiği ve diğer üyelerle kaynaşabildiği bir ortam. - GYİAD çeyrek asırı devirdi galiba. - Evet 27 yıla ulaştık. - Merkezin dışında şubeniz var mı? Bize GYİAD’ı genel olarak tanıtır mısınız? - Herhangi bir şubemiz yok. İstanbul merkezli bir derneğiz. Şubeleşmeyi planlarımıza almadık. Başka yerde şubemiz olmasa da İstanbul dışındaki kentlerden yatırımcı ve yöneticiler de bizim üyemiz olabiliyor. - Siz de İstanbul dışındansınız. - Ben Bursalıyım. Bugün gelen başka bir arkadaşımız da Bursalıydı. Doğal olarak hangi şehirden gelirse gelsin bize üye olabiliyorlar. İŞADAMLARI SÖZÜ BENİ RAHATSIZ ETMİYOR - Derneğin adının işadamları olması sizi rahatsız ediyor mu? Hazır başa gelmişken bir operasyonla bu adı değiştireyim diye düşünüyor musunuz? - Yönetim kurulunda bu konuyu iki yıldır gündeme alıyoruz. Bazı arkadaşlarımız da, iş kadınlarına ne kadar önem verdiğimizi yeterince göstermedik mi, ispatlamadık mı, diyor. Biz şu anda bir kadın başkanla yönetiliyoruz, diyorlar. Zaten ben bütün konuşmalarımda ismi değiştirdim. Genç yönetici iş adamları ve iş kadınları derneği diyorum. - Belki TÜSİAD’dan ya da benzeri derneklerden önce işadamları kelimesini işinsanlarıdiye değiştiren ilk örgüt olabilirdiniz. - İşinsanları diye de konuştuk ama genel olarak bir karara bağlamadık. Yıllardır gündeme gelen bir konu ama şu anda acilde öyle gündem konuları var ki biraz göz ardı ediyoruz. - Neler var mesela gündemde? - Sıcağı sıcağına geliştirmek istediğimiz projeler var. Birkaç yıldır sürdürdüğümüz önemli bir projemiz var GYİAD Akademi diye. Her geçen gün biraz daha bu projeyi güçlendirmeye çalışıyoruz. ÖĞRENCİLERİ İŞ DÜNYASI İLE BULUŞTURUYORUZ - GYİAD Akademi neler yapıyor? - Yaklaşık iki sene önce başlayan bir proje. Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde, daha çok da İstanbul’da öğrencilerin reel iş dünyası ile bir araya geldiği bir proje. Nasıl bir araya geliyorlar? Projemiz 10 ile 15 hafta sürüyor. Bizim gönüllü üyelerimiz, iş dünyasında kendi alanlarındaki başarılarını veya başarısızlıklarını ya da dikkat edilmesi gerektiğini düşündükleri konuları, iş deneyimlerini, işlerinden zaman ayırıp bu program kapsamında üniversitelere gidip konuşuyorlar. Öğrencilere reel hayat tecrübesi yaşatarak o saat içerisinde deneyimlerini paylaşıyorlar. Bu, üniversitelerde kredili, sertifikalı bir program. Çok da rağbet görüyor. Bir iki üniversite ile başlayıp 7-8 üniversiteye kadar çıktık. Kapasitemizi artırmaya çalışıyoruz.
- Bu proje hangi üniversitelerde uygulanıyor? - Biz Bahçeşehir Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, ODTÜ, Marmara Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Yeditepe Üniversitesi gibi eğitim kurumlarıyla işbirliğine gittik. Özellikle Marmara ve Yıldız bünyesindeki programlar için Girişimcilik Konseyi bünyesinde bir protokol imzalandı ve KOSGEB onu bir girişimcilik eğitimi olarak kabul etti. Dolayısıyla o dersten başarılı olan öğrenciler KOSGEB sertifikası alıyorlar. Aynı zamanda, eğitim süresince öğrencilerden iş projesi yapmalarını istiyoruz. Vergiden pazarlamaya kadar 10 farklı derste, program sonunda bizim üyelerimizden oluşan bir jüriye sunum yapıyorlar. Eğer beğenilen bir proje olursa yatırım da yapılması söz konusu olabiliyor. ÖĞRENCİLERE GERÇEK YAŞAMI SUNUYORUZ - Böylece melek yatırımcılığa da girmiş oluyorsunuz.. - Burada hem iş projesi var hem de teori ile pratiğin birleştirilerek gerçek yaşamın kavranması var. Üniversite öğrencileri, tanıdıkları kişilerle bir araya geliyor. Hem resmi olarak derse katılıyor not alıyorlar hem de bir gönüllülük projesi. Bir çok şeyi içinde barındıran güçlü bir proje ve bunu Türkiye’de yapan tek STK