Mavi Tünel’de gecikmenin faturası 85 milyar lira

Konya Ovası Projesi 1985'te hazırlandı. 25 yıl geçti, 15 hükümet değişti. Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk KOP’taki gecikmenin faturasını şöyle özetledi: “Hadim Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünel’in 2006’daki ihale bedeli 92 milyon 864 euro idi. Bu projenin ülke ekonomisine yıllık katkısı 470 milyon TL olarak hesaplanıyordu. Bu projenin tamamlanmasının en fazla dört yıl süreceğini hesaplarsak, 21 yıllık kaybımız yaklaşık 85 milyar TL” dedi.

04 Kasım 2010 Perşembe 10:31
Konya Ovası’nı ilkokulda Türkiye’nin tahıl ambarı olarak öğrendik. Gerçekten de tahıl ambarı… Ancak tahıl ambarının altı oyuluyor. Yeraltı suları yanlış sulama yöntemleriyle azaldıkça azalıyor, sulardan boşalan alanlarda dev çökmeler meydana geliyor. Global Sanayici’nin Ekim 2010 sayısında kooperatifçilikle, verimli, karlı, istikrarlı, entegre bir büyüme gösteren Konya Şeker’in Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk başarılarının sırlarını açıklamıştı. Konuk, bu sayımızda Konya Ovası Projesi (KOP) ve Mavi Tünel Projesi’ne ilişkin sorularımızı yanıtladı.
- Türk tarımının sorunları olduğu bir gerçek, mesela rekabetçi yapımızın güçlü olmadığı hep söyleniyor, tarımsal altyapımızla ilgili de sorunlar var ve özellikle siz sürekli sulama altyapısının tünelitamamlanmasını gündeme getiriyorsunuz. Bu çerçevede Yukarı Göksu Havzası’nda (Hadim Göksuyu) yapımı süren üç barajdan, Mavi Tünel Projesi’yle getirilecek su ile Konya Ovası’nın kuraklıktan kurtarılması planlanıyor. Murat Çayı ve Kızılırmak’tan da benzer bir proje ile Konya Ovası’na su getirilebileceğini anlatmıştınız. Bu proje hangi aşamada? Türk tarımına ait genel değerlendirmenizle birlikte sulamaya ilişkin görüşlerinizi alabilir miyim?
- Çağımızda tarım sektörü ulusal ölçeği de aşmış birçok faktörün etkilediği bir sektör haline gelmiştir. Ve ulusal ölçekte üretiminizi sürdürebilmeniz için hem rekabetçi yapınızı güçlendirmeniz hem de katma değeri yüksek ürünler üretmeniz, bunları da mümkün olduğunca mamul ürün haline getirmeniz gerekiyor. Tarımsal üretim denildiğinde ilk akla gelen hemen üretici oluyor. Peki ben sormak istiyorum, rekabetçi yapı ile ilgili sorunların tek muhatabı üretici midir? Bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Örneğin kullandığı girdide üretici ne kadar tasarruf ederse etsin girdi pahalı ise bu bir anlam ifade etmez. Bir diğer konu üretim altyapısıdır ve üretimi etkileyen unsurlardır. Bunların başında sulama imkanları geliyor. Başka etkenler de var, girdi, üretim teknik ve ekipmanları, ürün borsaları, ürünü işleyecek ve ilave katma değer yaratacak sanayi tesisleri ve altyapısı, pazar imkânları, bilimle tarımın entegrasyonu, işletme büyüklükleri ve tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesi vesaire. Bu sorunları, kudret ve iradesini aşan sorunları üreticinin çözmesi beklenebilir mi? Bu sorunların çözümü için başka kurumların, mesela üniversitenin, özellikle de devletin yapması gerekenler vardır.
● 50 YILDIR GAP BİTMEDİ
