26 Mart 2011 Cumartesi
Coşkusuyla merhaba diyen şelaleYaklaşık 10 bin kilometrekarelik bir alana silsile halinde yayılan Istranca Dağları'nın Türk ve Bulgar yakasında çekilmiş çok sayıda şelalenin fotoğrafı var. Kırklareli'nin Vize ilçesine bağlı Kızılağaç Köyü'nün 4-5 kilometre kuzeybatısında yer alan Cehennem Şelaleleri de bunlardan bir tanesi. Cehennem Şelaleleri, gezilip görülmesi gereken muhteşem doğa harikası yer.
Görüntüsüyle ve coşkusuyla ziyarete gelenlere adeta hoş geldin diyen Cehennem Şelaleleri, Trakya’nın cennet köşesi yerlerinden bir tanesi. Kırklareli’nin Vize ilçesinin Kızılağaç köyüne yaklaşık 5 kilometre mesafede olan Cehennem Şelaleleri, görülmesi gereken ender güzelliklerinden bir tanesi.
► BAKİR KALMIŞ YERLER Cehennem Şelaleleri’ne ulaşmak için içinden geçilen Kömürköy ve Kızılağaç ise bakir kalmış ender güzel yerlerden. Bu köylerde odun kömürü yapan köylülerin yanı sıra hala eski tarım aletleriyle, toprağı işleyen köylüleri de görmeniz mümkün. ► MUHTEŞEM GÜZELLİK Yaklaşık 10 bin kilometrekarelik bir alana silsile halinde yayılan Istranca Dağları'nın Türk ve Bulgar yakasında çekilmiş çok sayıda şelalenin fotoğrafı var. Kırklareli'nin Vize ilçesine bağlı Kızılağaç Köyü'nün 4-5 kilometre kuzeybatısında yer alan Cehennem Şelaleleri de bunlardan bir tanesi. Cehennem Şelaleleri, gezilip görülmesi gereken muhteşem doğa harikası yer. ► İSMİNİ HAK ETMEYEN YER Kızılağaç köyünü yaklaşık 2.5 kilometre geçtikten sonra sola orman yolundan yürüyüşe geçtikten sonra yaklaşık 5 kilometrelik muhteşem güzel ve büyüleyici orman yolundan şelalelere ulaşılıyor. Akıntısıyla coşan ve ziyarete gelenlere hoş geldin diyen, Cehennem Şelaleleri ismini hak etmiyor. Gerçekte orası cennetten bir köşe. Cehennem Şelaleleri adını sarp kayalık ve kanyonlar arasında çağıldayan sulardan alıyor. Kızılağaçlılar kendi arasında oraya bu ismi verse de normalde derenin adı; Kerevizdere. Kerevizdere Sergen Çiftekaynaklar deresi ile birlikte Kıyıköy'ün kuzeyinden muhteşem bir güzellik ile Karadeniz'e dökülen Pabuçdere'yi oluşturuyor. ► HEM GÖZE HEM KULAĞA Dar ve uzun bir kanyondan akan 6- 7 metrelik bir şelalenin üstünden hem gözünüze hem de kulaklarınıza hitap eden bir tabloyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Şelalenin her yanı kayalıklardan oluşuyor. Kayalıkların bitip ormanın başladığı yerde orman gülleri, bölgedeki ismi ile Zelenikalıklar başlıyor. Sert kış günleri haricinde yılın her mevsimi sizi farklı bir görüntüyle karşılayan Cehennem Şelaleleri mutlaka gezilmesi gereken bir yer. Hem ruhunuzu ve hem de bedeninizi dinlendireceğiniz şelalelere ulaşmak ise çok kolay. Çerkezköy üzerinden geçip Saray, ardından Vize’ye ulaşıyorsunuz. Vize’nin içinden Kömürköy yoluna sapıyorsunuz. Sırasıyla Kömürköy’ü geçtikten sonra Kızılağaç’a varıyorsunuz. Bundan sonraki yolunuzun çoğuna yaya olarak devam etmek zorundasınız. Köyün içinden geçtikten sonra orman yolu içinde yapacağınız yaklaşık iki saatlik yürüyüşün ardından muhteşem görüntülü Cehennem Şelaleleri’ne varıyorsunuz. Kömürköy'de odun kömürüne dönüş: Kömürköy'ün (Pinike) nüfusu 640 kişi. Vize’ye 14 kilometre Kıyıköy’e 22 kilometre mesafededir. Köydeki gelir kaynaklarının en başında odunculuk gelir. Odunculuğun getirisinin düşmesi köylüyü başka arayışlara itmiş. Yakın zamana kadar yapılmayan odun kömürü imalatı tekrar yapılmaya başlanmış. Kömürköy coğrafi olarak stratejik bir konumdadır. Kızılağaç, Kışlacık, Hamdiye, Sivriler’e ulaşmak için köyden geçilmesi gerekiyor. Arazisinin yüzde 80’i ormanlık. Tarım arazisi yok denecek kadar az. Cumhuriyetten önce Rum ve Bulgarlar yaşamışlar. Köyün eski adı "Pineke" dir. Yeni adı ise "Kömürköy". Şimdiki adını, köy çevresinde odun kömürü çok üretildiği için almıştır. Zamanın durduğuPomak köyü: Kızılağaç Köyün eski adı Yatroz, Yatros’dur. Anlamı Kayalık’tır. Osmanlı-Rus harbinde (1878) Şipka Geçidi Savaşı’ndan (SHIPKA bölge Pomakçasında kuru ot demektir) sonra direnen 4 milyona yakın silahsız Pomağın, Rus ve Romen orduları tarafından katledildiği, kalanların çok dağınık bir şekilde Kızılağaç’a geldiği anlatılmaktadır. Kızılağaç adı Papuç deresi kenarlarında bolca yetişen kızılağaç ağacından gelmektedir. Köyün ilk sakinleri bölgede yaşayan Rum’lar iken daha sonra 1878 savaşında Plevne ve Shipka Geçidi savaşlarında yenilen Osmanlı Ordusu’nun dağılmasıyla katliama uğrayan Müslüman Pomak Türklerinden kurtulanlar yerleşmiş. Dağılmaya başlayan Pomakları dönemin imamı olan Ahmed Behzad efendinin Taliga adı verilen ve atların çektiği bir kağnı ile yollardan topladığı rivayet edilir. Behzat efendinin yollarda karşılaştığı yetim Pomak çocuklarını da toplayarak önce Balkaya köyüne yerleştiği ve buradan da boşaltılmış bir Rum köyü oyan Yatroz’a geldiği anlatılıyor. Köy bir Pomak köyüdür. Köyün Deliorman Pomaklarının gelenekleri ile aynı gelenekleri taşıdığı bilinmektedir. En önemli yemekleri Pomak Pidesi, Kaçamak, otlu mısır ekmeği Klapanik’dir. Doğa ile barışık ve dağlı bir halk olan Şipka Bölgesi Pamoklarının ev aletlerinden oyuncaklarına kadar her şeyi doğadan sağlanıyor. Bu haber 312 kez okundu Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
|
|