biziz. Epey bir zamandır buna gönül verdik. Üyelerimiz de gönüllü bu konuda. Geri dönüşleri de çok olumlu aldığımız için bunu öğrenen üniversiteler bize başvurarak aynı projeyi yürütmemizi istiyorlar. İŞLETME VE İLETİŞİM FAKÜLTELERİ TALEP EDİYOR - Üniversitelerin hangi fakülteleri ile işbirliği yapıyorsunuz? İktisat fakülteleri mi yoksa işletme fakülteleri mi? - Genelde işletme fakülteleri ile yapıyoruz. Ama mesela Galatasaray’da İletişim Fakültesi’nin talebi üzerine onlarla işbirliği yaptık. Bu yıl Marmara Üniversitesi’nde format değişti. Orada Girişimcilik Merkezi kuruldu. Onlarla bu dersi çalışacağız. Ayrıca Mühendislik Fakültesi için de istiyorlar ve şimdi bu konuyu konuşuyoruz. Bu esnada bazı hibe başvurularında bulunuyoruz. Dönem sonunda KOSGEB’in kazanan öğrencileri fonlama formülü var. Onu biraz daha güçlendirmeye, güzel projelerin doğru kanallara ulaşması ve fon alması için uğraşıyoruz. Bununla ilgili görüştüğümüz bazı gruplar var. Bizim kendi bünyemizde melek yatırımcı çok var. Melek yatırımcı ismi ortaya çıkmadan önce bir GYİAD’da bunu konuşurduk. Yedi sekiz yıl önceden bunun icrasını yapan bir dernektir burası. Altını çizmek istiyorum, GYİAD, bildiğiniz genç işadamları derneklerinden birisi değil. Ben de bu nedenle 8 yıl önce üye oldum. Yaptığı çalışmalarla takipçi değil öncü olmaya çalışıyor. Girişimcilik doğasında var ve melek yatırımcılıkta bu çok net gözüküyor. Biz daha melek yatırımcılık konusunu konuşmaz iken bizzat genç yatırımcıları ufak ufak paralarla filizlendirmeye çalışan ve işlerinin yanında da 3 – 5 ve hatta bazen 7 – 8 tane yatırım yapan, aynı zamanda kendi işini yürüten üyelerimiz mevcut. Böyle bir kültürel, entelektüel birikim sermayesini içeriyor GYİAD. Çok zengin bir yapısı var GYİAD’ın. İşadamları içinde iki grup var. Birincisi firmaların ikinci-üçüncü nesil temsilcileri. Yani yeni nesil. Bir de kendi işini bir yere getirenler ve üst düzey yöneticiler var. TÜRKİYE’DE MELEK YATIRIMCI SAYISI AZ - Melek yatırımcılıkla dernek birleşimini ilk kez sizde gördüm. Şirket olarak çok sayıda melek yatırım şirketi kuruldu. Hatta son zamanlarda giderek artmaya başladı. - Melek yatırımcılık ve girişimcilik kelimesini son 2 yıldır çok sık duyuyoruz. Aslında melek yatırımcı şirketleri çok da fazla değil. Sadece basında çok yazıldığı için öyle gibi gözüküyor. Daha yeni bir olgu. Riskli de bir iş. İş hayatında her zaman risk var. Ama getirisi de bazen çok yüksek olabiliyor. Riski ve yatırımı doğru yöneten girişimcilerin çok başarılı olduğunu ve iyi paralar kazanabildiğini görüyoruz. Kısa süre önce yasal düzenleme yapıldığı sırada baktım 16 tane melek yatırımcı şirketi vardı. Belki bugün 30 – 40’a çıkmıştır. Türkiye için bu sayılar son derecede az. Bizim üye yapımız içinde dışarıyla eğitim veya ticaret bakımından bağlantısı olan çok kişi Amerika’da bu nosyonu almış. Biz Amerika’yı 15-20 yıl geriden takip ediyoruz. Atlanta’daki Emory Üniversitesi’nin yöneticileri benden brifing istediler ve onlara GYİAD Başkanı olarak bir sunum yaptım. Hem sunumda hem de sunum sonrasındaki konuşmalar sırasında risk sermayesinin Türkiye’de ne durumda olduğunu sordular. Melek yatırımcılıkta belli bir miktarda büyüyen şirketlerin ortağa ihtiyacı olacak çünkü. Amerikalılardan çok enteresan sorular geldi. Kamu kaynaklı olmayan bir Türkiye sivil toplum örgütü olarak bizimle görüştüler. Amerika’dan bir bağlantı sayesinde bize ulaştılar. Sivil toplum örgütleri, kamu yöneticileri ve büyük şirket sahipleriyle birkaç gün içinde görüşmek üzere bir yoğun organizasyon yapmışlar. Yani her saniyeleri dolu olan bir grup. Bana şöyle dediler. Bu kadar girişimciyi canlandırıyorsunuz, maksadınız