SON DAKİKA
Danimarka İstanbul Başkonsolosu Soren Robenhagen
Prof. Dr. Murat Yülek
Zeki Kıvanç ve Ömer Sarıoğlu
Başbakan Erdoğan Tekirdağ'da
Türkiye’de sürdürülebilir binalar yükseliyor
Dr.Hüdai KARA [email protected]
İstanbul’da 5’incisi düzenlenen Yeşil İş Konferansı’nın ana gündem konularından biri Türkiye’de Yeşil Bina Sertifikasyonları’nın geliştirilmesine yönelikti. Mevcut durumda yapı sektöründe pazarda farkındalaşmaya gitmek isteyen müteahhitler hem kaynak ve enerji verimliliğinin sağlanmasıyla kazanılan katma değer hem de iç yaşam kalitesiyle öne çıkan yeşil yapılara yöneliyorlar. Doğaya ve insana saygılı, enerji ve kaynak verimli olarak tasarlanan ve inşa edilen “Yeşil Binalar” günümüzde bu köşede tanıtmış olduğum LEED, BREEAM ve DGNB gibi yabancı değerlendirme sistemlerini kullanılıyor. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verecek bir sistem kurguluyor ve ilk sürüm bu yılın sonunda hayat geçiyor. Dünyadaki diğer ülkelerde olduğu gibi bu süreç yaklaşık beş yıl aldı. Bunun yanında Türk Standartları Enstitüsü de (TSE) bir sistem üzerine çalışıyor fakat henüz detayları bilinmiyor. Bir yıl gibi kısa bir sürede bir sistemin çıkartılması sektörde soru işaretlerine neden olsa da yeşil bina konusunu gündemde tuttuğundan ötürü olumlu olarak bakabiliriz. Standart oluşturan bir kurumun böyle bir sertifika sistemi oluşturması da dünyada ilk biz de olmuş! İyi midir kötü müdür bilinmez.
Yeşil bina daha kapsamlı bir tabirle sürdürülebilir bina tasarımı Türkiye’de dünyaya göre farklı bir boyutta da önem taşıyor. Bunun adı kentsel dönüşüm. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar kapsamlı bir yıkım ve yapım projesi yok. Türkiye’de yaklaşık 19 milyon bina stoku var ve bunun üçte biri yani 6-7 milyon konut yıkılacak ve yenisi yapılacak. Bu boyutta bir proje kendi içinde sürdürülebilirlik anlamında muazzam fırsatları da beraberinde getiriyor. Şimdi bunları irdeleyelim:
1. Her ne kadar aksi söylense de gerçekte Türkiye kaynak fakiri bir ülkedir. Özellikle enerji başta olmak üzere birçok hammadde ve yarı mamul madde ithal edilmektedir. Dış ticaret açığımızın yaklaşık yüzde 75’ini bu kalemler oluşturmaktadır. Kentsel dönüşümün sürdürülebilir binalar olarak tasarlanması durumunda normal yapılara göre yüzde 20-50 enerji verimliliği, yüzde 40 su verimliliği sağlamak mümkün olacaktır. Ekonomik rakamlar ile ifade edildiğinde kentsel dönüşümün yeşil olması durumunda sadece enerji verimliliğinin sağlayacağı katkı 26 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. 2. Özellikle enerji verimliliğinden sağlanacak katkının yanı sıra karbon ayak izinin de azalması ile Türkiye’nin de taraf olduğu ve yakında azaltma taahhüdüne girdiği Kyoto Protokolü çerçevesinde alacağı sorumlukları da hafifletecektir. Çünkü iklim değişikliğine sebep olan karbon salınımlarının yüzde 40 civarında bir oranının yapı stoğundan kaynaklandığı bilinmektedir. 3. Karbon, enerji, su gibi kaynak tüketimini ölçülebilir kriterler ile değerlendiren bir sistemin nihai tüketiciye en az 60 yıl faydası olacaktır. Bir yapı bir-iki yıl içinde inşa edilirken ortalama 60 yıl hizmet vermektedir. Eğer kentsel dönüşüm kanalıyla yapılacak yapılarda metrekare başına enerji tüketimi, su tüketimleri ve bunların kullanıcıya olacak yaşam boyu maliyetleri de hesaba alındığında nihai tüketicinin de bu tür yapılara olan talebi artacaktır. 4. Ölçülebilir bir sistemde finans kurumları daha sürdürülebilir binalara daha uygun krediler sağlayabilirlerken, mimarlarımız, tasarımcılarımız daha sürdürülebilir binalar için de yarışıyor olacaklardır. Bu da eko-inovasyonu tetikleyici bir etki yaratacaktır.
Genel tabloya baktığımızda açık şekilde görülüyor ki kentsel dönüşüm bir fırsat. Bunu ölçülebilir ve sürdürülebilir şekilde yapmak gerekiyor. O nedenle Türkiye’nin ihtiyacı olan sürdürülebilir bina sertifikası ivedelikle çıkmalı ve uygulamaya konulmalı.Her şey sürdürülebilir gelecek için. Yükleniyor...
YAZARLAR
Tümü
ÖZEL HABER
HAVA DURUMU
SÜPER LİG
|
|