Madem somut olarak sulama projelerini sordunuz size sadece sulama altyapısıyla ilgili örnekler vermek istiyorum. Örneğin bir ülke tarımsal üretimini sürdürebilmek için yerin 2 bin metre altından su çıkarıyor ve bunun için 60 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Biz ise hiçbir enerji harcamadan cazibeyle Konya Ovası’na indirebileceğimiz Göksu’dan akan suyun denize dökülmesini seyrettik yıllarca. Gelişmiş ülkeler bu meseleleri aşalı onlarca yıl oldu. Artık başka etkenleri kullanarak, bilimle üretimi entegre ederek daha çok ve daha kıymetli ürün elde etmenin yollarını arıyorlar. Biz ise hala sulama altyapısını kuramadık. Bir sürü proje ürettik hiçbirini sonuçlandıramadık. Mesela,1960’lı yıllarda Fırat ve Dicle havzalarına ilişkin etüd ve proje çalışmalarına başladık. 1977’de bu projeye isim verdik; Güney Doğu Anadolu Proje’si yani GAP olarak formüle ettik. 1989’da da GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nı kurduk. Uzmanlar, memurlar onlarca adam bu idarede çalışmaya başladı. Projeye ilk ismini vermemizin üzerinden 33 yıl geçti. İdare kurulalı 21 yıl oldu. Proje gündeme geldiğinde askerden dönenler, yani bu proje tamamlandığında zengin olacağım hayali kurup, toprağa dört elle sarılanlar bugün emeklilik çağına geldi. Çalışacak takattan düştü. Onların çocukları büyüdü, torun sahibi oldular. Ancak biz hala o projeyi bitiremedik.
-Güneydoğu Anadolu Projesi 50 yıldır tamamlanamadı. KOP’a gelirsek…
-Konya Ovası Projesi (KOP) 1985 yılında hazırlandı. Ben Şanlıurfa’daki öğretmenlik görevimden Çumra’ya dönüp, ticarete yeni atılmıştım. Sıfırdan başladığım ticarette mesafe alıp beş yıl vergi rekortmeni oldum. Sonra Belediye Başkanlığı yaptım. Çumra’nın kanalizayonunu inşa ettik. Çumra Şeker Entegre Tesisleri'ni projelendirdik. 1999’da da Konya Pancar Kooperatifi Başkanı oldum. Zarar eden bir şirketi aldık, önce rehabilite ettik sonra da projelendirdiğimiz Çumra Şeker Fabrikası'nı inşa ettik. Onun üstüne 17 tesis daha yaptık. Beş yılda yaklaşık 600 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdik. Bunları da bir fabrikanın üretimi ile gerçekleştirdik. Kolonlarını dikipte yarım kalmış, başlayıp da bitmemiş tek bir projemiz yok. Her yatırım geri dönüşümünü sağlayıp, bir sonraki yatırıma finanse ediyor bizde. Türkiye kudretli, muktedir ve muazzam kaynak ve zenginliklere sahip bir ülke. Ancak her tarafa bakıyorsunuz proje mezarlığı gibi. Onlarca yatırım tamamlanamadan çürüyor, projeler hep birden başlayıp hep birden bitmiyor, biri bitse bir diğerine kaynak oluşturacak ama bir türlü kaynak planlamasını gerçekçi bir şekilde yapamıyoruz.
● KOP 15 HÜKÜMET ESKİTTİ
Mesela, KOP projesinin üzerinden 25 yıl geçti. 15 hükümet değişti. Proje defalarca revize edildi. Nihayet 2007’den sonra atılan adımlarla biteceğine dair umudumuz arttı. Projenin 2009 yılı ödeneği 23 milyon 500 bin TL idi. Mesela Hadim Bağbaşı ve Mavi Tünel Projesi’nin 2006 yılındaki ihale bedeli 92 milyon 864 euro idi. Ve bu projenin ülke ekonomisine yıllık katkısının 470 milyon




Bu haber 126 kez okundu
Yükleniyor...