da belli. Daha çok büyük holdinglerin olduğu bir ülkede böylesi genç, yeni şirketlerin ne kadar hayatta kalabileceğini hayal ediyorsunuz dediler. Bu, son zamanlarda benim kulağıma pek çalınmayan bir konuydu. Elbette ABD’de girişimcilere verilen destekler çok daha tabana yayılmış durumda. - Peki siz ne cevap verdiniz, onu da öğrenelim? - Bu tabii sıkı bir soruydu ve cevabı da zordu. Açıkçası başlamak yolun yarısıdır, dedim. Her zaman piyasa yer ve el değiştiriyor. O istasyonda ya treni beklersiniz ya da hiç gelmez deyip gidersiniz ve şansınızı tümüyle kaybedersiniz. Bence herkesin kendi kapasitesini ölçerek konu üzerinde uğraşması gerekiyor. Sonuçta bugünkü büyük şirketlerin de bir zamanlar küçük şirketler olduğunu biliyoruz. Bu bir aşama ve yıllar gerektiriyor. DİJİTAL EKONOMİYLE İLGİLENİYORUZ - E-ticarette de aynı şey söz konusu değil mi? - Amerikalılar ile dijital ekonomiyi de çok konuştuk. Bizim derneğimizde son iki üç yıldır üzerinde konuştuğumuz konu dijital ekonomi. Öngörülebilir sektörlere daha çok eğiliyoruz. Çok geleneksel konuları elbette takip ediyoruz ama önem verdiğimiz konular da var. Mesela eğitime önem verdiğimiz için GYİAD Akademi tarzı projelere sahip çıkıyoruz. Geleceğin sektörü olarak gördüğümüz dijital ekonomiye çok sıcak bakıyoruz. Yurtdışındaki fuar ve organizasyonlara katılıyoruz. Derneği üyelerimizle temsil ediyoruz. Çünkü üye tabanımızda yatırım yapan, çok güzel fikirleri olan üyelerimiz de mevcut. Bir yerde su o tarafa doğru akıyor. Bu işe girmek isteyenler var. Onlar için davet ettiğimiz bu konudaki başarılı örnekleri tanıştırıp onlarla seminer organize ediyoruz. Bu alanda da ülkemizin eksik kalmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, internet kullanıcılığı anlamında da teknolojiye adaptasyon anlamında da Türkiye gerçek bir örnek.
- Dijital ekonomide şunu fark ettim. Çok fikir var ama gerçekten yaratıcı fikir çok az. Ben iyi bir düşünceye rahatlıkla yatırım yapmak isterim. Ancak yatırım yapabileceğim bir proje ile henüz karşılaşmadım. 2013 BEKLENTİLERİ ANKETİ - Sizin yılın ilk altı ayına ilişkin üyeleriniz arasında yaptığınız anket çalışması var. Bunu daha önceki yıllarda da yapıyor muydunuz? Anketten neler çıktı? - 2012 yılında yaptığımız anket ile bu yılın ilk altı ayına ilişkin anketi karşılaştırdık ve arada ciddi bir fark olduğunu gördük. 2012’de çok umutluyduk. 2012 rakamlarını gördüğümüzde ve yayınladığımızda şaşıranlar olmuştu. Bu sonuçları sizin gençliğinize, dinamizminize bağlıyoruz demişlerdi. Üyelerimiz o zamana göre şu anda daha farklı beklentilere girmiş durumdalar. Üyelerimizin yüzde 65-70’i işlerinin 2013 yılında daha da büyüyeceği beklentisi içindeydi. - 2013 yılında ilk döneme ilişkin olarak olumlu ve olumsuz hangi yönler öne çıktı? - Üyelerimize birkaç soru sorduk. Sorduğumuz sorulardan birisi, 2013’ün ilk altı ayı nasıl geçti, beklentilerinizden farklı mıydı biçimindeydi. Bundan sonraki altı ay için ne düşündüklerini de sorduk. Yıllık hedeflere ulaşabilecek misiniz yoksa hedeflerin altında mı kalacaksınız? Burada hedefimizi yakalayacağım ve hedefin altında kalacağım yanıtları çoğunluktaydı. 2013 yılının ikinci yarısına ilişkin beklentileri de çoğunlukla 2012’nin tersi. Özellikle hem global hem de iç dinamiklerden kaynaklanan nedenlerle bir karamsarlık gözlemledik. Amerika’daki gelişmeler tabii ki her biçimde bizi etkiliyor. Gelişmiş piyasaların, yavaş yavaş gelişmekte olan piyasalardaki likiditeyi çekebileceğine dair belirtiler artıyor. Buna ilişkin yorumlar yapılmıştı. Büyüme hedefinde, yani yüzde 4’ün altında kalınacağına dair görüşler var. OTOMOTİVDE İŞLER YOLUNDA - Burcu hanım, sizin sektörünüz olan otomotiv sektörü ne durumda? - Otomotiv sektörü ekonominin atardamarıdır. Bizim sektörde bugün olan şey bugün hissedilir. Bizim şirketimiz Karoto yaklaşık 38 yıldır Renault ile işbirliği yapıyor. Güney Marmara, Bursa bölgesinde faaliyet gösteriyoruz. Otomotiv, nabzı çok kolay hissedebileceğiniz bir sektör. Faiz oranları bizi çok etkiliyor. Faizlerdeki en küçük bir artış karşısında tüketici alım düşüncesini etkiliyor. Vazgeçmiyor ama bir süre beklentiye giriyor. Otomotiv sektörü bu yılın ilk altı ayında gayet iyi gidiyor. 2013 yılının ikinci yarısında faizlerin yükselmesi ve çift haneli düzeye çıkacağı beklentisi var. Ama bunu da atlatacağız. - Genç işadamları, ekonomiye etkisi ve sosyal bir olay olması bakımından gezi olaylarını nasıl değerlendiriyor? Mesela turizmci üyelerinizden şikayetler geldi mi? - Biraz önceki toplantımızda büyük otellerden birisinin yeni jenerasyon temsilcisi vardı. Kendilerinin etkilenmediğini söyledi. Çalkalanma yaşamadık, dedi. Ancak etkilenme sektörden sektöre çok değişiyor. Bizim sektör direkt refleks verir. - Marmaris’teki turizmciler çok ciddi etkilendiklerini söylemişlerdi. Otellerin boşaldığını ve rezervasyonların iptal edildiğini açıklamışlardı. Deri sektörünün bir sözcüsü de deri satışlarındaki büyük düşüşten söz etti. - Mutlaka ekonomi etkilendi. Bu olay büyük bir tedirginlik yarattı her halükarda. Çözüm beklenen bir durumdu. Dünyanın her köşesinde İstanbul’dan çekilen televizyon görüntüleri ve fotoğraflar izlendi. Ciddi bir stress ortamıydı. Türkiye’ye ve İstanbul’a gelecek olan turistlerin endişe yaşamaması mümkün değildi. Taksim ve Beşiktaş bölgesi otellerinin de yüzde 100 etkilendiğine eminim. Olaya Türkiye olarak bakıldığı için güney turizminin de olumsuz etkilendiğini tahmin etmek zor değil. Biz bir Fransa, İtalya, Amerika değiliz. Birkaç yıl önce güneyde bir patlama yaşanmıştı. Amerika’da Türkiye’nin tehlikeli bir ülke olduğuna ilişkin yayını görünce benim arkadaşım İstanbul’a gelmekten vazgeçti. AB STANDARTLARINI ÖNEMSİYORUZ - Bir de Avrupa Birliği’ni konuşmak istiyorum. AB, sizin gibi gençlerin yönetimde olduğu örgütlerin daha çok gündeminde oluyor. AB ile Türkiye arasındaki sorunlu ilişkiler hakkında ne söyleyeceksiniz? Suç ve sorumluluk kimde? - Avrupa Birliği tabii ki bizim için çok önemli. Girsek de girmesek de AB standartlarını bizim ülkemizin yakalaması gerekli. Çünkü bu belli bir medeniyet, çağdaşlık, yaşam şeklidir. Belli kriterlerin yerine getirilmesi gerekiyor. Bir Amerikalı ya da Avrupalı ülkemize yatırım yaparken bu tür standartların olup olmadığına bakıyor. Avrupa standartlarını her ülkede arıyor. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki temasları yıllardan bu yana yakından izliyoruz. Hatta Avrupa Birliği’ndeki bir sivil toplum kuruluşu ile işbirliği yaparak iki taraf için iş fırsatlarını ortaya koyan bir proje üzerinde de çalışmıştık. Yunanistan’la da bir çalışma yaptık. Sonuçta bizim bir tarafımız AB’ye bağlı. Önemsiyoruz bu çalışmaları ama gelmesi gereken noktadan çok uzaktayız. - Söyleşi yaptığımız konuklarımızın hobilerini de öğrenmek isteriz. Sizin hobileriniz var mı? - O kadar çok hobim var ki… İnsan sevdiği şeylere zaman ayırıyor. Ben yapı olarak enerjik bir yapıya sahibim. Aynı anda iki şey yaparsam kendimi kötü hissediyorum. Günü dolu dolu yaşamayı ve gün içine birkaç şeyi sığdırmayı seviyorum. Farklı kültürlerden, farklı renklerden insanlarla bir araya gelmeyi çok seviyorum. Dernek başkanlığı yapmamın nedenlerinden birisi de bu. Spora çok önem veriyorum ve her türlü sporu deniyorum. Denemekten de zevk alıyorum. Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|